'3 Temmuz süreci bitmedi'
Mehmet Demirkol, spor dünyasında çok konuşulan konuları için yorumladı.
Mehmet Demirkol; dünden bugüne kendi gazetecilik geçmişinden günümüzdeki futbola, Fenerbahçe'nin 3 Temmuz sürecinden 3 büyüklerin oynadığı futbola, yapılan transferlerden tartışılan futbolculara kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Mehmet Demirkol'un açıklamalarından öne çıkanlar;
Spor Servisi programınızdaki yorumlarınız ve Fanatik Gazetesi’ndeki yazılarınız spor basınını yönlendiriyor. Bu durumu siz nasıl karşılıyorsunuz, neredeyse her söylediğinizin sitelerde manşet olmasını?
Böyle bir şey beklemiyordum işin açıkçası, benim içinde sürpriz oldu. Programın saati etki ediyor diye düşünüyorum. Yayında her şeyi farklı bakış açılarıyla konuşmaya çalışıyoruz. Bizim için herhangi bir olay olduğunda tek bir yönü olmuyor, her açıdan bakıyoruz. Bu yüzden de konuştuklarımız insanlara güzel geliyor ve manşetlere taşınıyor birçok sitede.
Fenerbahçeli olduğunuz halde Fenerbahçeli taraftarların büyük bir kısmı neden sizden nefret ediyor?
Ne kadarlık bir bölümü nefret ediyor bilmiyorum. Çünkü genelde memnun olanlar değil olmayanlar sosyal medyada ses yukseltiyor. 3 Temmuz’da onlar gibi düşünmüyor olmamdan kaynaklanıyor. Bu düşüncem bir kısım Fenerbahçelinin hoşuna gitmedi. Yaşananların sonuna kadar çözülmesi gerektiğini düşünüyordum. Hak veriyorum onlara ama bizim işimiz o değil. Beşiktaş’ın, Galatasaray’ın da başına gelse ben aynı tavrı takınırdım. Empati yaparak Trabzonsporluların yerine koyun kendinizi; onlar da o sezonun şampiyonu olduğunu düşünüyorlar.
‘Hiçbir zaman Fenerbahçe 3 Temmuz sürecinde suçludur diye düşünmedim’
Sürecin psikolojik açıdan tamamlandığını düşünmüyorum. Bunun tamamlanması lazım. Hiçbir zaman Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım suçludur diye düşünmedim. Sadece Fenerbahçe’nin üzerinde bu yükün olmaması gerektiğini ifade ettim. Hatta Ali Koç’un açıklamalarıyla aynısını söyledim. Küme düşsün ve bundan kurtulsun, nasıl olsa tarih kararını verir. Juventus’un da başına geldi bu olay, bir şey oldu mu? Olmadı. Fenerbahçe’ye de bir şey olmaz, daha da kuvvetlenir. Hala daha bu sürecin tamamlanması gerektiğini düşünüyorum.
Trabzonspor’un sitesinde 2010-2011 şampiyonu olarak Trabzonspor’un yer almasına ne diyorsunuz?
UEFA kuralları gereği Fenerbahçe’den şampiyonluğu alınsa bile Trabzonspor’a verilmiyor. O ancak onların kendi dünyalarında kabul edecekleri bir gerçek olur. Resmiyete dökülmesi imkansız.
‘Herkesin sizi sevmesi mümkün değil’
Bir kesimin büyük bir hayranlığını kazanıp, bir kesimin ise sert bir şekilde eleştirdiği bir gazeteci olmak nasıl bir duygu?
Yeni başladığımda bir kişinin bile beni sevmemesi çok rahatsız ediyordu açık söylemek gerekirse. Bu işin doğası bu, galiba bunu anladım. Ne yaparsanız yapın yaranamıyorsunuz, zaten işinizde yaranmak değil. Sonuçta kendinizce doğru olanları söylemekle mükellefsiniz. Benim için bana doğru geleni yapmaya çalışıyorum, bir gazetecinin yapması gerekende budur. Doğru mesafede durmak, hiç kimseyle kol kola olmamak ama hiç kimseyle de düşman olmamak. Herkesin sizi sevmesi mümkün değil.
Çok merak edilen bir konu olduğu için sormak istiyorum, Mehmet Demirkol gazeteciliğe nasıl başladı?
