11 metreden petrol çıktı!

Allah bizi taşıyan turdan razı olsun. Rize maçı için Trabzon'da bizleri konaklatarak büyük bir misafirperverlik örneği sergilediler(!) Hatta bir ara kendi aramızda toplanıp Trabzon'un o güzel yaylalarını ve tarihi yerlerini bile gezmeyi düşündük. Tura bak be! Takımın dibinde kaldık... Sadece 80 kilometre kadar! Rize'yi maça anca 1 saat kala görebildik. Kardelen'de kuru fasulye yemeğe gittik. Ama orada da kuru bitmiş. Herkes maç yazısı bekliyor ama yazı yazacak maç yok ki... Bizim, muhabirler arasında yaptığımız maçlar daha heyecanlı geçiyordu. Mutlak 3 puan için Rize'ye gelen G.Saray, 'Ne oldu sana, ne oldu böyle' şarkısı ile tempo tutarken Davut Güloğlu şapka çıkarıyordu. 6. dakikada Prates'in frikiği ve 12. dakikada Hakan'ın düşürülmesiyle kazandan penaltının gole dönüşmesinin dışında, sarı-kırmızılı takımın rakip kaleye doğru düzgün akım yok. Rize uşakları da aynı. G.Saray kalesine gitmek yerine tam anlamıyla 'ortada sıçan' oynamayı tercih ediyorlar.

Kuru yok ama gaz var!
Hakem desen tam bir astronot... Seyirci 'gık' dedi mi basıyor anonsu. Futbolcular kendilerini o kadar şalmış ki Arif devre arasında en kısa boylu top toplayıcı çocukla paslaşıyor, hatta ona çalım bile atıyordu. İşin özeti G.Saray'ın Rize deplasmanı futbol mücadelesi izlemekten çok, tam doğa gezisi gibiydi. Sarı-kırmızılılar 2. yarıda da adından ve renklerinden çok uzak bir futbol sergilerken, Rize'nin birkaç cılız atağının dışında bir pozisyon olmadı. 51'de Zafer'in sağ kanattan ortasında Okan'ın kafası direği sıyırıp auta giderken, Mondragon her zamanki gibi topa hamle yapmak yerine seyretti. Maç o kadar zevksizdi ki Kardelen'de kuru fasulye yiyemememize rağmen gazdan patlayacak gibi olduk. Yağmuru seyredip, ruhumuzu huzurla doldurma fırsatı buluyorduk. Doğrusu G.Saray ile Rizespor arasında oynanan maç için anlatılacak hiçbir şey yok G.Saray attığı penaltı golüyle 3 puanı kazanırken kime, nasıl, ne kadar umut verdi, bunu bilmek çok güç.