Menopoz sürecinde 3 kadından biri duygusal değişim yaşıyor
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hulusi Göktuğ Gürer, menopoz döneminde yaşanan değişimler ve sorunların yalnızca kadınları değil, ailelerini, iş çevrelerini ve genel olarak toplumu ilgilendirdiğini kaydederek, "Kadınların bu dönemi daha rahat ve sorunsuz geçirebilmesini sağlamak amacıyla, eşlerinin, çocuklarının, sağlık çalışanlarının ve tüm toplumun desteğine ihtiyaçları var” dedi.
Ortalama yaşam süresinin uzaması, kadınların iş ve sosyal yaşam açısından en üretken sayılabilecek yaşlarda menopoza girmesi anlamına geliyor. Kısaca kadınların doğurganlığının sona erdiği süreç olarak tanımlanabilecek menopoza bağlı fiziksel ve ruhsal sıkıntılar nedeniyle kadınların bu dönemde aileleri ve arkadaşları tarafından desteklenmeleri büyük önem taşıyor. Menopozun bir hastalık değil, sağlıklı yaşamın normal bir evresi gibi ele alınması gerektiğini vurgulanıyor. Kadınların büyük bir kısmı 45-54 yaşları arasında menopoza giriyor. Dünyada ortalama menopoz yaşı 51 iken, ülkemizde 46 yaş ortalaması dikkat çekiyor. Yaşam süresinin uzamasına karşın menopoz döneminin aynı hızla ileri yaşlara doğru kaymadığını belirten Dr. Gürer, “Dünya nüfusunun beşte birini menopoz dönemindeki kadınlar oluşturuyor. Kadınların yaşamının ortalama üçte biri bu dönemde geçiyor. Kısacası menopoz giderek daha fazla kişinin yaşadığı bir dönem haline geliyor” dedi.
Dr. Gürer, menopoz yaşını belirleyen etmenlerin başında genetiğin geldiğini ifade ederek, bir ailedeki kadınların genellikle aynı yaşlarda menopoza girdiklerini hatırlattı. Dr. Gürer açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Öte yandan sigara kullanımı, sistemik hastalıklar, psikolojik, çevresel ve sosyal faktörler de göz ardı edilmemeli. Menopoz, kadın vücudunun artık yumurta üretmemesi, aylık adet (menstrüasyon) döngüsünün değişmesi ve sona ermesi olarak gelişen fiziksel bir süreç olsa da biyolojik ve psikolojik değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Sıcak basması, terlemeler, çarpıntı ve başağrısı yakınmaları ile cinsel istekte azalmanın ilk sırada yer alan şikayetler.”
Menopoz döneminde kilo alımına dikkat!
Menopoz döneminde oluşan östrejen azlığının, dış genital organlarda yıpranmaya neden olduğunu da dile getiren Dr. Gürer, “Buna bağlı olarak ta kaşıntı, sık idrara çıkma, idrar kaçırma, idrar torbasında ve rahimde sarkma görülebilir. Yine aynı sebeple cinsel ilişki de kuruluğa bağlı ağrı, kanama yaşanabilir. Koltuk altı ve genital bölgede tüylenme azalır. Buna karşın yüz, çene, dudak ve göğüs bölgesinde tüylenmede artma sık görülür. Menopoz döneminde metobolizma hızının yavaşlaması kişinin kilo almasına yol açabilir. Ayrıca menopozda damar sertliği, hipertansiyon gibi kalp hastalıkları riski de artar. Kemik erimesi de en çok korkulan problemlerden biridir.”
Psikolojik etkisi ağır olabiliyor
Tüm bu fiziksel değişikliklerin yanı sıra menopoz dönemindeki kadınların yüzde 30-40’ında duygusal belirtiler de görüldüğüne dikkat çeken Dr. Gürer, “İrritabilite (hafif uyarılara karşı şiddetli tepki verme), ajitasyon (davranışsal ve ruhsal heyecanlılık durumuna bağlı aşırılıklar), depresif ruh hali, gerginlik, sinirlilik, sık ve kolay ağlama, halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk, dikkatini toplayamama, unutkanlık, özgüven azlığı, menopozda görülen önemli psikolojik belirtiler olarak sıralanıyor. Bu yakınmaların kadınların yaşam kalitesini etkilemektedir” diye konuştu.
“Menopoz, doğal bir süreç olduğundan tedavi edilmez”
Menopoz sürecini sorunsuz yaşamak için yapılabilecekleri de sıralayan Dr. Gürer açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Menopoz dönemine girmek kaçınılmaz olsa da bu süreç asla zorlu bir deneyim olmak zorunda değil. Doğru yaklaşımlar ile menopoz dönemi huzurlu, rahat ve sağlıklı bir şekilde geçirilebilir. Menopoz, doğal bir süreç olduğundan tedavi edilmez. Ancak hayat kalitesini artırmaya yönelik pek çok farklı yöntem bulunur. Vücutta artık az üretilen ya da üretilmeyen hormonların (östrojen ve gerekli durumlarda progesteron) dışarıdan verilmesi anlamına gelen hormon replasmanı, menopoz dönemindeki şikayetleri azaltabiliyor.”
Hormon tedavisi ile bazı sıkıntılar aza indirilebilir
Menopozda yaşanan soeunların hormonal tedaviler ile en aza indirilebileceğini dile getiren Dr. Gürer, “Hormon replasman tedavisi yakınmalara, yaşam kalitesinin ne kadar etkilendiğine ve tıbbi özgeçmişe bağlı olarak düzenleniyor. Bu tedavilerin ağızdan alınan tabletler ya da cilde yapıştırılan yamalar, kremler şeklinde sistemik olarak ya da sadece bölgesel uygulanan vajinal tabletler ya da kremler yoluyla verilebiliyor. Sistemik hormon tedavisi; ateş basmalarını, kemik kaybını ve kırık riskini azaltıyor. Ayrıca kalp damar hastalıklarının önlenmesinde etkili bir yöntem. Hormon tedavisi alamayan ya da yan etkileri nedeniyle tercih etmeyen kadınların menopoz şikayetlerini azaltmak için bitkisel yöntemlerden yararlanabilir. Bazı bitkilerde östrojen benzeri etkilere sahip bileşiklerin bulunduğu saptandı. Her ne kadar ilaçlar kadar etkili olmasa da yine de hastaların şikâyetlerinde bir nebze azalma yapabilir” ifadelerine yer verdi.
“Evde ve iş yaşamında sosyal destek”
Menopozda yaşanan değişimlerin yalnızca kadınları değil, ailelerini, iş çevrelerini ve genel olarak toplumu ilgilendirdiğini kaydeden Dr. Gürer, “Menopoz dönemindeki kadınlar, evde ve iş yaşamında desteklenmeye ihtiyaç duyuyor. Kadının sağlıklı bir menopoz dönemi geçirmesi, bu döneme özgü yaşadığı ya da yaşayabileceğiz sorunlarla baş edebilmesi ve yaşam kalitesini yükseltebilmesinde eğitim ve danışmanlık hizmetleri önemli bir yere sahip. Böylece, kadının bilinmezlikten korkmasına engel olunarak anksiyetesi azaltılıyor ve baş etme mekanizmalarının harekete geçmesi sağlanıyor. Ayrıca menopoz döneminde karşılaşılan rahatsızlıkları önceden teşhis edebilmek için kontrolleri atlamamak gerekiyor. Jinekolojik muayene, mamofgrafi, meme ultrasonografi, kemik ölçümü ve kan tetkikleri düzenli olarak yaptırılmalıdır” dedi.