'Yoksa ben kısır mıyım?'
Sağlıksız koşullar üreme yeterliliğini düşürmekte ve kısırlığa neden olabilmektedir. Birçok kadın “Acaba kısır olabilir miyim. Rezervim ne durumda?" sorularını kendisine soruyor.
Değişen dünya, işin ve hayatın getirdiği stres, mevsiminde yenilemeyen sağlıksız yiyecekler, kariyer derken bazen de çocuk yapma süreci gerilerde kalabiliyor. İşte tam da bu noktada birçok kadının, bütün bunlar olup biterken “Acaba kısır olabilir miyim” sorusu aklına takılabiliyor…Sağlıksız koşullar üreme yeterliliğini de düşürmekte ve kısırlığa neden olabilmektedir. Tüm bu sorular sizi yiyip bitirmesin. Hala aradığınız kişiyi ya da çocuğunuza baba olabilecek birini bulamamış olabilir siniz. Peki evlenmeden de kısır olup olmadığınızı anlayabilir misiniz?
Tüp bebek uzmanı Opr.Dr.Selen Sakar Ecemiş, şunları söyledi: Kadınların 30’lu yaşlarda başlayan "çocuk için acaba geç mi kalıyorum" kaygısının cevaplarına gelin birlikte bakalım…Yumurtalık kapasitelerini ölçtürme, ultrasonografi ve hormon testleriyle doğurganlığınızı ne kadar daha koruyacağınızı ya da yumurtalık rezervinize bakarak kısır olup olmadığınızı öğrenmeniz mümkün. Zaman maalesef doğurganlık söz konusu olduğunda, yumurtalık rezervi açısından kadının aleyhine işliyor. Yaş ilerledikçe rahim dokusu genç kalsa da, yumurta sayısı ve kalitesi hüzünlü bir şekilde düşmeye başlıyor. 25-30’lu yaşlar kolay ve sağlıklı çocuk sahibi olmak için ideal. Bu gerçeği bilen çoğu kadın 30’una merdiven dayayınca benzer kaygıyı taşımaya başlıyor, ve “bir an önce çocuk sahibi olmalıyım” diye beynimiz içinde cümleler uçuşyor.
Kadınların yumurta konusunda şanslı doğuyor…
Kadınlar aslında yumurta zengini olarak dünyaya gözlerini açıyorlar. Hatta yumurtalıkları daha anne karnındayken gelişir. Ceninin ilk aylardaki yumurta sayısı 6-7 milyon civarındadır. Kız çocuğu doğduğunda yumurtalıklarında milyonlarca olgunlaşmamış yumurta hücresi bulunur. Sonraki yıllarda sayı hızla düşer. İlk reglinin görüldüğü yaşlarda yumurta sayısı 400 bine iner. Kadın 37 yaşına geldiğinde ortalama yumurta sayısı 25 bine iniyor. 37-38 yaşlarında yumurtalık rezervinde trajik bir şekilde düşüş başlar. Menopozla da organizmanın yumurta üretimi sona eriyor.
Her ay ortalama 3-4 yumurta gelişir
Her ádet döneminin başında çok sayıda yumurta olgunlaşmaya çalışır. Organizma bunlardan 3 ya da 4’ünü seçer ve FSH hormonunun etkisiyle geliştirir. Çoğunlukla en baskın olanı gelişir. İki ya da üç yumurtanın olgunlaşmasına ender de olsa rastlanır. Tüm koşullar uygunsa, sperm ile döllenen yumurta rahime yerleşir. Aksi takdirde aylık kanamayla atılacaktır. Doğurganlık dönemi boyunca her kadın yaklaşık 500 kez yumurtlar.
Yumurtalık kapasitesini nasıl anlarız?
Yumurta kapasitesini ölçmenin bir takım yolları var. Adetin ikinci ya da üçüncü günü ölçülen FSH ve estradiol testi yaptırabilirsiniz. Yumurta rezervi düşük olduğunda belirgin bir şekilde sonuç verir. Bu sonucun en büyük kriteri kadının yaşıdır. Yaş ne kadar gençse rezerv o kadar yüksektir. Şunu unutmamak gerekir ki, genetik kalıtımın da bunda önemli bir etkisi vardır. Annesi geç yaşta menopoza giren kadınların rezervleri genellikle yaşıtlarına göre daha iyidir. Bu da kadınlar için aslında büyük bir şans olarak nitelendirilebilir.
Hormon testleri, ve ultrasonografik inceleme yeter mi?
Adet başlangıcında ultrasonla, içi sıvı dolu ve yumurta taşıyan kabarcıkları (antral folikül) sayma yöntemiyle yumurta rezervi belirgin bir şekilde anlaşılabiliyor. En azından hem doktora, hem de çocuk yapma planları olan kadına fikir verebiliyor. Yumurtalık hacmini ölçmek de bir başka yöntem olarak karşımıza çıkabiliyor. En doğru olanı değerlendirmede tüm bu testleri kullanmaktır.
Yaşımız yumurta kalitemizi ele veriyor…
Yumurta kalitesi, içerdiği genetik yapıyla doğru orantılıdır. Kadının yaşı ilerledikçe, yumurtanın hücre bölünmesi sırasında hata yapma oranı artıyor. Kromozomlar eşit dağılmadığı için de Down Sendromu gibi hastalıklar maalesef ortaya çıkabiliyor.
Yumurtalıklarımızı, yumurtalarımızı saklayabilir miyiz?
Yumurta dondurma işlemiyle tüp bebek uygulaması, normal tüp bebek uygulamasından yüzde 30 daha başarılı. Eğer çocuk sahibi olmayı 7 yıldan fazla erteleyecekseniz, yumurta saklamaya değebilir. Yumurtalık dokusu dondurması ise, şimdilik tıbbi nedenlerle kullanılmalı. Örneğin kemoterapi gibi zorunlu tedavilerden geçecek kadınlarda.