Tesadüf oldu biraz. 1996-1997 yılında Gazete Pazar isimli bir gazetede metin yazarlığı yapıyordum. Melih Şabanoğlu ile birlikte çalışıyordum, benim kreatif direktörümdü. Bana sende yaz dedi, yazdım ve kabul ettiler. Herhalde o gazete kapanana kadar bütün sayılarında yazan belki 2-3 gazeteciden biriyimdir. 1999’ta deprem olduğunda Gölcük’te askerdim ve orada 9-5 ofis işi yapmamaya karar verdim hayatımın geri kalanında. O sırada da Yeni Binyıl Gazetesi’nden Altan Tanrıkulu çok düşük bir parayla beni çağırdı, yazmaya başladım. Sonra Radikal derken kendimi bu işin içinde buldum.
‘Kulüp olarak gönlümde hep Fenerbahçe oldu’
Bir Fenerbahçeli olarak Galatasaray Lisesi’nden mezun olmak nasıl bir duygu?
Önce Fenerbahçeliydim. Şimdi oğlum da Fenerbahçeli ama kızım Galatasaraylı. Çünkü anne tarafı çok kuvvetli Galatasaraylı ve kongre üyesi. Lise döneminde biz kalabalık bir Fenerbahçeli gruptuk ve giderdik maçlara. Zamanla 1-2 kişi dışında hepsi Galatasaraylı oldu o arkadaş grubundan. Ben iyi bir Galatasaray Liseliyim ve kimliğimin bir parçası olarak hissederim. Galatasaraylıyım ama Cimbomlu değilim. Kulüp olarak gönlümde hep Fenerbahçe oldu ama iş olunca her şeyi unuturum. İnsanların kafasını karıştıran da bu oluyor.
Bir gazeteci ve futbolsever olarak Türkiye’de oynanan futboldan memnun musunuz?
Hayır.
‘Ozan Tufan Arjantinli olsaydı 2 sene önce en kötü Valencia’ya gitmişti’
80 milyonda bir tek Arda Turan. Bu kadar mı beceriksiziz? Neyi yanlış yapıyoruz?
Öyle de bakmamak lazım. Bu iş biraz şöhret işi. Bugün Ozan Tufan Türk değil de Arjantinli olsaydı muhtemelen 2 sene önce en kötü Valencia dünyanın parasını döküp alırdı onu. Üreticinin ünü önemlidir. Türklerde iyi futbolcular üretmeye başladıklarını ispat ettikleri anda sadece Arda olmayacak. Enes Ünal tutarsa İngilizlerinde bize karşı bakış açısı farklı olacak.
‘Arda Turan bir üretim hatası’
Arda Turan Türk futbolunda bir üretim hatası çünkü sistemin onun kadar evrensel bir sporcuyu üretmesi imkansız. Menajerinin onda çok büyük katkısı var. O paraya Atletico Madrid’e gidişi, bunlar hep bir lobi faaliyetidir. Sonrasında transfer yasağı olan bir sezonda çok büyük bir paraya başarılı futbolculuğuyla Barcelona’ya transfer oldu.
‘Barcelona’da başarılı olması Türk futboluna en büyük hizmettir’
Bütün memleketin yükünü sırtında hissetmemesi lazım. O insanı bitirir, bundan biraz sıyrılıp işine konsantre olması lazım. Arda’nın Barcelona’da başarılı olması demek Türk futboluna yapılmış en büyük hizmettir. Çünkü bütün İspanya’nın bakış açısını Nihat’tan sonra daha da olumlu yönde değiştirecektir. İspanyolların Arda sayesinde Türk futbolunu daha yakın takip etmesi, yarın öbür gün Avrupa ülkelerinin futbolcularımızı izlemesine sebep olacak. Bizde ciddi bir ihracat kalemi olabilir futbol. Böyle bir kaynağımız var çünkü elimizde.
‘Altyapıya önem vermiyoruz ama iyi sonuçlar bekliyoruz’
Kötü bir altyapı sistemine sahibiz. Bu kadar genç nüfus ve iyi kaynağı eğitecek olan altyapı hocalarına gereken değeri vermiyoruz. Onları iyi yetiştirmiyoruz ve iyi paralar vermiyoruz. Onların yetiştirdiği çocuklarında çok donanımlı olmalarını bekleyemeyiz.
