Kök hücre ve PRP tedavileri arasındaki farklar nelerdir?

PRP; trombositten zengin plazmadır. PRP yöntemi diz eklem ağrılarının tedavisinde etkili sonuçlar elde etmiş ve uzun süreli iyileşme sağlamaktadır. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositler aktive edildiğinde iyileştirici proteinler salgılarlar. Bu sayede hasarlı doku iyileşmeye ve yenilenmeye başlar. PRP tedavisinde kullanılan trombositler, hastanın kendi kanından bir örnek alınarak, kişinin ağrı hissettiği bölgeye enjekte edilmesiyle elde edilir. Bu yaklaşım sayesinde kuruluşlar kendilerini onarabilir ve güncelleyebilir. Bu tedavi sayesinde birçok hastalık ve hastalığın neden olduğu ağrılar giderilebilmektedir. PRP ile yaygın olarak tedavi edilen durumlar şunlardır: omuz ağrısı, tenisçi-golfçü dirseği, ağrı şikayetleri, topuk dikeni, kavrama ağrısı, kas gerginliği. Tedavi sürecini hızlandırmak ve oluşabilecek iltihaplanmayı azaltmak için bu yöntem tercih edilebilir. Aynı zamanda trombositlerin vücuda yüklenmesi doğal iyileşme sürecinde oldukça önem taşır.

PRP yönteminin uygulanması oldukça basit ve ağrısızdır. Süreç kişinin kanının toplanmasıyla başlar. Toplanan kan özel bir ortamda trombositlere ayrılır. Hastanın ağrı hissettiği bölgeye trombositten zengin sıvı enjekte edilir. PRP tedavisi uzman ve deneyimli bir ekip tarafından yapılmalıdır. Alınan kan doğru işleme gönderilmediğinde beklenmeyen sonuçlarla karşılaşılabilir. Uzman hekim işlemden 3 hafta sonra hastayı yeniden değerlendirecektir. PRP yöntemi kullanılarak iyileşen kan hücreleri direkt olarak gerekli olan bölgeye enjekte edilir ve kısa sürede tedavi edilir. Genellikle ilk uygulamadan sonra hastalardaki iyileşme fark edilir. Gerekirse 3 hafta ile 6 ay arasında işlem tekrarlanır. Yöntemin başarı oranı yüzde 80 ile 85 arasındadır. PRP yönteminde kullanılan takviye kişinin kendi kanı olduğu için herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Tedavi edilen bölgedeki kızarıklık müdahaleye gerek kalmadan kendi kendine geçecektir.

Kök hücre birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilir

İnsan vücudunda, kişinin yaşamını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için birçok farklı işleve sahip birçok hücre tipi bulunmaktadır. Kök hücreler vücuttaki tüm doku ve organların yapısını oluşturan hücrelerdir. Kendi kendini yenileyen kök hücreler, insan vücudundaki tüm yapıların kökenidir ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilir. Hastanın kendi, uyumlu veya yarı uyumlu donörlerinden kök hücrelerin nakledilerek hastadaki hasarlı hücre, doku ve organların yenilenmesi için kullanılan bir tedavi yöntemidir.

Yağ dokusu kök hücrelerden zengin dokulardan biridir. Çıkarılan yağ dokusu özel olarak işlenir ve içindeki kök hücreler izole edilir. Bu işlem yaklaşık 1/2 saat sürer. Hazırlanan hücreler diz ve gerekli olan eklemlere, kasa, tendona ve hücrelerin iyileşmesi beklenen yerler verilir. Diz kıkırdak hasarı durumunda, kök hücrelerin sadece hasarlı bölgede hareket etmesini ve diz eklemine yayılmamasını sağlamak kollajen veya hyalüronik asit bazlı taşıyıcılar ile hedeflenebilir. Böylece sadece hasarlı bölgede işlev görürler. Kök hücreler vücudun kendi hücreleri olduğu için tedavinin amacı dokunun kendisini iyileştirmek ve yenilemektir.

Diz eklemi probleminde ise yağlı dokudan alınan kök hücreler dize eklemlerine enjekte edilmektedir.

Kök hücre ve PRP tedavileri arasındaki farklar

PRP ve kök hücreler farklı kaynaklardan gelir. PRP kanınızdan ayrılan trombositlerden yapılır. Kök hücreler, vücudunuzun farklı bölümleri (yağdan gelen kök hücreler) ve amniyotik kaynaklar dahil olmak üzere çeşitli olası kaynaklardan gelebilir. Yetişkin kök hücreler vücudunuzun birçok yerinde bulunur. Ancak kök hücre tedavisi gerektiğinde bu hücreler genellikle vücut yağından ve kemik iliğinden elde edilir. PRP kandaki trombositler üzerinde iyileştirici büyüme faktörleri gibi vücuttaki özel maddelerin toparlanarak hazırlanır ve eklem bağ dokusu tendona ek ilaç ve katkı maddesi olmadan verilir. PRP ve kök hücre tedavisi zaman zaman beraber de kullanılarak etkinliğin artması sağlanabilir.

PRP ve kök hücre fark etmeksizin hangi yönteminin uygulanacağına mutlaka alanında uzman hekim karar vermelidir.