Mahremiyet ilk 6 yılda öğretilmeli!
Çocuğun gelişiminde özel alan kavramı ve mahremiyet duygusunun çok önemli olduğunu vurgulayan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mahremiyet kavramının yaşamın ilk 6 yılında mutlaka öğretilmesi gerektiğini söyledi. Özel alan ve mahremiyet konusunda özellikle aileye çok önemli görevler düştüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 4 yaşına kadar çocuğa tuvalet ve banyoyu tek başına kullanmayı, yalnız uyumayı, tek başına giyinmeyi öğretmek gerektiğine dikkat çekti. Tarhan, çocuğu severken cinsel bölgelerinin ise sevgi alanı olarak kullanılmaması gerektiğinin de altını çiziyor.
Özel alan ve mahremiyet duygusuna ilişkin değerlendirmede bulunan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mahremiyet kavramının yaşamın ilk 6 yılında mutlaka öğretilmesi gerektiğini söyledi.
İNSAN YAVRUSU ÖĞRENMEK ÜZERE DOĞAR
Öğrenmenin insana özgü bir kavram olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insan çocuğunun doğadaki hayvan yavrularından farklı olarak dünyaya geldiğini kaydederek “Hayvan yavrusu öğrenmiş olarak doğar. Doğar doğmaz genetik olarak davranışları kodlanmıştır. Mesela ördek hemen yüzer, başka bir hayvan yavrusu hemen doğduğu anda ayağa kalkar. Ama insan yavrusu öğrenmek üzere doğar. Bu nedenle insanoğlu her şeyi öğreniyor. Sosyal hayatı öğreniyor, hayattaki birçok kavramı, diğer insanlarla ilişkiyi öğreniyor. Her şeyi öğrenmeye meraklı bir beyinle doğuyor.” dedi.
YAŞAMIN İLK 6 YILINDA DOĞRU ÖĞRENİLMESİ GEREKİR
Mahremiyet eğitiminin 0-6 yaş arasında verilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “İnsanın öğrenme yolculuğunda ilk öğretmeni annesidir. Bu öğretmenler daha sonra babası, geniş ailesi ve daha sonra da arkadaşları oluyor. İlk mahremiyet, hayatın ilk 6 yılında mutlaka doğru şekilde öğrenilmesi gereken bir kavram. 0-6 yaş arasında çocuk mahremiyeti öğrenemezse ya da yanlış öğrenirse gelecekte pek çok riske karşı hazırlıksız yakalanma olasılığı ortaya çıkabilir.” uyarısında bulundu.
PEK ÇOK OLUMSUZ OLAYIN ARKASINDA EĞİTİM EKSİKLİĞİ VAR
Günümüzde küresel olarak artan cinsel istismar, taciz ve şiddet gibi pek çok olumsuzluğun olduğunu ifade eden Tarhan, “Bunların arka planına bakıldığında mahremiyet eğitiminin eksikliği göze çarpıyor. Özel alan duygusu gelişmemiş çocuklar ensest vakalarının kurbanı olabiliyor. Geçmiş yıllarda 18-20 yaş civarlarında genç bir kız, 130 kiloydu. Yemeyi durduramıyordu. Kurban suçluluk duygusuyla kendini çirkin göstermek için yemek yiyerek kilo alıyordu. Özellikle ensest gibi bazı vakalarda depresyon ve travma yaşayan kurbanlarda çeşitli psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkabiliyor.” dedi.
Özel alan ve mahremiyet konusunda özellikle aileye çok önemli görevler düştüğünü hatırlatan Tarhan, “Burada bütün iş ailenin. Cinsel mahremiyet duygusunu, özel alan duygusunu çocuklara öğretmemesi büyük sorunlara yol açabilir.” dedi.
Özel alan kavramının tuvalet eğitiminden başlayarak yatak odalarının ayrılmasına kadar pek çok konuda olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocukların anne ve babalarıyla aynı odada uyumaması, uygun olan yaşta odasının ayrılması gerekiyor. Çocuğun yaşına uygun olmayan durumlara şahit olması ilerleyen dönemde çeşitli davranış bozukluklarına yol açabilir. Duygularını ifade etme becerisi gelişmeyen, soyut kavramları öğrenmemiş çocukta uyum sorunları ortaya çıkabilir.” dedi.
MAHREMİYET ÇOK GENİŞ BİR ALANI KAPSIYOR
Mahremiyet eğitiminde çok geniş bir alanın olduğunu kaydeden Tarhan, “Çocuğun özel hayatının farkına varması gerekir. Özel alanını koruması demektir. Diğer insanların da onun özeline saygı duyması demektir. Çocuğun kendi ve çevresi arasında özel sınırlarını koruyabilmesi demektir. Sosyal hayatın içinde, özel hayatını korumasını öğrenmesi önemlidir. Tanımadığı biri ona çikolata uzattığı zaman ona hemen inanıp etkisinde kalmaması da özel alan kavramıyla ilgilidir. Çocuğun bu kavramın anlamını ‘benim özel alanım özel dünyamla ilgili’ diye anlamlandırması gerekir. Bu aslında çocuğun duygularını yönetmede önemli bir şeydir. Kendine zorla bir şey yaptırmak isteyene hayır diyebilme becerisi olması lazımdır.” diye konuştu.
Mahremiyet eğitiminde korkutarak değil, güvenli davranışın öğretilmesi gerektiğini ifade eden Tarhan, “Çocuğa bazı bilgileri verirken onu korkutmamak gerekiyor. Çocuğu korkutmak hayatının ilerleyen dönemlerinde vajinismus gibi cinsel sorunların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor.” uyarısında bulundu.