Altyapıya önem vereceğimizi bildiğimiz halde sorun neden hala çözülemiyor?
İlkokulları çözebildik mi sence? Çok kalabalık olmamız bir yandan çok büyük avantaj, diğer yandan ise çok büyük bir dezavantaj. Bu kadar çocuğu eğitecek öğretmen yetiştirmek zor. Ama öğretmenleri yetiştirecek öğretmenleri yetiştirebiliriz. Biz direk sporcuya bakıyoruz, halbuki sporcuyu yetiştirenlere bakmamız lazım. 100 tane tam donanımlı spor akademisi mezunu insanı yetiştirelim ve bugünün parasıyla 5000 lira maaş koyalım, bak bakalım altyapı yetişiyor mu yetişmiyor mu?
‘Türkiye’de teknik direktör sorunu çözülmez’
Liglerimizde yaşanan hızlı hoca değişiklikleri sonrası Türkiye’de bir teknik direktör kıyımı var diyebilir miyiz peki?
Bu durum düzelmez. Bu kadar hoca değişmesinin tek sebebi daha çok transfer olsun. Çok para dönsün ki denetimsiz paradan herkes sebeplensin diye bu kadar çok hoca değişiyor. Çünkü her hoca değişimi 5-10 tane transfer demek, bizim sistemimizde bunun üzerine yürüyor. O yüzden bu sistem değişmez.
Bazı Avrupa ülkelerinde bile dönmeyen transfer ücretleri Türkiye’de dönüyor. Olmayan ve sizin tabirinizle denetlenmeyen para veriliyor ama Türk futbolseverlerinin özlediği o görüntü yok?
Yabancı sınırlaması kalkınca yerli oyuncuların performansı yükselecek mecburen, çünkü çok rahatlardı. 23 yaşında ismini yapan 35 yaşına kadar yüksek maaşı hak ediyordu, örneği çoktur. Şimdi Gökhan Gönül, Caner Erkin uğraşıyor, hak etmeleri lazım. Bundan önce uğraşmıyorlar mıydı? Uğraşıyorlardı ama bugün daha fazla uğraşıyorlar. Çünkü yeniden o sözleşmeleri yapmak için Türk olmak yetmiyor. O pozisyonun dünyadaki en iyilerinden olman gerekiyor.
‘Denetlenmediği için transferlerde çok büyük paralar dönüyor’
Bizde başarıdan çok transfer önemseniyor. Galatasaray 3 tane kupa kazandı, 1 hafta sonra hoca ve yönetim kalmadı. Niye İbrahimoviç alınmadı. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Ama insanları suçlayabilir miyiz? Biz buna çevirdik. Her sene büyük yıldızlar gelecek, havaalanında taraftarlar karşılayacak. Sahada olup bitmeli iş. Bu sorun düzelmez. Denetlenmediği için acayip bir para dönüyor ve yapılan transferlerden herkes memnun. Bunu anlamıyor taraftarlar ve futbolseverler. Zannediyorlar ki; kendileri şikayetçi, basın şikayetçi olup bitenden. Peki futbolu yönetenler şikayetçi mi? Hayır onlar çok memnun. Onlar memnun olduğu için onlar açısından bir sorun yok. Bu sorun çok zor düzelir.
Hamza Hamzaoğlu’nun gönderilme şekli sizce doğru muydu?
Doğru muydu yanlış mıydı bilmiyorum ama bir mecburiyetti ve o noktaya gelmişti artık. Yönetim ve hoca karşılıklı olarak o noktaya getirdiler.
‘Hamza Hamzaoğlu sesini duyurmak istiyor’
Gelen o nokta sonrasında Hamzaoğlu ve yönetim arasında şampiyonluk üzerinden bir tartışma yaşanıyor?
Hamzaoğlu’nun söylediği sözler çok söylenmesi gereken açıklamalar değildi. Bir başka açıyla bakarsak Hamza hoca sesini duyurmak istiyor hala İstanbul’a. Onun söylediklerinden alt metin olarak şu çıkıyor; benim takımım 2. yarı puan fikstüründe Galatasaray’ı geçer. Kişisel bir mesele yaptı, haklı da yapabilir. Ama ayrılmasında Hamza hocanın bir hatası yok muydu? Bence vardı.
Mustafa Denizli’nin Galatasaray’ın başına geçmesi?
