Tekrarlayan güneş yanıkları...
Çocukların yaz aylarında dışarıda geçirdiği zamanın çoğalması ile birlikte artan sağlık sorunları hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Zeynep Cerit aynı zamanda tedbir amaçlı uyarılarda da bulundu.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Zeynep Cerit, sıcakların gelmesi ile birlikte çocuklarda yaşanabilecek sağlık sorunları hakkında bilgiler verdi. Havuz ve denizin sık kullanıldığı bu dönemde çocuklarda güneş yanığı ve ishal gibi sağlık sorunlarının görülebileceğini, ishal tedavisinde en önemli etkenin yaşanılan su kaybının önlenmesi olduğunu, çocukların yaşadığı burun kanamasında ise başın öne doğru eğilmesi gerektiğini, isilik olduğu durumlarda da isiliğe yönelik olarak her gün ılık suyla banyo yapılması ve pamuklu ince kıyafetlerin giyilmesi gerektiğini belirtti.
Çocukların yaz aylarında dışarıda geçirdiği zamanın artması ile güneş çarpması, yanık, isilik gibi cilt rahatsızlığı yaşayabileceğini söyleyen Doç. Dr. Zeynep Cerit, ayni zamanda deniz veya havuzların kullanılması ile birlikte sık görülen boğulma tehlikesi durumlarının da artacağını belirtti. Doç. Dr. Zeynep Cerit şöyle devam etti:
“Koşup oynarken düşme ya da aktiviteler sonucunda çarpmaya bağlı olarak travmalarda yaşanabilir. İshal, kusma atakları, böcek, sinek ısırıkları, arı, yılan ve akrep sokmaları yaz aylarında çocuklarda sık görülen durumlardır. Dışarıda vakit geçirmek, bahar tatilleri veya yaz tatilleri için ortak bir faaliyettir. Ancak güneş ışınlarına karşı koruma sağlamayı unutmamak gerekiyor. Çocuklar yetişkinlere göre daha hassas olduklarından özellikle çocukların güneş ışınlarından korunmaları gerekmektedir.”
“Tekrarlayan güneş yanıkları cilt kanserine neden olabiliyor”
Yaz aylarında sıcakların artmasıyla birlikte çocuklarda sık görülen durumlardan birinin de güneş yanıkları olduğunu söyleyen Zeynep Cerit, çocukların şemsiye altında veya gölgede bulunması bile zaman zaman güneş ışınlarından korunmasına yetmeyeceğini belirtti. Güneş yanıkları ile ciltte kızarıklık, ısı artışı, döküntü veya ağrı olabileceğini söyleyen Cerit, şiddetli vak'alarda, kabarma, ateş, titreme, baş ağrısı gibi durumların da görülebileceğini belirterek, “Ultraviyole ışınları, özellikle bir yaşın altındaki bebeklerin cildini olumsuz şekilde etkiler. Tekrarlayan güneş yanıklarının ileride cilt kanserine neden olabildiği bilinmektedir. Güneş yanığında en iyi tedavi yöntemi korunmaktır.”
Koruyucu kremler bilinçli kullanılmalı
Çocukların özellikle de bebeklerin çok fazla güneş ışığına maruz kalmalarının ciddi sağlık sorunlarına neden olabildiğini söyleyen Cerit, bu nedenle doğru güneş ürünleri tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Bebeklerin ciltlerinin daha hassas olması nedeni ile onlar için formüle edilmiş özel ürünlerin kullanılması gerektiğini belirten ve bu ürünlerin 0-3 ay aralığından itibaren üç yaşına kadar kullanılabilen ürünler olduğunu söyleyen Cerit çocuk ürünlerinin ise 3 yaştan 10-14 yaş aralığına kadar kullanılması gerektiğini dile getirdi. 10-14 yaş aralığında çocukların ergenliğe giriş dönemi olduğunu söyleyen Cerit, Bu dönemde değişen hormonların sebebiyle, en erken 14 yaşından itibaren yetişkin ürünleri kullanılmaya başlanabileceğini ve bu sebeple de Fiziksel koruyuculuğu olan ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.
