"Madde bağımlılığında yatarak tedavide çığır açacağız"
Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, madde bağımlılığında mutlaka yatarak tedavi görmesi gereken, sosyal desteği fazla olmayan ve çevreden uzaklaştırılması gereken bir grubun olduğunu belirterek, "O grupla ilgili de bir yatarak rehabilitasyon modeli çalışmamız var. Bu anlamda biz hem ayaktan tedavi hem de kısa bir süre sonra oluşturacağımız merkezlerle yatılı tedavi konusunda Türkiye'de önemli bir çığır açmış olacağız." dedi.
Yeşilay Haftası dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Öztürk, Yeşilay'ın, İstanbul'un işgali sırasında gençlerin alkol bağımlılığına ilişkin tehlikeyi sezen Türk aydınları tarafından 1920 yılında "Hilal-i Ahdar" adıyla faaliyete geçirildiğini söyledi.
Öztürk, Türk insanının bağımlılıklar konusunda yaklaşık 100 yıl önce de ne kadar hassas olduğunu gösteren çok önemli bir sivil toplum kuruluşu olan Yeşilay'ın, dünyada bağımlılıkla mücadele eden en eski kuruluşlardan biri olduğunun altını çizdi.
Dünya değiştikçe bağımlılık yapan maddelerin de değiştiğine, arttığına ve bağımlılık yapan eylemin de işin içine girdiğine işaret eden Öztürk, bu bağlamda kuruluşun kendisini yenilediğini ve alkolle mücadelesini tütün, uyuşturucu madde, teknoloji ve kumarda da sürdürmeye başladığını anlattı.
"Esas olan kişilerin bağımlı olmamasını sağlamak"
Bağımlılık oluştuktan sonra zor bir mücadelenin kendilerini beklediğini belirten Öztürk, Yeşilay'ın artık bu anlamda da çalışmaya başladığını söyledi.
Yeşilay Başkanı Öztürk, şöyle devam etti:
"Esas olan kişilerin bağımlı olmamasını sağlamak. Bunun da ilk adımı, erken dönemden itibaren çocuklarımızı bilinçlendirmek. Bu amaçla Yeşilay ve Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle ve rehber öğretmenlerimiz aracılığıyla yaptığımız 'Türkiye Bağımlılıkla Mücadelede Eğitim Programı'nda (TBM) yaklaşık 10 milyon öğrenciye ulaşıyoruz. Bu süreçteki en önemli şey, doğru bilgiyi, doğru yaşta verebilmek. Bağımlılıklar hassas konular ve çocuğun zihinsel, gelişimsel süreçlerine göre her şeyi farklı anlatmanız gerekebilir. Hangi yaş grubuna hangi bağımlılıkla ilgili mesajı vereceksiniz? Temel mesajınız aslında sağlıklı yaşam olacak. Peki, o mesajı nasıl vereceksiniz? Bununla ilgili yaptığımız bilimsel çalışmalar neticesinde bu modeli oluşturduk ve şu anda Türkiye'de başarıyla uyguluyoruz."
İstanbul, Bursa ve doğudaki illere yatılı tedavi merkezi
Prof. Dr. Mücahit Öztürk, Yeşilay'ın bağımlılığı önleme mücadelesi kapsamında okullar, devlet kurumları, farklı sivil toplum kuruluşları ile özel sektörde eğitim verdiğini anlattı.
Yeşilay'ın 2013 yılından itibaren farklı bir vizyon kazanarak önleyicilik çalışmalarının yanı sıra bağımlı bireylere ve ailelerine de destek verdiğini dile getiren Öztürk, şunları aktardı:
"Türkiye'de ayaktan tedavi konusunun da çok önemli olduğunu düşünerek Yeşilay Danışmanlık Merkezlerini (YEDAM) açtık. Bu merkezlerde bağımlılıkla ilgili her türlü soruna destek vermeye ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. Türkiye'de bağımlılıkla mücadelede özellikle tıbbi destek anlamında AMATEM ve ÇEMATEM ile çok önemli hizmetler yapılıyor. Ancak işin psikososyal tarafı ve tıbbi tedavi sonrası Türkiye'de oldukça eksikti. Mutlaka yatarak tedavi görmesi gereken, sosyal desteği çok fazla olmayan hem de çevreden uzaklaştırılması gereken bir grup daha var. O grupla ilgili de bir yatarak rehabilitasyon modeli çalışmamız var. Bu anlamda biz hem ayaktan tedavi hem de kısa bir süre sonra oluşturacağımız merkezlerle yatılı tedavi konusunda Türkiye'de önemli bir çığır açmış olacağız."
