Sıcak kemoterapi ile saçlar dökülmüyor, karaciğer ve böbrekler korunuyor
Son 5 yıldır yaklaşık 100 hastaya ‘Sıcak kemoterapi’ tedavisi uyguladığını ve % 80 oranında başarı elde ettiklerini belirten Prof. Dr. Umut Barbaros, "Bu yöntem damardan alınan kemoterapiden çok daha etkili ancak doğru anlatılamıyor ve doğru hasta grubuna ulaştırılamıyor. Biz bunun mücadelesini veriyoruz” dedi. Bu tedavi yönteminin yan etkilerinin çok az olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Barbaros, "Saçlar dökülmüyor, karaciğer ve böbrek korunuyor" diyerek bilgi verdi.
Halk arasında ‘sıcak kemoterapi’ olarak bilinen ‘Hipertermik Intraperitoneal Kemoterapi’ (HİPEK) tedavisi konusunda önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Umut Barbaros, “Bu yöntem damardan alınan kemoterapiden çok daha etkili ancak doğru anlatılamıyor ve doğru hasta grubuna ulaştırılamıyor. Biz bunun mücadelesini veriyoruz” dedi.
Sıcak kemoterapi tedavisine 1990’lı yılların sonlarında başlandığını belirten Prof. Dr. Barbaros, “Karın içine yayılmış tümörün tedavisinde damardan verilen kemoterapi etki etmediği için hastalara hep ‘öldü’ gözüyle bakılıyordu. Ancak 40 derecenin üzerindeki ısının tümör hücrelerini öldürdüğü biliniyordu. Böbrek hastalarına da diyaliz karından yapılabiliyordu. Bu bilgiler birleştirilip steril serumun içine kemoterapi konuluyor, belli bir ısıda tutuluyor ve cerrahi işlemle karın içindeki tüm tümörler temizlendikten sonra yaklaşık 90 dakika karın içine verilerek gözle görülmeyen tümörlere etki etmesi sağlanıyor” diye konuştu.
Hastaya zaman kazandırıyor.
Akciğere ya da beyne sıçramamış sadece karın içinde tümör bulunan uygun hastalara bu tedaviyi uygulayabildiklerini ve % 80 başarı sağladıklarını anlatan Prof. Dr. Barbaros, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doçentlik yıllarımda başladığım bu işlemde gördüm ki sadece 1 - 2 ay ömür biçilen hastalarda 1 - 1.5 yılı görüyoruz. Bu zaman kazanma açısından çok önemli. Sadece bunu düşünmek bile insanı umutlandırıyor bence. Kazanılan zaman içerisinde kanser tedavisinde yeni yöntemler bulunabilir. Bugün öleceğini düşünen bir hastaya 1 - 2 yıl zaman kazandırırsanız neler olacağını tahmin bile edemezsiniz.”
Damardan kemoterapiden daha etkili
Sıcak kemoterapinin uygulanması için zamanın çok değerli olduğunu da anlatan Prof. Dr. Barbaros, “Tamamen bitap düşmeden, bütün enerjisi bitmeden, tümör karnının içine komple yayılmadan hastanın bize ulaşması gerekiyor. Bunun da evreleri var. Tümörün çapına, miktarına, ince bağırsağın üzerinde olup olmamasına, yerine gibi birçok kritere bakıp değerini ölçüyoruz. Bu değer 10 - 15 civarındaysa ameliyat için kabul edilebilir bir durumdayız. Üstüne çıktıkça işlem yine yapılabilir ancak etkinliği düşer. Bu yüzden onkologlara da hastalara da ‘Karın içinde tümör var’ı duyduğunuzda ‘Mutlaka aklınızda böyle bir tedavi yöntemi de olsun’ demek istiyorum. Bu yöntem diğer kemoterapi şansını da kaybettirmiyor. Direkt içeri verildiği için damardan alınan kemoterapiden çok daha etkili ancak doğru anlatılamadığı ve doğru hasta grubuna ulaştırılamadığı için bunun mücadelesini veriyoruz” ifadelerini kullandı.
Saçlar dökülmüyor, karaciğer ve böbrek korunuyor.
Yan etkisinin normal kemoterapiye göre daha az olmasının da altını çizen Prof. Dr. Barbaros, “Ameliyat sonrası enfeksiyon, içerdeki dikişlerde kaçak riski, kanamalar, genel olarak uzun ameliyatlarda tansiyon ya da kalp hastalıkları varsa yoğun bakımda sıkıntılar yaşayabiliyor hasta. Ancak en az yaşadığımız şey ilaç toksisitesi. Damardan verdiğimiz gibi hastalarda saç dökülmesi olmuyor ve karaciğer ile böbreği de korumuş oluyoruz” diyerek bilgi verdi.
Cerrahın hayat felsefesi çok önemli
Bu işlem için kronolojik yaşın önemli olmadığını ancak 70 yaş sonrası için anestezinin onay vermesi gerektiğini de belirten Prof. Dr. Barbaros, idealinin bu işlemi bir kez yapmak olduğunu ancak teorik olarak 2-3 kez yaptıklarını da söyledi. Cerrahide ‘Yapılamaz’, ‘Asla olmaz’ yerine ‘Ben yapamam’ demenin daha doğru olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Barbaros, kanser cerrahisindeki sınırların cerraha bağlı olduğuna dikkat çekti. “Biz hasta ile birlikte hastalıkla mücadele ediyoruz” diyen Prof. Dr. Barbaros, “Özellikle kanser cerrahisinde cerrahın hayat felsefesi hastanın mücadele gücünü belirliyor. Çok yetenekli bir cerrah olabilir ama hayatında risk almayı sevmez, inancı düşüktür, umutsuzdur veya söylenmemesi gerekenleri söylerse bu savaşa yenik başlanır” diye konuştu.
Prof. Dr. Barbaros, son teknolojiler ile hastalara daha iyi hizmet vermek için 2020 yılının sonuna doğru İstanbul’da bir hastane açacaklarının da müjdesini verdi.