Yüz binlerce gizli çölyak hastası var!
Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Hasan Yavuz, Türkiye’de yüz binlerce tanısı konmamış çölyak hastası olduğuna dikkat çekerek, bu hastalığın kişinin yaşam kalitesini bozarak, pek çok hastalığa neden olduğunu belirtti.
Dr. Hasan Yavuz, çölyak hastalığı belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirdi. Çölyak hastalığında genetik yapının önemli olduğunu ifade eden Dr. Yavuz, özellikle şeker hastalarında, tiroid rahatsızlıklarında, down sendromlu kişilerde bu hastalığın oldukça sık görüldüğünü, hastalığın özel bir genetik altyapısının bulunduğunu aktardı.
Altyapının yanı sıra buna eşlik eden birtakım olumsuzlukların -belli hastalıklar ya da kötü beslenme gibi- bu hastalığı tetikleyebildiğini belirten Dr. Hasan Yavuz, Türkiye’de binlerce gizli çölyak hastası olduğuna dikkat çekti. “Türkiye’de olması tahmin edilen çölyak hastası 250 bin ile 750 bin arasında iken çölyak hastalığının ülkemizde görülme sıklığının nüfusun yaklaşık yüzde 1’idir. 2019 Sağlık Bakanlığı verilerine göre; 70 bin civarında tanısı konmuş çölyak hastası var” diye konuşan Dr. Yavuz, bu konuda yalnızca toplumsal bilincin değil, hekim bilincinin de artması gerektiğini söyledi.
"Hekimin uyanık olması gerekiyor"
Çok ilgili gibi görünmese de bazı belirtilerde hekimin çölyaktan şüphelenmesi ve gerekli testleri yaptırması gerektiğini belirten Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Hasan Yavuz, “Eskiden testlere her sağlık kurumunda ulaşma olanaklı değildi şimdi durum değişti. Bunun yanı sıra çölyak hastalığının klinik bulguları da değişti, belirtiler de farklılaştı. Çölyak hastalığının klasik belirtileri olan ishal, halsizlik, kilo kaybı gibi belirtilerin yanında kilolu hastalarda da ciddi anlamda çölyak hastalığı görülmeye başlandı ve artık çölyak, obezitenin de nedenleri arasında gösterilmeye başlandı. Bu kişiler çölyak hastalığına uygun beslemeye geçtiklerinde kilo vermeye başlıyorlar” şeklinde konuştu.
"Farklı belirtiler verebiliyor"
Kemik erimesi, demir eksikliği, folik asit, b12 vitamini eksikliği olanların da mutlaka çölyak bakımından değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Yavuz, şunları kaydetti:
“İnce bağırsaklar hayatımızın çok değerli bir parçası. Yiyeceklerde bulunan demir, yağda eriyen vitaminler vs. ince bağırsaklardaki o narin tüysü yapılar tarafından vücuda alınıyor ve böylece emiliyor, bunlarda bir hasar olduğunda ise vücutta belli rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlıyor. Kişideki baş ağrısı, migren, nedeni bilinemeyen karaciğer enzim yüksekliğinde de mutlaka çölyak hastalığının araştırılması gerekiyor. Çocuklarda kısa boy, çok küçük bir oranda epilepside, adet gecikmesi gibi durumlarda da yine çölyak açısından kişi değerlendirilebilir.
Toplum içinde çölyak çocuk ya da gençlerin hastalığı olarak bilinir ancak 60 yaş üzerinde bile sonradan çölyak görülebiliyor, her yaşta gelişebiliyor. Hekim arkadaşların uzayan, geçmeyen sindirim yakınmaları olan, vitamin eksikliği olan hastaları çölyak açısından araştırmaları gerekir.”
"Endüstriyel gıdalardan uzak durulmalı"
Çölyak hastalığı tanısının da basit bir yöntemle konulduğunu dile getiren Dr. Hasan Yavuz, “Çok basit bir kan testi ile çölyak ile ilgili yüzde 98 bir fikir sahibi olabiliyoruz. Ancak çölyak hastalığı denebilmesi için kan testinin mutlaka pozitif olması ve kesin tanı için ince bağırsaklardan biyopsi alınıp sonucun da çölyak hastalığını ispat etmesi gerekiyor” diye konuştu. Kan tahlili ve biyopsi ile tanı konan Çölyak hastasının tamamen glutensiz beslenmeye geçmesi gerektiğini belirten Dr. Yavuz, şöyle konuştu:
“Gluten endüstriyel gıdalarda çokça kullanılıyor, Çölyak Hastaları Derneği’nin bununla ilgili çok kapsamlı araştırmaları ve bilgilendirmeleri oluyor. Çölyak hastaları, onların web sitesine girerek veya dernektekilerle temasa geçerek yiyeceklerin listesine ulaşabilirler, bu konuda uzman olmayan, söz sahibi olamayacak kişilerin bilgilerinden ise uzak dursunlar.”
"Çölyak geçen bir hastalık değil"
Çölyak hastalığının hayat boyu devam ettiğini sözlerine ekleyen Dr. Yavuz, “Herhangi bir ilaç veya bitkisel karışım ile geçecek bir hastalık değildir. Çölyak diyetine uyulmazsa vücuda girmeyen vitaminler vücudunuza, kemiklerinize, dişlerinize zarar veriyor. Kas ağrılarına, baş ağrılarına, halsizliğe, karın ağrısına neden olur, dolayısıyla sürekli bir huzursuzluk içinde hissedersiniz. Ve daha da kötüsü asla hastalarımızı korkutmak istemiyoruz ama bu olumsuz bağışıklık uyarısı durdurulamazsa uzun yıllar içerisinde ince bağırsak kanseri gibi hastalıklara da neden olabiliyor. Bu nedenle çölyak hastalığının tanısının konması ve bunun yanı sıra hastaların çölyak diyetine uygun bir beslenme tarzı sürdürmeleri önem taşıyor” ifadelerini kullandı.