Türk Dermatoloji Derneğinden vitiligo hastalarına "bitkisel ürün" uyarısı
Vücut derisinin rengini oluşturan maddenin (pigment) kaybı nedeniyle cildin beyazlaşması şeklinde seyreden bir hastalık olan vitiligonun tedavisine yönelik "bitkisel ürün" adı altında satışa sunulan ve Sağlık Bakanlığı onayı olmayan hap ve kremlerden uzak durulması uyarısında bulunuldu.
Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deride pigment kaybından kaynaklanan beyaz alanların vitiligo olarak adlandırıldığını belirterek, dünya nüfusunun yüzde birinde görülen ve kişileri hem bedenen hem de psikolojik olarak olumsuz etkileyen bu hastalığın kadın ve erkeklerde eşit olarak ortaya çıktığını söyledi.
Çalıkoğlu, vitilogonun en sık yüz, dudak, el, kol, bacaklar olmak üzere vücudun herhangi bir kısmında görülebildiğini ifade etti.
"Melanin" adı verilen pigmentin deri, saç ve göz rengini belirlediğini ve "melanosit" denilen hücrelerde üretildiğini anlatan Çalıkoğlu, "Eğer bu hücreler ölürse veya melanin üretemezse, deri daha açık renkli bir hal alır veya tamamen beyaz renkli olur. Bunun neden olduğu bilinmiyor ama 4 ana teori var. Bunlar sırayla melanositlerin hasarına neden olan genetik anormallik olabilir. Vücudun bağışıklık sistemi melanositleri parçalayabilir, pigmenti yabancı cisim olarak algılayıp yıkabilir. Anormal fonksiyon gören sinir hücreleri melanositleri hasarlayabilecek zehirli maddeler yapabilir. Pigment üreten hücreler kendilerini yıkabilirler. Pigment yapılırken toksik ürünler üretilebilir ve melanositleri yıkabilir." bilgisini verdi.
"Vitiligo hastaları solaryum ve güneşten uzak durmalı"
Prof. Dr. Çalıkoğlu, vitiligonun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ancak tedavi sonuçlarının kişisel farklılıklar gösterebildiğini vurgulayarak, şu uyarıları yaptı:
"Tedavi seçimi de mutlaka dermatoloji uzmanı ile birlikte kararlaştırılmalı. Bitkisel olduğu söylenilen ancak Sağlık Bakanlığı onayı olmayan hiçbir tedaviyi, hap veya krem uygulamamak gerekir. Vitiligo tedavisinde amaç, renk hücrelerinin tekrar normal çalışmasını sağlamaktır. Kremler, ultraviyole (puva) tedavileri, bazı ağızdan alınan ilaçlar günümüzde en sık kullanılanlardır. Her tedavi, her hasta için uygun değildir. Hastanın yaşı, yaşam tarzı, vitiligonun tipi ve yaygınlığı, bulunduğu bölge, hastalığın aktivitesi, tedavinin yarar, zarar oranının bilinmesi, tedavinin seçiminde etkilidir. Erken teşhis ve tedavi büyük önem taşır."
Vitiligo hastalarının solaryumdan da uzak durmaları gerektiğini vurgulayan Çalıkoğlu, "Solaryum kozmetik amaçlı kullanılan bir cihaz olduğundan asla tedavi amacıyla kullanılmamalıdır. Bu uygulama, yanıktan deri kanserine kadar pek çok duruma sebep olabilir. Vitiligo bireyde ağrı ya da kaşıntı yapmaz ancak bazı otoimmün hastalıklar vitiligoya eşlik edebilir. Saçkıran, şeker hastalığı, tiroid problemleri, B12 eksikliği gibi. Vitiligo, hastanın tek başına hayatını etkileyecek bir hastalık değil ancak eşlik ettiği hastalıklar varsa, bunlar, hayatını etkileyebilecek problemler yaratabilir." diye konuştu.
Çalıkoğlu, vitiligoyu artırıcı faktörlerin başında stres ve güneşin geldiğini vurgulayarak, "Vitiligo hastalığındaki beyaz alanlar güneşte kolayca yanabilir, bu nedenle en az 30 güneş koruma faktörü içeren güneş koruyucu kremler sürekli olarak kullanılmalı. Sadece denize girerken veya güneşlenirken krem uygulaması yeterli olmaz. Uyku düzenine ve beslenmeye de dikkat etmek gerekir." ifadelerini kullandı.