Tersten diyete uzman uyarısı
Yüksek oranda yağ, orta oranda protein, düşük oranda karbonhidrat alımıyla yapılan ketojenik diyetin kilo verdirmesinin yanında hasta edebilme riskinin olduğunu belirten uzmanlar, mutlaka hekim kontrolünde yapılması gerektiğini söyledi.
Diyetisyen Safiye Taş Koçyiğit, düşük karbonhidrat yüksek yağ tüketimini temel alan, ketojenik diyeti “iki ucu keskin bıçak” olarak tanımladı. Ketojenik diyetin mutlaka hekim ve diyetisyen kontrolünde uygulanması gerektiğini belirten Koçyiğit, “Üstelik kısa süreli uygulanabilir. Risk almamak için ‘Düşük kalorili ketojenik diyet’ olarak adlandırılan versiyonunu öneririm” dedi.
Yağları yağla yakan diyet
Kısa sürede zayıflatan, “yağlarınızı yağla yakmayı” vadeden son dönemlerin en popüler yöntemi “ketojenik diyet”e dikkat çeken İzmir Kent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Koçyiğit, “kilo verirken sağlığınızdan olmayın” uyarısında bulundu. Koçyiğit, ketojenik diyetin önce epilepsi, ardından kanser tedavisinde kullanıldığını, günümüzde ise obezite, tip 2 diyabet, yüksek kolesterol gibi çeşitli hastalıkların tedavisinde uygulanmaya başlandığını söyledi.
Amaç; enerji olarak depo yağların kullanılması
Koçyiğit, bu diyetin, temel olarak, günlük besinlerle alınan enerjinin yüksek oranda yağdan (yüzde 60-70), orta oranda proteinden (yüzde 20-35), düşük oranda karbonhidrattan (yüzde 5-10) gelecek şekilde oluşturulan bir beslenme modeli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Ketojenik diyetin amacı vücudu enerji olarak karbonhidratlar yerine depo yağlarını kullanmaya yönlendirmektir. Bu diyette karbonhidrattan alınan enerji az olduğu için, doğru yapılmazsa hipoglisemik ataklar görülebilir. Arttırılan günlük yağ tüketimi farkında olmadan yüksek enerji alımına sebep olabilir. Yine yağdan zengin beslenmek, kan lipitlerini arttırarak, karaciğer yağlanmasını ve büyümesini tetikleyebilir. Kontrolsüz protein tüketimi karaciğer büyümesine, gut hastalığına, böbrek taşı oluşumuna yol açabilir. Vitamin ve mineral eksiklikleri ve bunlara bağlı kontrendikasyonlar (kas zayıflığı, baş dönmesi vb.) görülebilir. O nedenle hekim ve diyetisyen kontrolünde yapılması önemlidir. Kısa sürede ciddi kilo kaybı sağladığı için popüler bir diyet. Ben kişilerin daha az risk alması için ‘Düşük kalorili ketojenik diyet’ olarak adlandırılan versiyonunu öneriyorum. Bu ketojenik diyetin, yağ ve protein alımının sınırlı ve kontrollü olduğu bir yöntem.”
Düşük kalorili ketojenik diyet
Koçyiğit, düşük kalorili ketojenik diyette kişilere günde 80 gram altında karbonhidrat alımını izin verdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“İdeal ağırlığın kilogram başına 1-1,4 gram protein, (örnek; 40 yaşında 160 cm boyunda 80 kg ağırlığında bir kadın birey için, alması gereken protein miktarı ideal kilosu 58 olduğu için, 58 ile 81 gram arasındadır. 15-20 gram doymamış yağ, günlük gereksinim kadar vitamin ve mineral takviyesi alımına ilave olarak bol su tüketimi öneriyorum. Protein çoğunlukla hayvansal kaynaklar yerine bitkisel kaynaklardan sağlanacak, yeterli miktarda lif alınacak. Bu diyet modeliyle Kan lipitlerinde kısa sürede azalma, karaciğer enzimlerinde, kan glikoz ve insülin düzeylerinde düşme sağlanabilmektedir. Ayrıca dirençli kilolarda, ya da daha fazla ve/veya daha hızlı yağdan kayıp gerekli olduğu durumlarda etkili bir sonuç vermektedir. Bu diyet sadece obezite değil, tip 2 diyabet, insülin direnci, Hiperkolesterolemi, hipertrigliserilemi, metabolik sendrom, astım, uyku apnesi, Kemik-iskelet sistemi hastalıkları, Migren, Alerji gibi hastalıkların tedavisinde hastalara öneriliyor. Ancak, bu diyet ömür boyu uygulanabilecek, sürdürülebilir bir diyet değildir, uygulama süresi sınırlı tutulup sonrasında sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinilmelidir. Ayrıca internetten okuyup, görerek, arkadaşın programına bakarak bu diyet programı uygulanmamalıdır. Farkında olmadan yapılacak bir beslenme hatası organ yetmezliğine kadar götürebilir. O yüzden iki ucu keskin bıçak, diyoruz.”