Omuz sıkışma sendromunda tedavi yöntemleri
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzman Dr. Berrin Akpınar, omuz sıkışma sendromu hakkında bilgi verdi.
Omuz sıkışma sendromunu tanımlayan Uzman Dr. Berrin Akpınar, “Omuz ağrısı toplumda en sık görülen ağrılardandır. Omuz eklemi kürek kemiği, köprücük kemiği ile uzun kol kemikleri tarafından oluşturulan, çok geniş bir eklem hareket açıklığına sahip olan bir eklemdir. Eklem yapısı topun yuvaya girmesi şeklindedir ancak kalça eklemindeki gibi top-yuva ilişkisi birbirini tamamen kavrayan şekilde değildir.
Eklemin geniş hareketini sağlayan bu yapı, eklemin yerinden çıkmasını engellemek adına güçlü bağlar ve rotator manşet adını verdiğimiz omuzun döndürücü hareketlerini sağlayan kaslarla güçlendirilmiştir. Omuz sıkışma sendromu rotator manşet kasları ile kemik yapı arasındaki mesafenin daralması sonucunda omuzda ağrı ve hareket kısıtlılığı ile gözlenen bir tablodur" ifadelerini kullandı.
"Omuz sıkışma sendromu genç sporcular ve orta yaşlı insanlarda yaygın olarak görülüyor"
Omuz sıkışma sendromunun genç sporcular ve orta yaşlı insanlarda yaygın olarak görüldüğüne değinen Akpınar, “Genç yaşta daha çok kolunu yukarı kaldıran yüzme, tenis, basketbol, voleybol ile ilgilenen sporcularda veya kollar yukarı kaldırılmış olarak uzun süreli çalışanlarda görülür. Bu kişilerde uzun süreli omuz rotasyon (dönme) işlemleri sonucunda, kaslarda ödem ile mesafe daralır. Bazı kişilerde doğuştan kemik yapılarının farklı olması nedeni ile de oluşabilir. Yaş ilerledikçe kireçlenme ile birlikte kemik ve eklem uçlarında oluşan kemiksi çıkıntılar mesafede daralmaya neden olur. Ağrı aynı zamanda basit bir yaralanma ile de oluşabilir. Bazen ise görünen belirgin bir neden olmayabilir” dedi.
"Omuz sıkışma sendromunun bulgularına dikkat"
Omuz sıkışma sendromunun bulgularına değinen Akpınar, “Kolun yukarıya kaldırılması, arkaya götürülmesi gibi aktivitelerde ağrı görülür. Ağrı genelde omuzun ön tarafından başlayarak kolun yan tarafına doğru yayılır. Belirli pozisyonlarda ki en çok ani kol kaldırma ile ağrı oluşur. Önce hareketle oluşan ağrı, daha sonra istirahatta da devam etmeye başlar. Hastalar genelde ağrılı omuz üstüne yatamamaktan ve gece ağrısından yakınırlar. Daha sonra giderek kol hareketlerinde kısıtlanma ve güç kaybı gelişir. Hastalar saç tarama, elini arka cebe götürme veya sutyen ilikleme gibi aktiviteleri güçlükle yapar hale gelirler" ifadelerini kullandı.
Omuz sıkışma sendromu tedavisi
Omuz sıkışma sendromunda uygulanan tedaviler hakkında bilgi veren Akpınar, “Tedavide temel amaç ağrıyı azaltmak ve omuz fonksiyonlarını geri kazanmaktır. Tedaviye omuz sıkışma sendromunun hangi evrede olduğuna, hastanın yaş, aktivite seviyesi ve genel sağlık durumuna göre karar verilir. Omuz sıkışma sendromunun üç evresi vardır. İlk iki evrede daha çok ödem ve tendinit vardır ve daha çok konservatif dediğimiz ameliyatsız tedavilerle çözülebilir. Üçüncü evrede ise tendon yırtılmaları söz konusudur ve hastanın kliniğine göre cerrahi tedavi gerekliliği doğabilir. Erken dönemde öncelikle hastanın ağrılı omuzunu zorlayıcı aktivitelerden kaçınması önerilir. Çalışma pozisyonları düzenlenebilir. Bu dönemde ödem olduğu için soğuk tedavi ve ağrı kesici antienflamatuar ilaçlardan faydalanılabilir. Ancak 3 aydan daha eski vakalarda, ciddi bir ödem yoksa ve hareket kısıtlılığı da ortaya çıkmışsa sıcak uygulama da faydalı olabilir. Bunun yanında ultrason, ağrı kesici ve kas kuvvetlendirici elektriksel akım tedavileri, yüksek yoğunluklu lazer tedavisi, manuel terapi, kinezyobantlama, kuru iğneleme gibi yöntemleri içeren bir fizik tedavi ve rehabilitasyon programı uygulanır. Bu dönemde mutlaka ağrıyı arttırmayacak şekilde egzersizlere başlanması tavsiye edilir. Eklem hareket açıklığının sağlanması yanında özellikle omuz bölgesi kaslarının kuvvetlendirilmesi tedavinin başarısı ve problemin tekrarının önlenmesinde oldukça önemlidir. Ağrının şiddetli ve hareket kısıtlılığının belirgin olduğu durumlarda eklem içi kortizon enjeksiyonları yapılabilir" dedi.
"Omuz sıkışma sendromunda alternatif tıp yöntemleri etkili bir çözümdür"
Omuz sıkışma sendromunda PRP tedavisine dikkat çeken Akpınar, “Son yıllarda yenileyici tedavilerin , bu tip tendon rahatsızlıklarında çok etkin olduğu görülmüştür. Hastanın kendi kanındaki trombositleri, dolayısı ile büyüme faktörlerinin yoğunlaştırarak problemli ekleme enjekte edilmesi olan PRP (trombositten zengin plazma) enjeksiyonları ve ozon enjeksiyonları tedavide başarıyla kullandığımız yöntemlerdendir" dedi.