Bu anlamda yatarak rehabilitasyon modeli geliştirdiklerine işaret eden Öztürk, bu modelin ön çalışmasını yaptıklarını, kısa bir süre içerisinde madde bağımlılığının görülme olasılığının yüksek olduğu İstanbul, Bursa ve doğudaki birkaç ilde yatılı tedavi merkezleri açacaklarını kaydetti.
"YEDAM modelinin Türkiye'ye yayılmasını hedefliyoruz"
Prof. Dr. Öztürk, ayaktan tedavi olarak adlandırılan YEDAM modelinin ise Türkiye'ye yayılmasını hedeflediklerini belirterek, şu bilgileri verdi:
"YEDAM çağrı merkezimize ulaşan kişilerin bağımlılıkla ilgili sorunları ne olursa olsun sahip çıkma modeli tarzında yaklaşıyoruz. Çağrı merkezimizi arayan ve soru soran herkese profesyoneller vasıtasıyla cevap veriyoruz. Ayrıca, YEDAM'lardaki birebir görüşmelerle de sorularına cevap bulabiliyorlar. Eğer psikososyal bir destek gerekiyorsa bunu da yapıyoruz. Bağımlı bir bireyin elinden tutup bütün tedavisini yönlendiren, psikososyal destek veren, meslek edindirmeye kadar giden bir süreç ve dünyaya da örnek modellerden biri olan YEDAM'ların sayısını hızla artırıyoruz. Şu anda sayımız 7, kısa süre içerisinde 15, 3 ay içerisinde 30'a çıkacağız. Yaklaşık 30 ilde YEDAM olacak. '444 79 75' çağrı merkezimizi aradıkları zaman bağımlılıkla ilgili her türlü soruya önemli ve bilimsel cevap bulacaklar."
Ayrıca, kurumun mücadele programlarından faydalanmak isteyen kişilerin eğitim materyallerine ve içeriklerine de başvurabileceğini kaydeden Öztürk, "İnternet sitemiz, yayınlarımız, kitaplarımız ve dergilerimiz var. Yeşilay dergisi yine rekora imza attı, bini geçen sayısıyla bu alanda önemli bir rol oynuyor. Mavi Kırlangıç ise çocuklara sağlıklı yaşam ve bağımlılıktan uzak kalma mesajlarını veriyor." dedi.
Prof. Dr. Mücahit Öztürk, ailelerin çocuklarının teknoloji bağımlılığını anlama konusunda bilinçsiz olduklarını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Diğer konularda zaten bilinçli olmamaları mümkün değil. Ciddi bir krizle karşı karşıya kalıyorlar. Bilinçsizlik bağımlılığa götüren süreçte yaşanıyor. Bir çocuğun bağımlı olduğunu, madde kullandığını, sigara ve alkolle ilişkisini anlamama var. Olay vuku bulduktan sonra onu anlamamaları mümkün değil. Teknolojiyle ilgili problemlerde olay gözlerinin önünde sürerken insanlar bunun bir bağımlılık olduğunu fark etmedikleri için sıkıntıyla karşı karşıyayız. Bu konuda da eğitimler veriyoruz, kongreler düzenliyoruz. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin psikolojik ve sosyal gelişimleri ile hayata bakışları açısından çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu anlatmaya çalışıyoruz."
"52 ülkede Yeşilay bayrağı bulunuyor"
Öztürk, Yeşilay'ın artık bir Türkiye markası olmadığını, 52 ülkede bayrağının bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Yeşilay, insanlığın din, dil, kültür ne olursa olsun farklılıklarla beraber bağımlılığa karşı ne kadar hassas olduğunu, sıkıntının ne kadar büyük olduğunu, bu konuda ortak hareket etmeye ne kadar istekli olduklarını gösteren noktalardan biri. Uluslararası toplantılara katıldık. Birleşmiş Milletler'de ve Avrupa'da bağımlılıkla ilgili birçok kuruluşa üyeyiz. Oradaki çalışmalarımızda, 'Gelin, siz de kendi ülkenizde Yeşilay kurun.' dedik. 3,5 yılda 52 ülkede o ülke Yeşilay'ı oluştu. Uluslararası Yeşilay Federasyonu çatısı altında toplandık. Sekretaryası bizde olan bu federasyonun çalışmaları devam ediyor. Ortak çözüm üretmeye çalışıyoruz ve sürekli irtibat halindeyiz. Çünkü bağımlılık artık bir ülkenin değil, dünyanın sorunu. Biz de bu sorunu çözmede sivil toplum kuruluşlarının çok etkin olacağını düşünüyoruz. Bu noktada da Yeşilay'ın gücünü artırmaya çalışıyoruz. Halkımızdan da Yeşilay'a maddi manevi her türlü desteği vermelerini bekliyoruz."