ÇOCUĞA GİYİNİRKEN KİMSENİN GÖRMEMESİ GEREKTİĞİ ÖĞRETİLMELİDİR
Çocuğa bedenine izni dışında kimsenin dokunamayacağını öğretmenin de önemine işaret eden Tarhan, “Burada çok önemli iç çamaşır kuralı var. Çocuğa mahremiyeti öğretirken ‘Vücudunda iç çamaşırının olduğu alana sen izin vermeden hiç kimse dokunmamalı. Ben bile izin almadan dokunmamalıyım. Gerekirse sadece doktor dokunabilir o da senden izin alarak dokunabilir’ şeklinde konuşulmalıdır. Çocuğa giyinirken kimsenin görmeyeceği bir alanda olması gerektiği de öğretilmelidir. Bunu öğretmediğiniz zaman çocukta özel alan algısı oluşmuyor. Oluşmadığı zaman da herhangi bir yanlış davranışa açık olabiliyor ya da kötü davranışa ve istismara açık hale gelebiliyor.” dedi.
TUVALET VE BANYO KAPISI KAPALI OLMALIDIR
Tuvalet banyo gibi evin bazı alanlarının da özel olduğunun anlatılması gerektiğini ifade eden Tarhan, “Çocuğun odası ayrılmalıdır. Özellikle dört yaşından sonra odasına girerken kapısı çalınmalıdır. Tuvalete ve banyoya girerken kapının kapatılması gerektiği anlatılmalıdır. Tuvalet ve banyoda biri varken mutlaka kapıya vurulması gerektiği anlatılmalı ve öğretilmelidir. Çocuğun 4 yaşından itibaren tuvaleti kendi başına kullanmayı öğrenmesi gerekiyor. 4 yaşından itibaren banyo yaparken iç çamaşırıyla beraber banyo yaptırılmalı, iç çamaşırını da kendisinin değiştirmesine fırsat verilmelidir. Anne ve baba bunları sadece anlatarak değil, yaparak çocuğa örnek olmalıdır. Bu konuda örnek olmak saatlerce konferans vermekten çok daha fazla eğiticidir. Çocuğun çekmecesine ya da çantasına izin alarak bakılırsa çocuk da kendi özeli ile başkalarının özeli arasındaki sınırları öğrenmiş olur.” dedi.
EVDEKİ DAVRANIŞLAR DA ÇOK ÖNEMLİ
Evdeki tutum ve davranışların da mahremiyeti öğrenmede etkili olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne babanın evde giydiği kıyafet bile önemli. Evde iç çamaşırı ya da plaj kıyafetiyle dolaşılıyorsa o çocuğa mahremiyeti öğretmek zordur. İnsanın yatak odası kıyafeti ayrıdır. Yatak odası kıyafetiyle misafir odasına gidilmez, salona gidilmez, yabancıların yanına gidilmez. Mesela çocuğun dudağını öpmek gibi davranışlar, çıplak bedenine dokunmak, cinsel içerikli sözlerin çocuğun yanında rahatça söylenmesi çocuğun mahremiyet algısını bozar.” uyarısında bulundu.
CİNSEL BÖLGELER SEVGİ ALANI OLARAK KULLANILMAMALIDIR
Prof. Dr. Tarhan, çocuklara yapılan cinsel içerikli şakaların da gelişimlerine zarar vereceğini vurgulayarak “Bazı kültürlerde sünnet olan çocuğa ‘Göster amcalara’ deniyor. Böylece mahremiyet kavramını ortadan kaldırıyorlar. Çocuğu severken cinsel bölgelerin sevgi alanı olarak kullanılmaması gerektiğini vurguluyoruz.” dedi.
Özellikle cinsellik konusundaki bilgilerin de aile tarafından verilmesinin önemine işaret eden Tarhan, “Çocuklarımızla konuşabilmeliyiz. Çocuk anne ve babasıyla korkma-dan ihtiyacı olduğunda sorunlarını anlatabilmeyi öğrenmeli. Anne ve baba çocuğu korkutarak değil, onu güven ilişkisi içerisinde yönetmeyi öğrenmeli. Çocuğu sevgiyle büyütelim. Zaten sevgi olursa korku azalır, güven artar.”
DİJİTAL TEKNOLOJİ KULLANIMI SINIRLANDIRILMALIDIR
İçerisinde yaşadığımız dijital çağda çocuğun teknoloji kullanımının sınırlı olması gerektiğini kaydeden Tarhan, “Dijital çağdayız. Dünya dijitalleşme yaşıyor. Beş yaşına kadar anne ve baba gözetimi olmadan çocuklara teknolojik alet vermemek gerekiyor. Verildiğinde de sınırların iyi çizilmesi gerekiyor. Çocuk her şeye kolay erişim sağlayabiliyor. 5 yaşından sonra anne ve baba gözetiminde çok sınırlı bir zaman diliminde kullandırılmalıdır. Sınırlama getirildiğinde çocuk dürtülerini kontrol etmeyi öğrenir. Eğer bunu kazanamazsa çocuk para yönetimi de yapamaz, hayatını da yönetemez, her türlü bağımlılığa maddeye açık hale gelir. Bağımlılığın arka planında ne var? Her şeyi kolay elde etmiş, haz peşinde koşan, evin küçük prensesi yahut prensi olmuş çocuklar hazza doymuyorlar. Beyinde ödül yetmezliği sendromu oluyor. Ödül yetmezliği demek bağımlılık demektir. Çocuğa duygularını yönetme becerisini küçük yaşta öğretmek gerekir.” tavsiyesinde bulundu.