"Türkiye'de alzheimer artıyor"
Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, "Türkiye'de 800-900 bin civarında demanslı hasta ve bunların üçte ikisinin alzaymır hastası olduğu düşünüyoruz. Şu an 65 yaş üstü nüfusumuz 7 milyonun üzerinde ve bu sayı çok hızlı bir şekilde artıyor. Türkiye'de 2023 yılında yaklaşık her 10 kişiden bir kişi, 2050 yılında da her 5 kişiden bir kişi 65 yaş üstünde olacak. Dolayısıyla buna karşı hazırlıklı olup yeni politikalar geliştirmek gerekiyor." dedi.
Türkiye Alzheimer Derneği tarafından, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında Şişli Belediyesi Alzheimer Gündüz Bakımevi'nde hasta ve hasta yakınlarıyla bir araya geldiği toplantı düzenlendi. Hastalık ve tedavi süreçleri hakkında bilgiler paylaşılan toplantıda Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, Türkiye Alzheimer Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç, Türkiye Alzheimer Derneği Başkan Yardımcısı Ayşin Ekşioğlu, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Işın Baral Kulaksızoğlu ve Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Nil Tekin katıldı.
Toplantıda açılış konuşması yapan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, alzaymır ve demans hastalığının ülkede ve dünyada hızla arttığını söyledi. Hanaağası, "Türkiye'de dünyada en hızlı yaşlı nüfusu artan birkaç ülkeden bir tanesi. 65 yaş üstündeki nüfus çok büyük bir hızla artıyor. Dolayısıyla alzaymır ve demans hastalıklarının görülme sıklığı da büyük bir oranda artıyor. Alzaymır hastalığının tanısı kadar bakımı da büyük önem taşıyor." dedi. Alzaymır ve diğer demans hastalarına tanı konulduktan sonra bakımlarının en iyi şekilde yapılması gerektiğine dikkati çeken, Prof. Dr. Haşmet Hanağası, şöyle konuştu:"Demans hastaları hastalığın başlangıç döneminde, belirli aralıklarla ziyaret edilerek ve bazı ihtiyaçlarını gidermelerinde yardım edilerek yalnız da yaşayabilirler. Ancak hastalığın ilerlemesiyle birlikte unutkanlık düzeyi kişinin güvenliğini tehlikeye sokacak seviyeye ulaştığında hastaya bakan kişinin 7/24 refakat ve nezareti daha uygun olacaktır. Bu evrede hasta doğru yönlendirme ve teşviklerle sosyalleşebilir, özbakımına ve sağlığına özen gösterebilir, duygu ve düşüncelerini doğru ifade edebilir, yemek pişirme, resim yapma, örgü örme gibi hobilerini gerçekleştirebilir. Ne var ki 7/24 bakım vermekle görevli aile bireyleri genelde bu konuda tam olarak bilgi sahibi olamıyor, bilgi sahibi olsalar bile bu konulara zaman ayıramayabiliyor."
Alzaymır Gündüz Yaşam Evleri'nin önemine değinen Prof. Dr. Hanağası, bu evlerin sosyal bir çevre yaratarak alzaymır hastalarını yaşama bağladığını, kaliteli bir yaşam sürmelerini sağladığını, yapılan etkinliklerle yaşam enerjisi verdiğini ve keyifli zaman geçirmelerine imkan tanıdığını aktardı. Hanağası, dünyada her 20 yılda demanslı hasta sayısının iki katına çıktığını ve günümüzde 50 milyon civarında olan hasta sayısının 2050 yılında 150 milyon civarına ulaşacağını söyledi.
Hanağası, şunları kaydetti: "Alzaymır hastalığı ve diğer demans (bunama) hastalıkları ülkemizde olduğu gibi özellikle hızla yaşlanan toplumlarda sık görülen bir sağlık problemi. Türkiye'de 800-900 bin civarında demanslı hasta ve bunların üçte ikisinin alzaymır hastası olduğu düşünüyoruz. Şu an 65 yaş üstü nüfusumuz 7 milyonun üzerinde ve bu sayı çok hızlı bir şekilde artıyor. Türkiye'de 2023 yılında yaklaşık her 10 kişiden bir kişi, 2050 yılında da her 5 kişiden bir kişi 65 yaş üstünde olacak. Dolayısıyla buna karşı hazırlıklı olup yeni politikalar geliştirmek gerekiyor."
Alzaymır hastası kadınların oranı artıyor
Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç de alzaymır hastalığının erkeklere oranla kadınlarda daha sık görüldüğünü, 65 yaşından sonra her 6 kadından birinin alzaymır hastası olduğunu söyledi. Bilgiç, 60 yaşından sonra bir kadının alzaymır olma riskinin kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla olduğunu belirterek, "Son dönemdeki bilimsel çalışmalar kadınlarda neden bu hastalığın daha sık görüldüğünü araştırmaya odaklanıyor. Kadının ailedeki ve iş yaşamındaki rolü ile ilgili yapılan bir çalışma, doğurganlık döneminde hiçbir profesyonel işte çalışmamış kadınların yaşlılıktaki hafıza işlevleri çalışan kadınlara göre daha kötü olduğu ortaya konmuş. Bu çalışma kadınların iş yaşamının içinde olmasının yaşlılıktaki zihinsel süreçlerini olumlu yönde etkilediğini ortaya koyuyor. İş yaşamının içinde yer almak, zihinsel uyarım, sosyal ilişkilerin gelişmesi ve mali yararlar sağlayarak kadınların yaşlılıktaki zihinsel sağlığını korumasına yardımcı oluyor." şeklinde konuştu. Bilgiç, sözlerini, "Amerika'da 2 bin 351 kişiyle yapılan bir çalışmada, hayat tarzını değiştirmek alzaymır riskini yarıdan daha fazla azaltıyor. Riski azaltan beş faktörün en başında sağlıklı beslenme yer alıyor. Haftalık en az 150 dakika fiziksel aktivite, sigara ve tütün ürünleri kullanmama, aşırı alkol tüketmeme ve zihinsel uyarıcı faaliyetlerde bulunmama da riski azaltan faktörler arasında yer alıyor." diye tamamladı.