Sıcak günlerde sağlıklı oruç tutmanın püf noktaları
Ramazan ayında normal beslenme düzeni bozuluyor, iftar ve sahur ile öğün sayısı sınırlanıyor. Sıcak ve uzun günlere denk gelen Ramazan ayında oruç tutanların sağlıklarına da dikkat etmesi gerekiyor.
Bunaltan sıcaklarla beraber açlık ve susuzluk insan dengesini sarsıyor. Özellikle kırmızı et, ekmek, makarna, pilav, tatlı, hamur işleri tüketimlerinde artış olduğunu ve başta su olmak üzere, sebze ve meyve tüketiminin de azaldığını belirten İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu “Hâlbuki bu dönemde günlük alınması gereken enerji ve besin öğelerinin oranları değişiyor. O nedenle Ramazan ayında oruç tutacak bireyler, diğer zamanlarda olduğu gibi sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermeliler” dedi.
Ramazan’ın yaz aylarına denk gelmesi, oruç tutanlar için uzun süreli açlık dönemlerini de beraberinde getiriyor. Bu durumda vücutta metabolizma hızı yavaşlıyor ve enerji tasarruflu bir şeklide kullanılıyor. Kronik hastalıkları olan kişilerin oruç tutma konusunda mutlaka doktorlarına danışmaları gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, Ramazan’da Acil Servis’e müracaat eden hastalarda en sık ülser ve mide kanamalarına rastlandığını belirterek önemli uyarı ve açıklamalarda bulundu.
Sahur atlanmamalı
Oruç tutan kişinin sahur yemeğini yemeden oruç tutarsa, vücudu için gereken glukozun sağlanmasında rol alan depoların hızla tükendiğini ve organların fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getiremediğini anlatan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Orucun ilk saatlerinde kan şekeri (glukoz) önce düşüş eğilimi gösterir. Ardından vücutta koruyucu mekanizmalar devreye girer ve ilk önce “glikojen” adı verilen karaciğerde depolanmış olan şeker parçalanarak dolaşıma geçer. 5-6 saat süre ile kan glukoz düzeyini normal sınırlarda tutar. Orucun ilerleyen saatlerinde glikojen tükenir ve glukoz düzeyini normal sınırda tutmak için bu kez “glukoneojenezis” olarak tanımlanan glukoz dışı moleküllerden (aminoasid, laktik asid, piruvik asid gibi) glukoz üretimi başlar. Böylece başta beyin olmak üzere tüm organ ve dokuların sağlıklı çalışması için gereken glukoz temin edilmeye çalışılır” açıklamasında bulundu.
Kronik hastalıkları olanlar
Ramazan’dan önce doktor kontrollerini yaptırmalı Hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, beyin damar hastalığı, diyabet, kan yağlarında yükseklik (hiperlipidemi), obezite, kronik böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıkları olan hastaların oruç tutma konusunda Ramazan ayından önce kendilerini takip ve tedavi eden hekimlerin tavsiyelerini mutlaka almaları gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Hastalar kendilerine özgü düzenlenmiş olan diyet programlarına uymalı, sigaradan uzak durmalı, tuz kısıtlaması yapmalı, günde 1.5 litre kadar su tüketmeleri yararlı olacaktır. Ayrıca düzenli almaları gereken ilaçların kullanımında herhangi bir aksaklığa yer verilmemesi, ilaçların kullanım periyodlarının mümkünse sahur ve iftara göre ayarlanması konusunda da hekimlerinin görüş ve onayını almaları gerekir” dedi.
Kalp, diyabet, böbrek hastaları dikkatli olmalı
Kalp, diyabet ve böbrek hastalarının Ramazan ayı öncesinde hekimleri ve diyetisyenlerinin beslenme ve hastalıklarının tedavisi ile ilgili önerilerini almaları gerektiğini hatırlatan Doç. Dr. Atasoyu ”Oruç döneminde hastaların yağlı, karbonhidrattan zengin (hamur işi, tatlı gibi), tuzlu besinlerden uzak durmaları önemlidir. Kalp hastalığı hafif düzeyde olan koroner arter hastaları ve kalp kapak hastaları oruçtan fazla etkilenmese de, kalp hastalığının derecesi ile ilgili olarak kan basıncı düşüklüğü (hipotansiyon), kalp ritm bozuklukları görülebiliyor. Özellikle tip I diyabetikler (insüline bağımlı) başta olmak üzere tüm diyabetik hastalarda oruç gibi uzun süre aç kalmayı gerektiren durumlarda, kan şekeri düşebilir. Kronik böbrek yetmezliği nedeni ile diyalize giren hastalar sahur ve iftar yemeklerinde aşırı miktarda ve tuzlu yemeleri, çok su içmeleri durumunda vücutlarında sıvı birikimi ve kanda potasyum düzeyinde yükselme gibi hayati risk taşıyan durumlar ortaya çıkabilir. Kronik böbrek yetmezliği olan fakat diyaliz tedavisi görmeyen hastalar da kullanmak durumunda oldukları tansiyon ilaçları, idrar söktürücü ilaçlar nedeni ile tansiyon düzeninde anormallikler, elektrolit dengesinde bozulmalar görülebilir” dedi.
Hamileler ve mide rahatsızlığı olanlar oruç tutmamalı
Diyabetik hastalarda tedaviye uyumu zayıf, kan şeker düzeyi kontrolsüz, hamile, daha önce diyabetik koma geçirmiş, diyabete bağlı kalp, böbrek hastalıkları olanların oruç gibi uzun süre aç kalmayı gerektiren aktivitelerde bulunmalarının sakıncalarını vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Bu hastalıklara sahip olanların ve hamile olanların oruç tutmaları konusunda ilgili hekimlerin görüşünü kesinlikle almaları gerekir. Ayrıca Ramazan ayında Acil Servis’e müracaat eden hastalarda en sık görülen hastalık mide-duodenum ülseri ve buna bağlı gelişen kanama veya mide-duodenum duvar yırtılması tablolarıdır. O nedenle aktif ülseri olduğu bilinen, yakın zamanda mide kanaması geçirmiş hastaların oruç tutmamaları gerekir. Daha önce ülser tedavisi görmüş, halen yakınması olmayan, fakat mide asidi salgısı fazla olan hastalar oruç konusunda hekimlerine danışmalılar ve uygun görülürse asit salgısını düzenleyici ilaçlar kullanarak oruç tutmalarına izin verilebilir” dedi.
Migreni olan ve psikolojik ilaç kullanan hastalar doktorlarına danışmalı
Baş ağrısının, uzun süre aç kalan kişilerin yaklaşık % 40’ında görüldüğünü söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Açlık süresi uzadıkça baş ağrısı gelişme riski de artar. Migren gibi baş ağrısı gelişmeye eğilimli kimseler oruç tutma kararı vermeden önce hekimlerine danışmalılar. Ayrıca Ramazan ayında oruç tutmak için sahura kalkılması nedeni ile uyku düzeninde değişiklikler olabilir. O nedenle genellikle uyku sorunları da olan psikiyatrik hastalar için bu durum önemli olabilir. Ayrıca uzun süreli açlığın kişinin mizacı ve duygusal duyarlılığı üzerinde de etkileri olabilmektedir. Psikiyatrik sorunları nedeni ile ilaç tedavisi görmekte olan hastaların oruç tutma kararı verirken, hastalığın derecesini belirleyerek izlenecek yolu ortaya koyacak olan psikiyatri uzmanına danışmaları gerekir” açıklamasında bulundu.