"Kronik böbrek hastalığı sinsi seyrediyor"
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Harika Alpay, akut ve kronik böbrek hastalıklarının semptomlarının birbirinden farklı olduğunu belirterek, "Kronik böbrek hastalığı oldukça sinsi seyirli olabilir. Tesadüfen saptanan olgular oldukça fazladır." dedi.
Prof. Dr. Alpay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbreklerin su ve mineral dengesinin sağlanmasında, kan basıncının ayarlanmasında, kan hücrelerinin yapımında ve vücudun zehirli maddelerden temizlenmesinde hayati öneme sahip olduğunu belirtti.
Her böbrekte bir milyona yakın nefron denilen kanı filtre eden küçük böbrek ünitesi bulunduğunu dile getiren Alpay, üreterlerin oluşan idrarın, böbreklerden idrar torbasına taşınmasını sağlayan küçük borucuklar olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Alpay, çocuklarda görülen böbrek hastalıklarına ilişkin de bilgi vererek, bunlar arasında yapısal bozukluklar, kalıtsal, sistemik hastalıklar, enfeksiyonlar, nefrotik sendrom, travmalar, idrar akımında kesinti, idrarın mesaneye geri kaçışı gibi durumların sıralanabileceğini kaydetti.
Böbrek hastalığından kuşkulandıran belirtilere dikkat
Yapısal bozuklukların, anne karnındaki gelişim basamaklarında ortaya çıkan problemlerin sonucunda oluştuğunu, tek böbrekli, küçük böbrekli olmak ya da bir böbreğin yerinin farklı olması gibi durumların örnek olarak verilebileceğini aktaran Alpay, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarının böbreklerde kalıcı zararlara ve sonuçta da böbrek yetmezliğine sebep olabildiğini dile getirdi.
Prof. Dr. Alpay, streptokok bakterisine bağlı bademcik enfeksiyonlarının zaman zaman böbreklerde de iltihaplanmaya sebep olabildiğini ve poststreptokoksik glomerulonefrit isimli tabloyu oluşturduğunu vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Çoğunlukla iyi pişmemiş etlerden bulaşan E. Coli bakterisi ise Hemolitik Üremik Sendrom denen kanlı ishal ve ciddi böbrek yetmezliğine neden olur. Diyabet ya da lupus gibi sistemik hastalıklar, böbreği de etkileyebilmektedir. Ayrıca, böbrekler ve üretra arasında idrar akımının kesintiye uğraması, böbreklerde genişlemeye ve zarara sebep olur. Reflü ise idrarın mesaneden üreterlere kaçışıdır. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ve dolayısıyla böbreklerde nedbe dokusu nedeni olabilir. Akut ve kronik böbrek hastalıklarının semptomları birbirinden farklıdır. Kronik böbrek hastalığı oldukça sinsi seyirli olabilir. Tesadüfen saptanan olgular oldukça fazladır. Böbrek hastalığından kuşkulandıran diğer yakınmalar arasında idrar renginde değişiklik, idrar çıkışında azlık ya da fazlalık, ödem, büyüme gelişmenin durması, idrar kaçırma, idrar yaparken yanma, ateş, kusma, baş ağrısı, karın ağrısı ve hatta işitme ve görme problemleri sayılabilir."
"Böbrek yetmezliğine eşlik eden ciddi bulguların varlığında diyaliz yapılır"
Prof. Dr. Harika Alpay, böbrek hastalıklarında tanının, ayrıntılı fizik muayenenin yanı sıra basit idrar testleri, böbrek fonksiyonlarını ve kan elektrolitlerini gösteren kan testleri, böbrek ultrasonu ve bazen de böbrek biyopsisiyle konulabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Tedavi nedene yönelik olmalıdır. Çocuğun yaşına, bulgularına göre değişiklik gösterir. Özellikle akut problemlerde hastane yatışı gerekebilir. Düzeltilebilen yapısal anomalilere cerrahi, enfeksiyonlara yönelik tıbbi tedavi uygulanır. Özellikle nefrotik sendromda hastanın bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılır. Hastalardan sodyum, potasyum ve fosfor alımına dikkat etmeleri beklenir. Diyetle düzeltilemeyen durumlarda, medikal müdahale gerekebilir. Bunun dışında böbrek yetmezliğine eşlik eden ciddi bulguların varlığında diyaliz yapılır. İki çeşit diyaliz yöntemi vardır. Kronik olgularda böbrek fonksiyonlarının bozukluğu son evreye ulaştığında diyaliz tipine karar vermek için aile ve çocuk ile görüşülür. Tüm bu böbrek yerine koyma tedavilerinin içinde en iyisi böbrek naklidir. Kadavradan ya da canlı vericiden yapılabilir. Ancak ülkemizde kadavra bağışı yeterli düzeyde olmadığı için sıklıkla canlıdan böbrek nakilleri yapılmaktadır."