Kafa karıştıran uygulamaya, uzman uyarısı
Ortopedik tedavide PRP (trombositten elde edilen plazma) ve kök hücre uygulamalarında ciddi kafa karışıklıkları yaşandığını belirten Ortopedist Doç. Dr. İbrahim Akel doğru hasta ve doğru yöntem seçilmediği takdirde sonucun hüsran olacağını söyledi.
Ortopedi Uzmanları Doç. Dr. İbrahim Akel ve Opr. Dr. Levent Tad, ortopedik tedavide son zamanların trend yöntemlerindeki uygulama hatalarına dikkat çekti. Hem PRP hem de kök hücre tedavisi yaptıklarını ancak bazı hastaların karşılarına yanlış uygulama sonuçlarıyla geldiğini belirten Doç. Dr. Akel, “Gerçekten bu iki önemli tedavi yönteminden yüz güldürücü sonuçlar alıyoruz. Ancak hiç yararı olmayacağı baştan belli olan hastalara bu tedaviler uygulanmamalı, önerilmemeli. Hastalar yanlışın peşine takılmamalı” diyerek şöyle konuştu: “Kök hücreler dokularımızda damarların çevresinde yerleşmiş hücrelerdir. Bu hücreler doku hasarı olduğunda iyileşme sürecine katılan ve gerekli hücrelere dönüşme yeteneğine sahiptirler. Kök hücreler vücudumuzda kas, kemik, kıkırdak, yağ gibi hücrelere dönüşebilirler. Bu potansiyel sayesinde kök hücre her türlü doku hasarının onarılmasında kullanılabilecek bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kök hücrelerin yeterli olması için çoğaltılması ya da yoğunlaştırılması gerekir. Bu sağlandıktan sonra elde edilen solüsyon hastanın kullanılacak bölgesine aynı seansta enjekte edilir. Kök hücre tedavisi potansiyel olarak hemen hemen tüm doku hasarı durumlarında kullanılabilecek olmasına rağmen günümüzde yaygın kullanımı eklem kıkırdak hasarı olan hastalardır. Özellikle diz, omuz, ayak bileği, kalça ekleminde kıkırdak hasarı oluşmuş hastalarda kıkırdak yenilemesi için kök hücre uygulaması yapılabilir. Uygulama yapılacak eklemdeki kıkırdak hasarının erken evrede olması ve eklemde dejeneratif kemiksel değişiklerin başlamamış olması önemlidir. Kök hücrelerin yaş ile birlikte aktiviteleri azalmaz bu nedenle kök hücre uygulamasında yaş sınırı yoktur. Obezite kök hücre uygulamasında en önemli engeldir. Eklem hasarı ileri derecede olan artık tek alternatifi ameliyat olan hastalar kök hücre tedavisi için uygun değildir. Kök hücre eklem kıkırdak hasarına bağlı kireçlenme gelişmiş ve ameliyat olması gereken hastalar için alternatif bir tedavi değildir. Özellikle ameliyat için henüz erken olan ve eklemin kurtarılması mümkün olan hastalar için bir seçenektir.”
“Doğru hasta-doğru tedavi”
Kök hücrede olduğu gibi PRP tedavisinde de doğru hasta-doğru yöntem seçiminin önemine dikkat çeken Doç. Dr. Akel sözlerini şöyle sürdürdü: “Platelet Rich Plasma’nın kısaltması olan PRP kanımızdaki trombositleri ayırarak elde edilen serumun tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Trombositler kanımızda bulunan yaralanma durumunda kanamanın durdurulması için ilk olarak yara bölgesine gelen ve tıkaç oluşturarak iyileşme sürecini başlatan hücrelerdir. Tıkaç oluşumu sonrası trombositlerden salgılanan enzimler ve hormonların etkisi ile yara iyileşmesi başlar. Bu hormon ve enzimlerin etkisi ile bölgeye gelen bağ dokusu hücreleri ve kök hücreler iyileşmeyi sağlar. Trombositlerin kandan ayrılıp hasarlı bölgeye ya da iyileşme gecikmesi olan bölgeye enjekte edilmesi tedavinin esasını oluşturmaktadır. PRP’nin etki edebilmesi için hasarlı dokunun iyileşme potansiyeli olmalıdır. Tamamen hastanın kendi kanı kullanılarak yapılan doğal bir işlemdir. Tenisçi dirseği, golfçu dirseği, topuk dikeni, kas yırtıkları, kronik tendon yaralanmaları, ayak bileği ve diz eklemlerinde yan bağ yaralanmaları, omuz ekleminde döndürücü manşet yırtıkları, kaynama gecikmesi olan kemik kırıkları gibi oldukça geniş bir kullanım alanı vardır. PRP hastanın kendi iyileşme potansiyelini kullanarak yapılan bir tedavidir. Uygulama her hastaya özel yine sonuçlar da hastaya özeldir. Bir hastaya çok faydalı olması herkes de aynı sonucun alınacağına işaret değildir. İyileşme kapasitesi olmayan dokulara ya da bölgelere uygulanması etkisiz kalmasına neden olacaktır.”