“Güneş koruyucu ürünler fiziksel filtre içeren, kimyasal filtre içeren ve her ikisini de içerenler olmak üzere üç tipe ayrılır, fiziksel filtre içeren koruyucuların ciltte bariyer oluşturur’’ diyen Cerit sözlerine şöyle devam etti:
“Alerjik veya hassas ciltlerde, bebeklerde, çocuklarda ve hamilelerde, güneşte uzun süre kalınacaksa fiziksel filtreli güneş koruyucuları tercih edilmeli . Yüzdeki derinin daha hassas ve farklı bir yapıya sahip olması nedeni ile yüz için daha farklı güneş kremleri tercih edilmelidir. Güneş koruyucuları en az SPF 30 içeren bir koruma ürünü olmalı, SPF 30 güneş kremleri ışınların yaklaşık yüzde 97'sini bloke ederken, SPF 50 yüzde 98'ini engelliyor. Gün içinde kullanılan güneş kremlerini yenilemek gerektiği ise unutulmamalıdır.”
Plajda, çocuğunuz gölgede de olsa korunması şart
Şemsiye altında da olsa da ışınların plajda kumlardan ayrıca deniz ve havuz kenarında sudan yansıyarak çocuklara ulaşabildiğini söyleyen Cerit, dolayısıyla çocukların zararlı ışınlara maruz kaldığını belirtti. Cerit aynı zamanda, “Kapalı havalarda güneşi görmüyor olsak da zararlı UV ışınları bulutlardan süzülüyor ve hassas derilerini etkiliyor. Bu nedenle gölgede olsa dahi çocuklarımız için güneş koruyucu kullanmalıyız. Gözlük, şapka, şemsiye ve pamuklu ince giysiler sıcak yaz günlerinde tercih edilmelidir. Bebeğinizi bir ağacın, şemsiyenin veya bebek arabasının gölgesinin altına taşıyın. Güneş yanığını önlemek için boynu gölgeleyen kenarlı şapkaları kullanın. Kolları ve bacakları kaplayan hafif, pamuklu kıyafetler giydirin” dedi.
Zararlı ultraviyole ışınlarına maruz kalmaya karşı ilk ve en iyi savunma yönteminin güneşten korunmak olduğunu söyleyen Cerit, mümkün olduğunca gölgede kalınması ve özellikle güneş ışınlarının dik olduğu saatler olan sabah on bir ile akşam dört saatleri arasında güneşe çıkmamaya özen gösterilmesi gerektiğini belirtti. Cerit şöyle devam etti: “ Yeterli güneş kremi uyguladığınızdan emin olun. Her bir saatte bir güneş koruyucu uygulayın veya yüzdükten ya da terledikten sonra tekrarlayın. Çocuğunuzda kızarma, ağrı veya ateşle sonuçlanan güneş yanıkları varsa mutlaka çocuk doktorunuza başvurun.”
“Deniz ve havuzlarda yutulan mikroplar ishale neden oluyor”
Özellikle yaz mevsiminde çocuklarda sık görülen sağlık sorunlarından birinin de ishal olduğunu söyleyen Cerit ve üç aydan büyük bebek ve çocuklar için yirmi dört saatte üçten fazla sulu ve fazla miktarda dışkılamanın ishal olarak tanımlandığını belirtti. Üç aydan küçük bebeklerde ishal tanımının günde altı veya yedi defadan fazla bezden taşacak kadar bol ve sulu dışkı olduğunu söyleyen Cerit şöyle devam etti: “Sıcak havalarda ishal en fazla beş yaşın altındaki çocukları etkilemektedir. İshalin çocuklarda yaz mevsiminde artış göstermesinin birkaç nedeni vardır. Bunların en önemlisinin sıcak havalarda enfeksiyonu oluşturan virüs ile bakterilerin besinlerde kolay ve hızlı bir şekilde üreyebilmeleridir. İshale neden olan bir başka önemli etken ise hijyenik olmayan içme sularının içerdikleri mikroplardır. Bunların yanı sıra çocukların deniz ve havuzlarda yuttukları mikroplu sularda ishale yol açabilir.”
