Tuz tüketiminde büyük düşüş!
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Erk, "8 yıldır yapılan kampanyalar sayesinde günlük 18 gramlık tuz tüketimi 10 grama düşürüldü, ancak henüz bitmedi." dedi.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, 8 yıldır yapılan kampanyalar sayesinde günlük 18 gramlık tuz tüketiminin 10 grama düşürüldüğünü, ancak hedefin günlük 5-6 gram seviyesine getirilmesi olduğunu belirterek, "Obeziteye en büyük katkıyı, başta nişasta bazlı şeker olmaz üzere şeker tüketiminin yüksekliği sağlıyor. Tuz tüketiminin azaltılması konusunda bir başarı elde edilmiştir, ama şeker için daha işin başındayız. 150 gram günlük tüketim hala devam ediyor. Bunu 120 grama dahi çekemedik. Yerinde sayıyor. Bu nedenle 3 milyon obez içinde 1,8 milyon yani yüzde 60'ı aşkın oranla çocuklar var." dedi.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ile Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu arasında imzalanan ve 2018-2023'ü kapsayan protokol kapsamında, 18 kategoride yer alan gıda ve içeceklerde tuz oranı düşürülecek.
Protokolü değerlendiren Erk, 8 yıldır yapılan kampanyalar sayesinde günlük 18 gramlık tuz tüketiminin önce 14 grama, ardından 10 grama düşürüldüğünü kaydederek, "Henüz bitmedi. Hedef, Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği günlük 5-6 gram seviyesine çekebilmek. Bu, çok daha zor bir aşama." diye konuştu.
Erk, yapılan çalışmaların memnuniyet verici olduğunu, ancak dikkatin hep tuza çekildiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Obezite konusunu 10 üzerinden 9 etkiyle şeker sağlarken, tuza değiniliyor. Şekerli gıdalarla beraber obezite sorununa sebep olabildiğine yer veriliyor. Obeziteye en büyük katkıyı, başta nişasta bazlı şeker olmaz üzere şeker tüketiminin yüksekliği sağlıyor. Tuz tüketiminin azaltılması konusunda bir başarı elde edilmiştir, ama şeker için daha işin başındayız. 150 gram günlük tüketim hala devam ediyor. Bunu 120 grama dahi çekemedik. Yerinde sayıyor. Bu nedenle 3 milyon obez içinde 1,8 milyon, yani yüzde 60'ı aşkın oranla çocuklar var."
TBV'nin 4 yıldır günlük şeker tüketiminin azaltılması için kampanya yürüttüğünü hatırlatan Erk, "Tuzda bir aşamaya gelindi, ama şekerde duvara tosluyoruz. Karşımızda koskoca gıda endüstrisi var. Paketlenmiş, işlenmiş gıdaların raf ömrünü arttırmak için kullanılan nişasta bazlı şeker başta olmak üzere, şeker var." dedi.
"Şekerde yapmak işlerine gelmiyor"
Erk, 20 Ocak 2017'de yayımlanan yönetmeliğine göre, Trafik Işıkları Modeli'yle etiketlere görünebilecek şekilde kırmızı, sarı ve yeşil noktalar konulacağına değinerek, şu bilgileri verdi:
"Trafik ışığı renklerinin gıda ambalajlarına uyarlanmasına dayanan modelde, yiyeceğin veya içeceğin her 100 gramındaki tuz ve şeker içeriğinin miktarı vurgulanıyor. Buna göre, her 100 gramında 1,5 gramdan daha fazla tuz ile 22,5 gramdan daha fazla şeker bulunan gıdalar kırmızı renkle belirtiliyor. Kırmızı uyarı, söz konusu ürünün tüketilmemesi veya oldukça sınırlı tüketilmesi gerektiğine işaret ediyor. Sarı renkli uyarı, her 100 gramında en az 0,3, en fazla 1,5 gram tuz ile en az 5, en fazla 22,5 gram şeker içeren gıdaları kapsıyor. Bu tür yiyeceklerin ve içeceklerin dikkatle tüketilmesi öneriliyor. Yeşil renkli uyarı ise güvenle tüketilebilecek ürünleri içeriyor. Bu gruptaki gıdaların 100 gramında 0,3 gramdan daha az tuz ile 5 gramdan daha az şeker bulunuyor. Yönetmelik çıktı, geçiş sürecindeyiz, ancak geçiş süreci uzun 2020'nin başına kadar. Yönetmelik, hem aşırı tuz hem de aşırı şeker ihtiva eden, işlenmiş, ambalajlanmış ürünleri kapsıyor. İnşallah gıda üreticileri bu konuda daha önceden gerekli önlemleri alır. Tuzda 'Azaltacağız.' diye söz veriyorlar, ama şekerde yapmak işlerine gelmiyor."