Abdurrahim Albayrak: Aday olacağım
Galatasaray Sportif A.Ş. yöneticisi Abdurrahim Albayrak, Habertürk TV'ye çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Galatasaray Sportif A.Ş. yöneticisi Abdurrahim Albayrak, Habertürk TV'de yayınlanan ve Sevilay Yılman'ın sunduğu "Sevilay Soruyor" programının konuğu oldu. Albayrak, hayat hikayesini bilinmeyenleriyle ilk kez anlattı.
''ÇOCUKLARIMA VASİYETİMDİR: BEN ÖLDÜĞÜMDE ODAMI MÜZE YAPACAKLAR''
''Burası Galatasaray Müzesi gibi... Çocuklarıma da vasiyetimdir. Burayı müze yapacaklar. Dört sefer Galatasaray'da yönetici oldum, dördünde de şampiyon olduk. Çarşamba günü buraya yemeğe gelen dostlarımızın da fotoğrafları var.''
''GALATASARAY OLUNCA AKAN SULAR DURUR''
''Çok uzun ince bir yoldan buralara kadar geldim. 1954'de Rize'nin Çamurcular köyünde doğdum. 60'lı yıllarda rahmetli babam Almanya'ya işçi olarak gitti. 18'inde Almanya'ya işçi olarak gittim. Frankfurt'ta inşaatlarda çalışmaya başladım. Ben çok hırslıydım. Aybaşlarında zarflarda paraları getirip bize verirlerdi. Almanlar beni sevdi. Her akşam 3 saat mesaiye kalıp, inşaatı temizliyordum. Postahane binası yapıyorduk. Frankfurt'taki tren istasyonu yanına yapıldı. Cumartesi ve Pazar günleri duvarlar kağıt oluyordu, onları suluyordum. Aybaşında zarflardaki para bana gelen para daha çok oluyordu ve buna çok seviniyordum. Edirnekapı'da iki tane çay bahçesi vardı. Çok bunalmışım susamışım. Yaz ortasında bir su içeyim dedim. Osman'ım da çıkardı, cam şişe su. Su 25 kuruştu. Elimdeki 25 kuruşa baktım, sonra suya baktım. Ben bu suyu içersem; 25 kuruş gidecek. O suyu içmedim ve 25 kuruş cebime kaldı. İçimde büyük uktedir. O suyun şeklini hala unutmam. Almanya'dan gelince babam arsa aldı. İstanbul'a gitmek istediğimi babama söyledim. Dayımın çocukları dolmuşçuluk yapıyordu. Babamı zor bela ikna ettim ve gittim. Malatya'dan bir araba aldım ve İstanbul'da Edirnekapı-Habipler hattında çalışmaya başladım. Baraka gibi bir yer yaptık. Mazot bidonları ile birlikte biz de yerlerde betona yatıyorduk. O şekilde çalışmaya devam ediyorduk. Aracın tamirini de kendim yapıyordum. Yolun kenarında bir odun görsem durup hemen alıyordum, akşam onu yakalım diye aracın arkasına atıyordum. Haftada bir gün gazete alma masrafım vardı, o da Galatasaray içindi. Galatasaray olunca akan sular durur. Hala cimriyimdir. Yine de fuzuli masrafları sevmem. Bankada para olması lazım. Yanımda çalışan 8500 tane insan var. Onların mesuliyeti ve ailelerini de düşnmek mecburiyetindeyim. Sabahın 5'inde kalkıp, benim işimi yapmak için evinden çıkan, çocukları için o parayı kazanıp evine götürmek isteyen dostlarımın parasını vermek zorundayım. Bu benim için olmazsa olmazlardan biridir. Aybaşı geldi, bugün para yok, sonra gel falan diyemem. Böyle bir çalışmayı Allah bana nasip etmesin.''
ALBAYRAK'IN ANNESİ: ''ABDURRAHİM KÜÇÜKKEN DE ÇOK ÇALIŞKANDI''
''Doğduğu günden beri çok iyi bir evlattır. Sekiz tane çocuğum var ama sekiz çocuğumu da Abdurrahim ile büyüttüm. Bana çok destek oldu. Bu beni Habipler'den götürmek istedi. 'Sana ev alacağım' dedi. Ama ben buradan çıkmak istemedim. Bana gelip 'kadın tutayım' dedi, ben de ona 'kadınları çok seviyorsan kendine bir tane daha al' dedim. Ben çok okuyan bir insanım. Üç tane TV var. Bir tek haberleri izliyorum. Küçükken her işi yapardı. Çok çalışkandı. Benden saklardı. Kamyona binip giderdi. Ben istemezdim çünkü çocukken o kamyonu sürerdi. Ben de onun gibi tutumluyumdur. Abdurrahim ile ben tutumluyuzdur ama babası öyle değildi. Sık sık görüşemiyoruz. Benle çok görüşemiyor. Telefonla çok görüşürüz. Çocukluğundan beri Galatasaray hastalığı var. Bana 'Anne dua et' derdi ben de ona 'topa dua edemem, sana ederim' derdim. Oğlum aldı bana bu TV'yi... Oğlum mutlu olsun diye Galatasaray kazansın istiyorum. Onun üzülmesini ister miyim hiç?''
