Kanser ile ilgili korkutan uyarı! Belirtisi yok ama...
Kalın bağırsak kanseri, kolonu veya rektumu kaplayan hücrelerin anormal hale gelmesi ve kontrolden çıkması ile meydana geliyor. Bağırsakta bulunan poliplerin mutasyonu ile kalın bağırsak kanseri gelişebiliyor ve bazı kolorektal kanserler herhangi bir belirti vermeyebiliyor. Bu nedenle düzenli kolorektal kanser taramalarının yapılması sorunların erken dönemde saptanıp tedaviye başlanması açısından hayati önem taşıyor. Prof. Dr. İsmail Gömceli, kalın bağırsak kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Vücudun tüm hücreleri normal olarak büyür, bölünür ve ardından vücudun sağlıklı ve düzgün çalışmasını sağlamak için ölür. Bazen bu süreç kontrolden çıkar. Kolon ve rektumu kaplayan hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucunda kolorektal kanser gelişebilir. Kalın bağırsaktan başlayan kansere kolon, anüse daha yakın yaklaşık 15 cm’lik kalın bağırsak kısmından gelişen kanserlere ise rektum kanseri denir. Bu organlardan herhangi birini etkileyen kanserler de kolorektal kanser olarak adlandırılır.
KESİN NEDENİ BİLİNMİYOR
Kolorektal kanserlerin çoğu poliplerden gelişir. Kolorektal kansere yol açan kanser öncesi kolon poliplerinin gelişiminin kesin nedeni bilinmemektedir. Polipler; hücre DNA'larında bir dizi anormallik ortaya çıktıktan sonra değişerek, kansere dönüşebilir. Kolonoskopi sırasında bir polip bulunursa, genellikle çıkarılır. Kolonoskopi sırasında çıkarılan polipler daha sonra bir patoloji uzmanı tarafından incelenir ve kanserli veya kanser öncesi hücreler içerip içermediklerini belirlemek için değerlendirilir.
GENÇ YAŞTA DA TEST YAPTIRMAK GEREKEBİLİR
En iyi tarama yöntemleri dışkıda gizli kan testleri ve kolonoskopidir. Bu tür tarama testlerine başlama yaşı; risk faktörlerine, özellikle de ailede kolon ve rektum kanseri öyküsüne bağlıdır. Ailede kolorektal kanser veya polip öyküsü olmasa bile, genç yaşlarda bile kolorektal kansere işaret edebilecek belirtilerden herhangi biri mevcutsa zaman kaybetmeden bir uzmana başvurulması önemlidir.
KALIN BAĞIRSAK KANSERİNİN BELİRTİLERİ ŞU ŞEKİLDE OLABİLİR:
1. Tuvalet alışkanlığında değişiklik
2. Gaita içinde ya da üzerinde kan
3. Açıklanamayan kansızlık (Anemi)
4. Karın ağrısı ya da pelvik ağrı
5. Açıklanamayan kilo kaybı
6. Kusma
Kolorektal polip ve kanser geliştirme riskini artıran bazı faktörler şunlardır;
Yaş: Yaşlandıkça kolorektal polip ve kanser gelişme riski artar. Kolorektal kanser 50 yaşın üzerindeki kişilerde daha sık görülür, ancak daha genç yetişkinlerde de kolorektal kanser gelişebilir.
Diğer tıbbi durumlar: Tip 2 diyabet, önceki kanser öyküsü, inflamatuar bağırsak hastalığı öyküsü gibi tıbbi durumlar ve Lynch sendromu, ailesel adenomatöz polipozis gibi kalıtsal durumlar kolorektal kanser gelişme riskini artırabilir.
Yaşam tarzı: Alkol ve tütün kullanımı, yeterince egzersiz yapılmaması ve/veya fazla kilo kolorektal kanser gelişme riskini artırabilir. Özellikle sigara, kanser öncesi polip ve kolorektal kanser riskini artırır. Yağ ve kalori bakımından yüksek ve lif, meyve, sebzelerden düşük bir diyet, kolorektal kanser gelişme riskinin daha yüksek olmasıyla ilişkilendirilmiştir.
TARAMALARA ZAMANINDA BAŞLAMAK GEREKİYOR
Kolorektal kanser riski taşıyan kişilerin 45 yaşında, ortalama risk altındaki bireylerin en geç 50 yaşında düzenli taramaya başlamaları önerilir. Ancak kişisel veya aile geçmişinde kolorektal polipler, kanser veya inflamatuar bağırsak hastalığı öyküsü varsa taramanın 45 yaşından önce başlaması gerekebilir. Kolorektal polipler ve kanser her iki cinsiyeti de etkilediğinden erkekler ve kadınlar taramadan geçmelidir. Kolorektal kanser, kanserin evresine göre tedavi edilir. Tedavi seçenekleri; deneyimli bir merkezde, deneyimli bir ekip tarafından uygulanacak olan cerrahi, kemoterapi ve radyoterapidir.
