“Soğuk algınlığı ve Kovid ayrımında PCR testi şart”
Mevsimsel değişiklik ile soğuk algınlığı, sinüzit, alerjik rinit gibi hastalıklarda doğal olarak bir artış yaşanıyor. Soğuk algınlığı ile Kovid-19’un ayrımı noktasında açıklamalarda bulunan Mikrobiyolog Dr. İpek Ada Alver, “Mevsimsel soğuk algınlığı belirtileri yaşayan pek çok hasta, PCR testi yapılmasına gerek duyulmadan eve gönderiliyor ve bu şekilde hastalığı çevresine bulaştırıyor” dedi. Alver, soğuk algınlığı ve Kovid enfeksiyonun ayrımı için PCR testinin şart olduğunu söyledi.
Semptomları birbirine çok benzeyen mevsimsel değişikliğe bağlı soğuk algınlığı ile koronavirüs hastalığının ayırt edilmesinde küçük farklar olduğunu belirten Altınbaş Üniversitesi Dr. Öğr. Üy. Mikrobiyolog İpek Ada Alver, “Sonbahar mevsiminde olduğumuz bu dönemde soğuk algınlığı, sinüzit ve alerjik rinit tekrar görülmeye başlandı. Bakteriyel ve viral enfeksiyonların neden olduğu bu hastalıklar, belirti olarak Kovid’in yeni mutasyonlarına çok benzemekte olduğundan hastaların kendilerini takip etmesi çok önemli bir kriter. Kovid’i bu hastalıklardan ayıran en önemli özellikler ise daha şiddetli baş ağrılarının yaşanması, semptomların daha uzun ve gün geçtikçe ağırlaşan şekilde ilerlemesidir. Diğer yandan belirtilen hastalıklarda koku ve tat azalırken, Kovid ise koku ve/veya tat duyusunun geçici olarak tamamen kaybolması da önemli bir belirti” açıklamalarında bulundu.
“AYRIM ANCAK PCR TESTİYLE YAPILABİLİR”
Son Kovid varyantlarında ateş ve öksürük belirtilerini görülmeyebildiğine dikkat çeken İpek Ada Alver, “Bu nedenle, soğuk algınlığı belirtileri yaşayan hastalar muhakkak Kovid şüphesini de göz önünde bulundurarak doktora görünmeli ve sürüntü örneği alınarak gerçekleştirilen PCR testi istemeliler. Çünkü bu belirtileri yaşayan pek çok hastaya, antibiyotik ya da antiviral ilaçlar verilerek evde tedavi sürecine devam ediliyor. Oysa Kovid, özel tedavi gerektiren hastalıklardan biri. Bu nedenle Kovid pozitif olduğu halde normal hayatlarına devam eden hastalar bu şekilde pek çok kişiye hastalığı bulaştırabilmekteler. Belirtiler açısından ufak farklılıklar olsa da ayrımın ancak PCR testi ile yapılabileceği unutulmamalı” diye konuştu.
“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLÜ TUTMAK EN ÖNEMLİ FAKTÖR”
Enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelede en önemli faktörün immün (bağışıklık) sistemi olduğunu belirten İpek Ada Alver, “Kovid ya da diğer hastalıkların ayakta ya da ağır olarak geçirilmesinin farklılık göstermesinin en büyük nedeni, bağışıklık sisteminin kişiden kişiye değişkenlik göstermesidir. Bağışıklık sistemi ise genetik faktörler, uyku düzeni, egzersiz, su tüketimi, stres faktörleri, yoğun iş temposu, beslenme düzeni, sigara, alkol ve diğer bağımlılık yapıcı maddelerin tüketimi, anne sütü alımı, hava kalitesi, yandaş ve kronik hastalıklara bağlıdır” dedi.
Mevsimsel değişikliğe bağlı soğuk algınlığı ya da diğer enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelede bağışıklık sistemini güçlendirici gıdaların rolünün büyük olduğunu vurgulayan İpek Ada Alver, şunları söyledi:
“Bu süreçte, paketli ya da hazır gıdalardan kaçınarak doğal gıdaların tüketimine özen gösterilmeli. Fermente ürünler (sirke, tarhana, turşu, şalgam), prebiyotik ve probiyotik ürünler, kefir, yoğurt, propolis, polen, bal, arısütü, zencefil, karabiber, pancar, ayva, soğan ve sarımsak aşırıya kaçmamak şartıyla muhakkak tüketilmeli. Ihlamur, adaçayı, zencefil-bal, kuşburnu çayları tüketilmeli. Gebeler ise tedavi sürecinde mutlaka kadın doğum uzmanlarına danışmalılar. Her türlü hastalığın bağışıklık sistemi düşük bireyleri daha kolay yakalayabileceğinin unutulmaması gerekir.”