O da bir mecburiyetti, başka bir seçenek yoktu.
Martin Linnes’in Galatasaray’ın bitmeyen sağ bek sorununu çözebilecek mi?
Bilmiyorum, bilmek mümkün değil. Linnes geldi, çokta iyi oynuyor beğeniyle seyrediyorum ama sisteme alışık. Gelir gelmez uyum sağlayabilecek mi? Kafayı kaldırmadan topu nereye atacağını biliyor. Orada adam olacak mı? Sistem insanlarını kaosun içine attığınız zaman bocalıyorlar.
Özetle Sabri Sarıoğlu’nu kesebilir mi?
Seyrettiğim oyuncu rahat keser ama Galatasaray’ın içinde bulunduğu oyun sistemi içerisinde ne kadar yapar bilmiyorum. Beşiktaş transfer etmiş olsa, derim ki uçar.
Galatasaray’da günden güne daha çok tartışılan Umut Bulut gitmeli mi yoksa kalmalı mı?
Psikolojik olarak da çok çöktü. Bu işi Umut kariyerindeki bir adamın kendi kendine çözmesi lazım. Bu Umut Bulut’ta biten bir şey, başka kimseye dönüp bakmamak lazım. Gitmesine ya da kalmasına iyice düşünüp kendisi karar verecek.
Galatasaray’da kulübede forma bekleyen Sinan Gümüş, Türk futbolu ve Galatasaray açısından kiralanmalı mı yoksa daha mı çok şans verilmeli? Sakatlıktan yeni çıkmış Burak Yılmaz ve Umut Bulut’un önünde daha çok şans bulamaz mı?
Taraftarlar bazen bazı futbolcuları çok seviyor ve hiç olmadığı bir şeyler yüklüyorlar. Sinan Gümüş’ün o seviyede olduğunu düşünmüyorum. Sinan’dan mümkün değil bir santrafor olmaz. Kanat oyuncusu ya da destek santrafor olarak olabilir ama direkt santrafor olarak yapamaz.
Galatasaray’ın yeni transferi Donk Melo’nun boşluğunu doldurabilir mi?
Donk bir orta saha mı?
Şuan öyle bir algı oluştu herkeste?
Elinizde Donk varken, ondan orta saha yaratabilirsiniz. Elinizdeki Chedjou’yu ön libero yaparak, başkasının stoperini niye alıyorsun onu anlamadım. Donk iyi bir oyuncu ama bir ihtiyaç mı? Bence Donk’u arkaya atacak, Bilal ile Selçuk’u önlerine koyacak. Donk-Selçuk yaparsa ben istediğini alacağını düşünmüyorum. Donk’tan Melo değil ama Mehmet Topal performansı isteyebilir.
Son yıllarda Beşiktaş sezon sonlarına doğru giderken şampiyonluğu kaçırıyor. Sezonun ilk yarısını Beşiktaş lider kapattı ama sizin şampiyonluk tahmininiz nasıl?
Bütün takımlarımız Şenol Güneş mantalitesiyle oynasa biz Dünya Kupası kazanırız. O kadar olumlu bir futbol anlayışı. Ama zaman zaman bir kavgaya girişiyor manasız, bunlar zarar verir. Yönetimde yapıyor bunu. Durup dururken problem yaratmak gibi bir huyu var Beşiktaş yönetiminin. Fenerbahçe’de çok tökezleyecek gibi durmuyor, sağlam bir yarış olacak gibi.
Bir kulüp başkanının söylenenler yazılmamak kaydıyla açıklama yapması ne kadar doğru? Sonuçta taraflar birbirinden beslenmiyor mu? Bile bile lades durumu değil mi?
Biraz öyle oldu. Ne gibi bir ortamda söyledi onu bilmiyorum. Net bir güven ortamı oluşmuş olabilir, makara yapılmış ve gerçek anlamda söylenmemiştir. Belli ki doğru idare edilememiş. Haber çıktıktan sonra başkanın tavrı farklı olabilirdi. Bu işleri idare edebilmek için iyi iletişimciler var. Oradaki problem sonraki açıklamalar oldu. Orası daha iyi idare edilebilirdi.
Volkan Demirel EURO 2016’da Milli Takım’ın kadrosunda yer alacak mı sizce? Fatih Terim yaşananlardan sonra kendisine bir şans verecek mi?