KAN GRUBUNA GÖRE DEĞİL DENGELİ VE YETERLİ BESLENMEYE ÖNEM VERİN
Beslenme, sağlık, kilo, güzellik dörtlemesi değişen dünyada yerini iyiden iyiye sağlamlaştırdı. Bu yüzden de her yıl değişen isimleri ile diyetler ortaya çıkıyor. Hangisi sağlıklı ve hangisi sağlıksız bilemiyoruz. Bunlardan biri de kan grubuna göre beslenme… Bu beslenme türüne dair merak edilenleri Dyt. Fatih Bıçaklar anlatıyor.
1900’lü yılların başında ortaya çıkan kan grubuna göre beslenme, aradan yıllar geçse de popülerliğini koruyor. Kan grubuna göre beslenme çoğu kişi için kilo vermek için kullanılan bir diyet metodu olarak görülüyor. Peki ama gerçekte kan grubuna göre beslenme nedir? Kilo vermeye yardımcı olur mu? Bu soruları Dyt. Fatih Bıçaklar yanıtlıyor. Beslenmenin insanın varoluşundan bu yana sürekli değişen, gelişen ama insanın yaşamını sürdürebilmesi için vazgeçilmez bir eylem olduğunun altını çizen Dyt. Bıçaklar, “Avcı-toplayıcıdan ateş yakmaya, ardından aletler üretmeye ve tarıma, yerleşik hayata geçen insan evriminde beslenme de değişti. İnsanoğlu tarım yaparken tahılların olgunlaşmasını bekleyemediği için uzun süre saklamayı öğrendi. Baklagiller ve tahılları evcilleştirerek sürdürülebilirliği sağladı. Böylelikle sadece mevsiminde olan ve uzun süre saklanamayan sebzelere muhtaç kalmadık ve sürekli farklı şekilde beslenebildik. İnsan türünün gelişiminde ve değişiminde farklı yerlerde ve zamanlarda ortaya çıkan kan gruplarının farklı şekilde ortaya çıkmasında beslenme farklılığı olduğu söyleniyor. Ancak bunun net bir kanıtı bulunmuyor” diyor.
KAN GRUBUNA GÖRE BESLENME ÇELİŞKİLER BARINDIRIYOR
Dyt. Fatih Bıçaklar, kan grubuna göre beslenmenin şu anda yaklaşık 8 milyar olan dünya nüfusunu 4’e ayırdığına dikkat çekerek bunun çelişkiler barındırdığını ifade ediyor. Dyt. Bıçaklar, şöyle devam ediyor: “Örneğin; A kan grubuna sahip olan kişilerin tarım yapan kişiler olarak evrimleştiği iddiası ile vejetaryen diyeti uygulamaları önerilir. Süt ve muz da yasaktır. 0 kan grubuna sahip kişilerin et, balık, kümes hayvanları ve sebze tarzı beslenmesi önerilir. B kan grubuna dahil kişilerin göçebe olduğu düşünülmektedir. Bundan dolayı bu kişilerin; kırmızı et, yumurta, süt ürünleri, sebze tüketebileceği söylenmektedir. AB kan grubuna dahil olan kişilerse; tofu, deniz ürünleri, bazı tahıllar, sebzeler, meyveler ve süt ürünlerini tüketebilirler. Tütsülenmiş et ve ürünlerinden ve alkolden uzak durmaları gerektiği düşünülüyor. Ancak böyle bir kısıtlama ile her gün alınması gereken 70 tane besin öğesi nasıl karşılayabiliriz? Her gün mutlaka alınması gereken lifleri almak için tahıl, kuru baklagil veya sebze tüketmezsek nasıl alabiliriz? Diyet her zaman sürdürülebilir olmalı ve bedeninize iyi gelmelidir.”
Dyt. Bıçaklar, kişinin amacı ister kilo vermek ister kas yapmak olsun diyetlerden mucize beklememesi gerektiğinin altını çiziyor. Eğer herhangi bir özel hastalığımız yoksa sağlıklı olmak için her besin öğesinden yeterli miktarda tüketmemiz gerektiğini hatırlatan Dyt. Bıçaklar, “Ancak bu şekilde rahatça kilo da verebilirsiniz, kas da yapabilirsiniz, hastalıklardan da uzak olabilirsiniz” diyor.