''ANNEMİN EVİNE GELDİĞİMDE ONUN YATAĞINDA UYUMADAN, ONUN KOKUSUNU ALMADAN GİTMEM''
''Annem bana 'Sen başarılı ol diye dua ederim ama Galatasaray başarılı olsun diye dua edemem, hocaya sordum' derdi bana. Annemle çok acıklı günler geçirdim. Ufak çocuktuk. Bana yarım ekmekle helva verdi bir komşumuz. Yarıya kadar yedikten sonra annem aklıma geldi. Boğazımdan geçmedi, diğer yarısını da anneme götürdüm. Babam uzun yıllar Almanya'da kaldı. Annem bize hem annelik hem babalık yaptı. Çay sepetini doldurur anneme verirdik. Annem bana, 'Çayları sen al, ben geliyorum' dedi. Sonra elinde ufak bir bebekle geldi ve bana 'doğum yaptım' dedi. Çayları ayaklarımızla çiğnerdik. Ben şaşırdım anneme. 'Bu bebeği nereden buldun?' dedim. Annem de bana, 'Sana söylemedim' dedi. Evden 2 kişi çıktık ama 3 kişi döndük. Zeytin alırdı, sabah kahvaltısında üçer tane verirdi. Onla beraber ekmek verirdi, onları yerdik. Buraya geldiğimizde annemin yatağında uyurum, o kokuyu almadan gitmem. Bütün annelerin ellerinden öpüyorum. Herkesin Anneler Günü'nü canı gönülden kutluyorum. Allah herkese hayırlı evlat versin, nasip eylesin.''
''BENİ GALATASARAY'A KAZANDIRAN İSİM MEHMET CANSUN'DUR''
''Bana bugün yapacağını yaptın. Beni çok eskilere götürdün. Anneler Günü'nde beni anneme getirdin. Sana çok teşekkür ediyorum. Köyümüzde herkesde radyo yoktu. Kimse o radyosu olanla kavga etmezdi. Çünkü hafta sonunda maç dinlemek için o radyoya ihtiyaç duyardı. İlkokuldan itibaren ona maçı dinlemeye giderdim. İyi ki Galatasaraylı olmuşum. UEFA ve Süper Kupa'mız var. Genç kardeşlerimize Galatasaraylı olmalarını tavsiye ediyorum. Bu yaşadıklarım, rüyanın da ötesine bir şey. Burada Mehmet Cansun başkanımın ellerinden öpüyor ve teşekkür ediyorum. 2002 yılında beni yönetimine aldı. Beni hiç kıskanmadı ve serbest bıraktı. O zaman Fatih Altaylı arkadaşım yönetimdeydi. İkinci başkandı. Şimdiki Divan Kurulu başkanı Eşref Hamamcıoğlu yönetimindeydik. Eren Talu vardı... Mehmet Cansun bana bu takımı teslim etti. O dönem tepki almıştı. Galatasaray'a beni yönetim bazında kazandıran Mehmet Cansun'dur. Özellikle Cansun başkanıma çok teşekkür ediyorum. O zaman yönetim kurulunda karar alıp beni futbol şubesinin başına getirdiler. Ben o zamana kadar da Galatasaray'da altyapı başkanlığı yaptım. Temelden ve tırnaklarımla kazıyarak geldim. Tepeden inip, başkan olmadım. Beni ilk başta tanımayanlar, benim şov yaptığımı düşünüyordu. Tanıdıktan sonra yaptıklarımı görenler, yaptıklarıma şahit olanlar, beni yere göğe sığdıramaz oldu. Orhan İnce vardı, rahmetli oldu. O derdi ki, 'Galatasaray otobüsünün önünde Abdurrahim Albayrak'ı görünce rahat uyurum'. Geçen gün İnan Kıraç'la konuştuk. Bana, 'Senin kazanan listede olman lazım' dedi. Ben bu listede yoktum. Listeler divana verilmişti. Dursun ve Mustafa başkan listelerini vermitşi. Fatih Altaylı, ille de benim Sportif A.Ş'de olmam için bana çok baskı yaptı. Onun döneminde de aynı görevi yapıyordum. Onu kıramadım ve bu yönetime de Sportif A.Ş'ye girdim. Fatih Altaylı'nın da çok emeği vardır. Kendisine de teşekkür ediyorum ve bunu seyredenlere belirtmek istiyorum. Fatih Terim ile birlikte birlik, beraberlik ve huzur ortamı kurduk. Onun için Fatih Hoca'nın hakkını yiyemeyiz. Burada kaç sene kalacaksak; uzun süreli program yapıp Fatih Terim ile devam etmek lazım. Kulüpler bu borçlardan anca bu şekilde kurtulur. Senede üç dört tane antrenör değiştiren hiçbir takımın yakası bir araya gelmez.''