İshalin tedavisinde su kaybının önlenmesinin önemli olduğunu söyleyen Cerit, ishal olan çocuklara sıvı olarak su, ayran tarzı sıvıların verilmesi gerektiğini belirtti. İshal olan çocuklara bu dönemde bolca anne sütünün de verilmesi gerektiğini söyleyen Cerit, hastalık süresince muz, şeftali, katı besinlerden yağsız makarna, pirinç pilavı ve haşlanmış patates tüketilmesi gerektiğini belirtti. Hazır meyve suları, şeker ve çikolata gibi besinlerin ishal döneminde tüketilmemesi gereken besinler arasında yer aldığını da söyleyen Cerit, yaz aylarında ishale karşı alınması gereken birçok önlem olduğunu belirtti.
İshalden korunmanın yolu hijyenden geçiyor
Yaz aylarında yaşanacak ishal hastalığına karşı alınması gereken önlemler hakkında bilgi veren Doç. Dr. Zeynep Cerit, kirli deniz ve havuz suları ishale neden olabildiğinden tatil yerlerinde hijyen ve temizliğine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. El temizliğinin bu hastalıkta ki en önemli unsur olduğunu söyleyen Cerit, ambalajlı ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini ve açık büfelerde sunulan yiyeceklere dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. İçme sularının ve yiyeceklerin yıkandığı suların temiz olmasına da özen gösterilmesi gerektiğini söyleyen Zeynep Cerit, buzlu içecekler içerisinde konulan buzların yapıldığı suların temiz olmama olasılığından dolayı içeceklerin içerisine buz konulmadan tüketilmesi gerektiğini belirtti.
Sıcak havaların gelmesi ile karşılaşılan hastalıklarda yapılması gerekenler
Çocukların burun kanamalarının gün içinde az ama yoğun kıvamlı olması halinde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini söyleyen Cerit, çocuklarda burun kanaması nedenleri arasında buruna parmak sokulması, yabancı cisimler ile oluşan kanamalar varken, üst solunum yolu enfeksiyonları, alerjik rinit gibi enfeksiyon nedenlerin burun içi mukozasını tahriş ederek kanamaya yol açabileceğini belirtti. Cerit sözlerine şöyle devam etti: “Burun kanamalarında özellikle travma hikayesi de varsa öncelikle parmakla burunda basınç oluşturularak, baş öne eğik pozisyonda iki burun kanatından kanama kontrol edilebilir. Doktora başvuruda burun içi endoskopik yöntemlerle muayene önemlidir. Kılcal damar kanamalarında koterizasyon yeterli olur. Travma öyküsünde radyolojik tetkikler gerekebilirken bazen kanama kontrolü için burun tamponları kullanılabilir. Bu tamponlar artık can yakmayan ve içinden aynı zamanda nefes alınabilen yumuşak süngerimsi tamponlardır.”
“Havuz yerine denizi tercih edin”
Son olarak da havuz yerine denizin tercih edilmesinin daha sağlıklı olabileceğini Cerit, havuzların daha çok bakteri ve virüsün yaşaması için elverişli ortamlar hazırladığını bu nedenle cilt, kulak enfeksiyonları, hepatit A ve göz hastalıklarının sıkça görülebileceğini belirtti. Kapalı kalmış su ortamlarının bakteri ve virüslere elverişli ortam hazırladığını söyleyen Cerit, havuzda cilt, kulak enfeksiyonları, hepatit A ve göz hastalıklarının sıkça görülebileceğini belirtti. Havuz yerine denizin tercih edilmesi ile bu tür enfeksiyonların riskini azaltacağını söyleyen Cerit, havuzun tercih edildiği durumlarda havuz kenarında çıplak ayakla dolaşılmaması gerektiği gibi kulaklara tıkaç konması ile kulak enfeksiyonu riskinin azalacağını, havuz öncesi ve sonrası duş alınması ile diğer tüm riskli hastalıklara karşı korunma sağlanacağını belirtti.