"Köpek memesi hastalığı"nın erken teşhisi vücuttaki kalıcı hasarı önlüyor
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Serap Karadağ, halk arasında "köpek memesi hastalığı" olarak bilinen Hidradenitis Suppurativa'nın (HS) erken teşhisinin vücuttaki kalıcı hasarları önlediğini söyledi.
Doç. Dr. Karadağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, HS'nin ter bezlerinin yoğun olduğu kıvrım bölgelerindeki kıl diplerinin iltihaplanması sonrası oluşan, iltihaplı, ağrılı ve akıntılı şişliklerle seyreden ve tekrarlayan bir rahatsızlık olduğunu belirtti.
Ergenlik döneminden sonra başlayan ve yaşam boyu ataklarla devam eden HS'nin koltuk ve meme altları, kasık ve kalça gibi bölgelerin yanı sıra kulak arkası ve saçlı deride de ortaya çıkabildiğini aktaran Karadağ, ilerleyen süreçte rahatsızlığa metabolik sendrom, şeker, depresyon, eklem ve bağırsak hastalıkları ile bazı deri kanserlerinin de eşlik edebildiğini kaydetti.
Hastalığın iyileşirken kalıcı izler, şekil bozuklukları, katlantılar, çekintiler ve oluklanmalara yol açtığını anlatan Karadağ, şiddetli vakalarda ise kalan yapışıklıkların hastanın eklem hareketlerinde kısıtlanmalara sebebiyet verebildiğini dile getirdi.
"Bulaşıcı bir hastalık değil"
Doç. Dr. Ayşe Serap Karadağ, hastalıkta genetik yatkınlığın söz konusu olduğunu belirterek, "Aynı aile bireylerinde yüzde 30 daha sık görülebiliyor. Ancak bulaşıcı bir hastalık değil. Sıklıkla ergenlik döneminden sonra 17-20 yaşlarında başlıyor. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülüyor ancak erkeklerde ter bezleri fazla olduğu için daha şiddetli seyredebiliyor." diye konuştu.
Karadağ, hastaların hepsine doğru tanı konamadığı için HS'nin görülme sıklığının bilinmediğini fakat dünyada yüzde 1 civarında HS hastası olduğunun kabul edildiğini söyledi.
HS'nin diğer hastalıklara nazaran daha az bilindiğini, bu nedenle tanıda gecikme yaşanabildiğini aktaran Karadağ, "Ortaya çıkan ilk lezyonlar genellikle koltuk altı ya da kasıktaki apse veya sivilceler olduğu için dermatoloji dışı branşlarda takip edilen hastalara ter bezi, kıl dibi iltihabı, sivilce ya da apse denilerek, yıllarca tanı konulamayabiliyor. Hastalar da lezyonlarını saklıyor, hatta doktora başvurmayabiliyor. Yapılan çalışmalarda, köpek memesi hastalığı tanısının ortalama 7 yıl geç konulduğu tespit edildi." değerlendirmesinde bulundu.
Geç tanı, hastalığın etkisini artırıyor
Hastalığın tanısının klinik görünümle konulduğunu, ek bir tetkike ihtiyaç duyulmadığını anlatan Karadağ, "Erken dönemde tanı konulan bireylerde, hastalık çok fazla iz kalmadan, hafif atlatılabiliyor. Zamanında tedavi, hastalık sık tekrarlamasına rağmen daha kısa sürede iyileşme sağlayabiliyor. Ancak şiddetli ve gecikmiş vakalarda kalıcı bozukluklar ortaya çıkabiliyor. Ayrıca, vücudun savunma sisteminin salgıladığı bazı maddeler de artarak hastalığı tetikliyor ve ilerleyen dönemlerde hem etkisinin çoğalmasına hem de bazı iç hastalıklarının kendisine eşlik etmesine neden oluyor." dedi.
Karadağ, HS hastalığından şüphelenen vatandaşlara, erken ve doğru tanı için dermatologlara danışarak, takiplerini yaptırmalarını önerdi.
Hastalıkta atakların oluşmasını kolaylaştıran çok sayıda faktör bulunduğuna işaret ederek, bu etkenleri, "şişmanlık, sigara, dar ve sürtünmeye neden olan kıyafetler, hijyen bozukluğu ve stres" şeklinde sıralayan Karadağ, kilo vermenin, sigarayı bırakmanın, sağlıklı beslenmenin ve dar kıyafet tercih etmemenin atakların sıklığını azaltabileceğini ifade etti.
Doç. Dr. Karadağ, bu önlemlerin yanı sıra depresyon ve anksiyete tedavileri ile lazer tedavisi kapsamında hastalık görülen bölgeye epilasyon yapılmasının da iyileşme sürecine katkı sağlayabileceğini aktardı.
"Tamamen iyileştiren bir tedavi yok ancak seyri yavaşlatılabilir"
Hayat kalitesini olumsuz etkileyen hastalığın psikolojik yükünün fazlalığına da dikkati çeken Karadağ, hastaların devamlı tekrarlayan akıntılı, kötü kokulu ve ağrılı şişlikler nedeniyle sosyal faaliyetlerden uzak durduklarını, spor aktivitelerinin kısıtlandığını ve evliliklerinde sorunlar yaşayabildiklerini dile getirdi.
Doç. Dr. Ayşe Serap Karadağ, Hidradenitis Suppurativa hastalığında erken teşhisin önemini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Hastalığı tamamen iyileştirip ortadan kaldıran bir tedavi yok. Ancak seyri yavaşlatılıp, ataklar azaltılabilir ve daha hafif geçirilmesi sağlanabilir. Hastalığın şiddetine göre planlanacak krem, antibiyotik, retinoid, akıllı ilaç gibi medikal tedaviler, cerrahi tedaviler, diyet, psikolojik destek ve tetikleyici durumları ortadan kaldırmaya yönelik yaklaşımlar sayesinde hastalar günlük aktivitelerine ve sosyal faaliyetlerine dönebilir, sağlıklı bir hayat geçirebilirler."