Kronik hastalığa yakalanmamak için oral hijyene dikkat
Diyaliz programı Öğr. Gör. Şenay Öztürk, ağız yoluyla bulaşan bakterilerin böbrekler dahil olmak üzere pek çok organı etkileyebileceğini belirtti. Öztürk, kronik hastalıklara karşı oral hijyenin kritik öneme sahip olduğunu söyledi.
Son zamanlarda Türkiye’de ve dünyada yaşlı nüfusun artması ile hızla artış gösteren kronik hastalıklardan birinin de böbrek hastalığı olduğu belirtildi. Böbrek hastalığına dair bilgiler aktaran Diyaliz programı Öğr. Gör. Şenay Öztürk, günümüzde kronik hastalıkları önlemek ya da var olanların kontrol altına alınarak kişilerin yaşam kalitelerini arttırmak için birçok çalışma yapılırken son çalışmalar incelendiğinde kronik hastalıkların seyri üzerine oral hijyenin önemli bir etkisinin olduğu söyledi.
“ORAL HİJYENE DİKKAT EDİLMELİ”
Oral hijyen ve böbrekler arasındaki çift taraflı ilişkinin kritik bir önem taşıdığına vurgu yapan Öztürk, ''Bu ilişkide oral hijyen eksikliğinin rolü ağızdaki bakterilerin immün sistemi aktive etmesi ile başlayan bir mekanizmadır. Bu süreçte etkilenen sistemde enfeksiyonun başlaması ve sitokin salınımının tetiklemesi ile gerçekleşmektedir. Sitokinler dolayısı ile enfeksiyon vücutta birçok organa ve sisteme etki ederek işlev bozukluğuna ve fonksiyon kaybına sebep olmaktadır. Etkilenebilen organlarımız arasında böbrekler de yer almaktadır. Oral hijyene dikkat edilmesiyle amaçlanan enfeksiyonun oluşumunu engellemek ve vücudun enflamasyon yükünü azaltmaktır'' dedi.
''DİŞ TAŞI VE DİŞ ETİ İLTİHAPLARINA DİKKAT''
Öztürk, kronik böbrek yetmezliği olan kişilerin oral hijyenine neden dikkat etmeleri gerektiğini şu sözlerle anlattı: ''Öncelikle böbrek yetmezliğini tanımlayacak olursak böbrek yetmezliği olan bireylerin vücutlarında yedikleri, içtikleri, kullandıkları ilaçlar gibi birçok atık oluşturabilecek ürünlerin atık kısımlarının vücutlarından uzaklaştırılamayarak dolaşımda yer alması ile karakterize bir rahatsızlıktır. Vücuttan uzaklaştırılamayan atık ürünlerden bazıları oral kavitede olumsuz etkileri neden olmaktadır. Kronik böbrek hastalarında diğer sistemleri etkileyen faktörlerin başında üre yer almaktadır. Üre vücuttan düzenli bir şekilde uzaklaştırılamadığı için ve sistemik dolaşıma dahil olduğundan ağızdaki dengenin bazik yönünde eğilim göstermesine neden olmaktadır. Ağızdaki bazik yapı bakterilerin ölmesine, asidik ürünlerini nötralize etmesine ve yaşam alanlarının bozulmasına sebep olarak çürük oluşumunu engellese de diş etlerinde olumsuz etkiye sahiptir. Bunun sebebi parat hormonunun kanda yükselmesi gibi bozukluklar kalsiyum emilimindeki dengeyi bozmakta ve tükürükte kalsiyum seviyesinin yükselmesine neden olarak diş taşı oluşumunu artırmakta, bu nedenle diş eti iltihabı gelişimine zemin hazırlamaktadır. Bir diğer etkisi de dişlerde mineral yapı bozukluğu (mine hipoplazisi) görülmesidir. Ürenin yanı sıra; oral kavitedeki olumsuzlukların bir diğer nedeni ise diyaliz hastalarının kullandıkları (antikoağulanlar, kalsiyum kanal blokerleri, antifosfatlar ve immün süpresif) ilaçlardır''
''PROFESYONELLER ARASINDA İŞ BİRLİĞİ ARTMALI''
Tedavi noktasında, sağlık profesyonelleri arasındaki iş birliği ve farkındalıkların arttırılması gerektiğine değinen Öztürk, ''Birçok hastalık gibi kronik böbrek hastalığı da sinsi ilerleyen ve son evreye geldiğinde kişilerin başka rahatsızlıklardan dolayı (kansızlık, yorgunluk, gece sık idrara çıkma gibi) doktora başvurması ile ortaya çıkan bir tablodur. Fakat hastalık bu evreye gelene kadar da belirti verebilmektedir. İşte bu aşamada diş hekimlerimize çok önemli bir misyon yüklenmektedir. Bu konuda farkındalıklarının yüksek olması durumunda kişilere ön teşhisi koyabilir ve gerekli birimlere yönlendirebilmektedir. Bu belirtilerin neler olduğuna bakacak olursak bahsettiğimiz gibi birçok metabolik atık ve özellikle üre vücuttan uzaklaştırılamadığı için dolaşımda yer aldığından kişilerin nefesleri üre ve amonyak gibi kokmaktadır'' diye konuştu.
''BAŞKA HEKİME YÖNLENDİRMEK HAYAT KURTARABİLİR''
Öztürk, özellikle diş hekimlerinin müdahale esnasında, hastaların nefesindeki amonyak ve üre kokusunun ayırımını yapması ya da tüm müdahalelere, ilaç tedavisine rağmen geçmeyen dişeti ödemi-kanaması tablosu ile karşı karşıya kalması halinde, hastayı uygun birime yönlendirmenin hayat kurtarıcı olacağı gibi hastanın hayatına çok olumlu bir dokunuşta da bulunacağını sözlerine ekledi.
Hastalıkların çoğunda erken teşhisle sonuca ulaşıldığının altını çizen Öztürk son olarak şunları söyledi: ''Kronik hastalığı olan bireylerin dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan biri; oral hijyendir. Çünkü hem ağız ortamındaki bakteriler kan dolaşımına ve diğer organlara yerleşebilmektedir hem de kötü ağız hijyeni diş kaybıyla sonuçlanarak yaşam kalitelerini olumsuz etkileyecektir. Bunun için de sağlıklı ve kaliteli yaşamak için hijyeni önemseyelim.”