Bunu bilmek mümkün değil. Fatih Terim biliyor mu ondan da emin değilim. Benim hissettiğim kadarıyla kesinlikle çağırmayacak diye bir şey yok ama bundan 2-3 ay önce durum farklıydı. Bir dönem Burak Yılmaz’ı da kesinlikle çağırmayacak gibi duruyordu.
Dışarıdan bilmeyen birine sorsanız Fenerbahçe futbolcu kalitesiyle her rakibini farkla yenmeli ama taraftarın beklentisinin altında kalıyor. Nedir eksik olan sizce neyi yanlış yapıyorlar?
Bugün çok sevindirmeyecek bir durum yok bence. Bugünkü oyun bence doğru oyun. Sow’un gidişi çok problem oldu Fenerbahçe için. Aykut Kocaman tarzında bir forvete ihtiyaçları var. Memnun olmayanlarda vardır, haklıdırlar da. Böyle büyük transferler yapılıyorsa takımın gol rekorları kırıyor olması lazım. Müşteri yani taraftar her zaman haklıdır.
Belki bir ütopya ama tribünlerde kavgaların bitip, kol kola maç izleyeceğimiz günleri görebilir miyiz ilerde?
Kahvelerde izleniyordu yakın geçmişte ben öyle hatırlıyorum. En son bir üniversiteye gittiğimde Fenerbahçe-Galatasaray maçını ayrı ayrı amfilerde takip ediyordu öğrenciler, inanamadım gerçekten. Ben Galatasaray Lisesi’nde Fenerbahçeli olarak maç seyrettiğimi biliyorum. Maalesef bu memleketin genel bir sorunu, birbirimize çok az tahammülümüz var.
2015’te spora dair en unutamadığınız anı size sorsam?
Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanması. Spora dair dedin ama pek sporla alakası yok yaşananlarla.
2016’dan spor anlamında en büyük beklentiniz, olmasını istediğiniz durum?
EURO 2016’da Milli Takım’dan başarı istiyorum. Bunun bizi ivmelendirmesini umuyorum.
Messi mi, Ronaldo mu?
Mesut Özil’in cevabını vereyim; Flamini. Galiba Messi yok Ronaldo. Ronaldo çünkü çalışıyor. Messi doğanın bir mucizesi, Ronaldo bir insan çabası.
Hagi mi, Alex mi?
Hagi tabiki. Alex’in de yeri ayrı tabi ama ben kolay cevaplar veremiyorum bunlara. Alex’i geride bırakan 3 tane Fenerbahçe’nin şampiyonluk finalini kaybetmiş olması benim açımdan. Bir winner bunları kaybetmez.
Tribünler bir dönem Metin Oktayları, Lefter Küçükandonyadisleri izleyerek büyüdü. Peki tekrardan böylesine efsane futbolcuları izleme şansı elde edebilecek miyiz?
Yeteneğiyle saygı uyandırmaları gerekiyor öncelikle oyuncuların. Saygı davranışlarla da oluşuyor ama önce yeteneğiyle. Bugün öyle oyuncular çok fazla yok. Çaba da saygı uyandırır mesela Bülent Korkmaz’ı Fenerbahçeliler sevmezdi ama şimdi sokakta yürüdüğümüz zaman her renkten taraftar gelip fotoğraf çektiriyor. Anormal bir kariyere sahip. Bu kariyerleri oluşturduğunuz zaman da bu saygılar oluşur. Biz bunları yükseltirsek yeniden Metinlerimiz, Lefterlerimiz olur.
Hafta içi Spor Servisi’nde gündeme yönelik yorumlarınızı bizlerle paylaşıyorsunuz ama genel olarak Türk futbolseverlere vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Takım tutmayı kimliğimizin bir parçası haline getirmeyelim. Benim tuttuğum takım benim için 20.sırada gelir hayatımda. Şuan insanlar soyadını söylemeden tuttuğu takımı söylemeye başlıyorlar. Böyle olduğu zaman keyif almak zorlaşıyor. Bunu hayatın keyiflerinden biri haline getirmemiz lazım. Türkiye’de bireysel anlamda spor çok az yapılıyor, spor yaparak güzel ve zor yanlarını da anlayabilirsek bunun bir keyif olduğunu daha iyi görebiliriz. Keyif almaya çalışalım.
(Hakan Akar/ Karar.com)