''AKLIMDAN BİR AN BİLE ÇIKARMADIĞIM KULÜBE YÖNETİCİ OLDUM''
''Galatasaray'a yönetici olmayı ve stadına girmeyi her zaman hayal ederdim. Çok sevdiğim ve aklımdan bir an çıkarmadığım bir kulüpte yönetici olmak, dört kez kupa kaldıracağım, 3. ve 4. yıldızda da yönetimde olacağım hiç aklıma gelmezdi. İnşallah bu yıl da 21. şampiyonluğumuz olur. İnşallah 5. yıldızı takarken de yönetimde olurum. Allah inşallah bunu bana nasip eder. Stada geldik, burası da başka bir dünya... Rize'den çıkıyorsunuz, inşaatlarda çalışıyorsunuz, Almanya'da işçi oluyorsunuz, Türkiye'ye dönüp minibüs alıyorsunuz, Habipler'de dolmuşçuluk yapıyorsunuz, sonra çıkıp Seyrantepe'ye gelip yönetici oluyorsunuz. Allah'ım sana şükürler olsun! Son durak Ali Sami Yen... Seyrantepe... Ali Sami Yen'i de rahmetle anıyorum. Bizim gönlümüzde burası Ali Sami Yen olarak geçer. Ali Sami Yen Stadı benim için daha özeldir. Orada çok anılarımız var. Eski futbol oynayan futbolcularımıza sorun, hep orayı söylerler. Onun kazan dairesini anlatırlar. Gerçi burada da kazan dairesi de var ama...''
''BİZİM İÇİN BURASI HEP ALİ SAMİ YEN''
''Rahmetli Özhan Canaydın'ın döneminde oldu. Bizim orada yapacağımız stadyum en fazla 36 bin kişilik oluyordu. Buraya gelince 52 bin 500 kişilik stat yaptık. Bu sene de seyirci rekoru kırıyoruz. Biz Şampiyonlar Ligi oynadığımız zaman, 52 bin kişinin çıkardığı ses, görülmeye değerdir. Onun için burası değerli. Serum şişesini bırakıp maça giden biriyim. Hastaneden kaçıp çok kez maça geldim. Bordeaux maçında doktorum beni maça götürmedi. Hep birlikte seyredelim dedik. Eski Başbakanımız Mesut Yılmaz ile Turgut Yılmaz bana eşlik etmek istedi. Sabri'nin o gün son dakikada attığı gol, ofiste sağa sola koşuyorum. O zaman TV'de Sabri'yi öpüyorum. Sonra koltuğa doğru giderken kan beynime sıçrıyor ve yere düşüyorum. Hagi'yi Türkiye'de sevmeyen kişi yoktur. O gün enteresandır. Alex ortaladı, Fenerbahçe golü attı. O kadar iyi oynadığımız bir maçta, akla hayale gelmeyecek değişikliklerin ardından maçı kaybettik. O gün Adnan Polat Başkan, Hagi'yi gönderdi.''
''BİR DAHAKİ SEÇİMDE BAŞKAN ADAYI OLACAĞIM''
''Mustafa Cengiz Başkan ile yola çıktım. Ben bu seçimde ben de aday olacaktım. Fakat onunla birlikte yola çıktığımız için onu bırakmak bana yakışmaz. Fatih Altaylı bana çok ısrar etti. Galatasaray'ın sana ihtiyacı var, bize 'hayır' diyemezsin dedi. Aynı şeyi Duygun Başkan da söylemişti. Beni gece aradı. Ben bir liste yapıyorum. Başkan adayıyım. Sen de geleceksin' dedi. Duygun Başkan gibi bir duayenimiz. Galatasaray'ın yetistirdiği önemli duayenlerden birisine ben de 'hayır' diyemezdim. Dört sefer geldik. Dört kez şampiyon olduk. Beşinci kez de şampiyon olacağız. Önümüzde seçim var. Bizi Mustafa Cengiz ve ekibini desteklemelerini rica ediyorum. Biz Florya'da Fatih Hoca ile bir ekip kurduk. Bu ekibin dağılmasını beklemiyoruz. Biz bir seriye bağlayıp, borçları sıfırlayıp, şampiyonluklara devam edeceğiz. Mustafa Cengiz devam ettiği sürece onunla beraberim. Sonra adaylığımı koyacağım. Mustafa Cengiz'e kadar... Bundan sonra inşallah ben aday olacağım. Allah nasip ederse diyorum. Galatasaray ve benim için hayırlıysa aday olayım. Bir dahaki seçimde Mustafa Başkan olursa; yine olmaz.''
''ÜNAL BAŞKAN YANINDAKİLERİ DİNLEMESEYDİ; GALATASARAY PEŞ PEŞE ŞAMPİYON OLURDU''
''Ünal Aysal başkan ile çok şeyler yaşadık. 63 yaşında oldum. Başkanı o dönem doldurdular. Ünal başkan yanındakileri dinlemeseydi ve biz kalsaydık; Galatasaray peş peşe şampiyon olur ve bu borçları olmazdı.''