Kusursuz gelin olmanın en kolay yolu
Düğün sezonu açıldı. Hayatının en güzel gününde muhteşem ve kusursuz görünmeyi hedefleyen, bu anı ölümsüzleştirmek için çekilen fotoğraflarda en mükemmel pozu vermek isteyen gelin adayları önlemlerini almaya başladı.
Estetik İnternational Medikal Estetik Hekimi Mustafa Kemal Ataönder, saflığın ve masumiyetin timsali beyaz gelinlik içerisinde kusursuz görünmenin ilk koşulunun sağlıklı ve gergin bir cilt ile mümkün olabileceğini açıkladı.
Hayran bıraktıran bir güzelliğe sahip olmanın ve fotoğraflarda en anlamlı ifadeyi yakalamanın yoğun makyajla değil, doğal, kusursuz görüntü veren bir cilt ile mümkün olabileceğini ifade eden Dr. Ataönder, “Gelin adayları düğün tarihlerinden yaklaşık iki-üç hafta önce bir uzmana danışmalı ve cilt sorunlarına göre gereken tedaviyi uygulamaya başlamalılar. Genel olarak uygulamalar acısız olsa da kısa süreli kızarıklık ve çok hafif şişlikler meydana gelebilmekte. Bu görüntünün yok olması ve yapılan tedavinin tam olarak etkisini göstermesi için düğünden bir iki hafta önce işlemleri gerçeklşetirmek gerekir. Böylece yalnızca kendi düğününde hayran bırakan değil, sonrasında da kendisinden sözü edilen bir gelin olabilirler” dedi.
Dr. Mustafa Kemal Ataönder, kusursuz görünüme kavuşmak isteyen gelin adaylarına uyguladıkları, en kısa sürede en iyi sonuç veren yöntemleri anlattı.
Işıltı Dolgusu:
Işıltı Dolgusu, mezoterapi ve dolgu tekniklerini birleştiren yeni bir konsept. Yaklaşık bir yıl boyunca etkisini sürdürden ışıltı dolgusu uygulamasında ağrı oluşmuyor, morluk ve şişlik şikayetleri ise çok düşük seviyede yaşanıyor. Uygulamada cildin ışığı yansıtma kapasitesinin artırılarak yeniden kazandırıldığını ifade eden Dr. Ataönder, “Yüzgeneline uygulanan Işıltı Dolgusu’nda 8 aminoasid kollajen üretimi için hammadde oluşturuyor, 3 antioksidan, vitamin ve mineraller ile cildin dış etkenlere karşı savunmasını artırılıyor. İlk uygulamadan itibaren ciltte gözle görülür bir ışıltı sağlanıyor” dedi.
Yöntemin çok hassas olan ve yüzümüzdeki en dikkat çeken yerlerden biri olan gözaltı bölgesine de uygulanabildiğini kaydeden Dr. Mustafa Kemal Ataönder, “Bu yöntemde göz altı ile yanak arasında bulunan çöküklükler, oluklar ve göz torbalarının alt kısmı rahat bir şekilde tedavi edilebiliyor. Protein, vitamin, antioksidan ve mineraller ile göz altı morlukları da belirgin oranda yok oluyor” şeklinde konuştu.
Altın İğne Tedavisi:
Altın iğne tedavisinde ucunda cildin 0,5 ila 3,5 milimetre kadar altına girebilen çok küçük iğneler bulunan bir araç kullandıklarını ifade eden Dr. Ataönder uygulamayı şu şekilde anlattı: “Cilt yüzerinde herhangi bir hasar oluşturmayan sistemde, kolajenin üretildiği bölgeye ulaşılıyor. Cilde elastikiyet özelliğini sağlayan kolajen dokusunun üretimi tahrik ediliyor. İğnelerle açılan milimetrik deliklerden kişinin kendi kanından ayrıştırılan büyüme ve iyileştirme faktörleri enjekte ediliyor. İğnelerin oluşturduğu mikro hasar, radyofrekans enerjisinin oluşturduğu yüksek ısı ve kandan enjekte edilen faktörler ciltte doğal bir iyileşme ve yenileme sürecini başlatıyor. Böylece ince çizgiler, kırışıklıklar, cilt yüzey düzensizlikleri, ameliyat sonrası izler, akne izleri, yaşlılık lekeleri, güneş lekeleri, çiller, sarkmalar ve cilt çatlaklarını toparlamak mümkün oluyor.”
Gençlik Aşısı:
Cildin daha genç görünmesinin temel sırrının Hyalüronik asit miktarını artırmak olduğunu vurgulayan Dr. Mustafa Kemal Ataönder, Gençlik Aşısı yönteminin de bu temele dayandığını belirtti. Dr. Ataönder, “Bu yöntemde cilde 3 defa farklı aralıklarla minik aşılar yapılır. Bu aşılar sayesinde cildin kendi kendini onaran, nem ve esneklik sağlayan, sıkılaştıran hücrelerine çalışma emri verilir. Uygulama sonrasında cilt canlanır, yeniden yapılandırılır, doğal şekilde nemlenir, kollajen ve elastin aktivitesi artar, serbest radikallerin etkileri azaltılır” dedi. Dr. Ataönder uygulamanın alkol, sigara, akne, güneş ve solaryumdan dolayı zarar görmüş ciltlerde diğer tedavilerle birlikte tamamlayıcı olarak da kullanabildiğini ifade etti.
Örümcek Ağı:
Dr. Mustafa Kemal Ataönder, Örümcek Ağı yönteminin estetik cerrahiyle yüz gerdirmenin en büyük rakibi olarak kabul edildiğini ve uygulamanın her geçen gün daha çok tercih edildiğini kaydetti. Yaklaşık 30 dakikalık bir işlem olan Örümcek Ağı yöntemi, uygulama öncesinde sürülen anestezik krem ile hiç acı vermeden gerçekleştiriliyor. Uygulamanın temelinde kolajen enjektesi ile cildin yeniden üretimini sağlamak olduğunu belirten Dr. Mustafa Kemal Ataönder, “Gereken bölgelerde işaretlenen noktalara, çok ince iğneler içerisine yerleştirilmiş PDO (polidioksanon) ipler uygulanır. PDO iplere reaksiyon olarak vücut fibroplast ve büyüme faktörü içeren kollajen üretir. Böylece lifting etkisi çifte katlanmış olur. Uygulama sonrası aradaki fark hemen görülmekle birlikte ciltteki gerginlik günler ilerledikçe daha da belirgin hale gelir. 3 ay sonra nihai sonucun tamamen görülebildiği bu uygulamanın etkisi 12-18 ay boyunca sürürüyor” dedi.