İşte böbrek taşından korunmanın yolları
Toplumda yaygın olarak görülen böbrek hastalıklarından biri olan böbrek taşı şiddetli ağrı ile kendisini gösteriyor. Ancak böbrek taşından korunmak beslenmeye dikkat ederek mümkün. Tuz tüketimini azaltmak, su içmek ve bazı besinlerden kaçınmak böbrek taşı oluşumu riskini düşürebilir.
Böbrek taşı hastalığı hakkında bilgi veren Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Şahin Kabay, “Her 10 kişiden biri yaşamı boyunca taş oluşumuyla karşılaşır. Erkeklerde, kadınlardan 3 kat daha sık taş oluşumuna rastlanır. 30-50 yaş arasında taş oluşma riski daha yüksektir. Taş oluşumuna karşı yumurta, mercimek, beyaz pirinç, soyulmuş elma, üzüm, karnabahar, kabak gibi düşük oksalat içeren gıdaları tüketmeye özen gösterin” dedi.
Böbrek hastalıklarından biri olan ve sıklıkla karşılaşılan böbrek taşı, şiddetli göğüs, karın ve bel ağrıları, bulantı ve kusma ile idrarda kan görülmesi gibi belirtilerle ortaya çıkıyor.
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Şahin Kabay böbrek taşı oluşumunun nedeni tam olarak bilinemese de hastalığın oluşum riskini artıran bazı faktörlerin bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Şahin Kabay, “İnsan vücudu dengeli ve sürekli olarak idrar üretir. Bu idrarı üretme biçiminde bir dengesizlik olması halinde vücutta taş oluşabilir. Buradaki en önemli etken içilen su miktarıdır. Diğer bir etken ise taş oluşumuna neden olan maddelerin idrarda bulunup bulunmamasıdır. En önemli bulgu, çoğu hastada görüldüğü gibi ağrıdır. Ancak ağrı taşın boyu, şekli ve idrar yollarındaki yeri gibi özelliklerine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bazen tamamen ağrısız olabilirken bazen de tedavilere dahi yanıt vermeyen şiddetli ağrılar olabilir. Taş normal idrar akışını engelliyorsa ‘renal kolik’ olarak bilinen şiddetli ağrıya neden olur. Bu ağrı bel ve böğür bölgesinde hissedilen keskin bir ağrıdır. Ağrı kasık veya uyluk bölgesinde de hissedilebilir. Erkekler yumurtalıklarında da ağrı hissedebilir. Ayrıca ağrı ile birlikte, bulantı, kusma, idrarda kan, idrar yaparken ağrı hissetme, ateş gibi belirtiler de görülebilir. Taşlar böğür bölgesinde tekrarlayan ağrılara neden olabilir. Bazen taşlar ağrı olmaksızın da görülebilir. Bu taşlar ancak genel kontroller ya da genellikle diğer hastalıklar için yapılan görüntüleme işlemleri sırasında tespit edilir” diye konuştu.
TEDAVİDE 3 YÖNTEM ÖNE ÇIKIYOR
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Şahin Kabay bütün taşların tedavi gerektirmediğini ancak böbrek veya üreter taşların belirtilere yol açmaları halinde tedavi edilmesi gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. Şahin Kabay tedavi yöntemleri hakkında ise şu bilgileri verdi: “Taşın rahatsızlığa yol açması ve doğal yollarla idrarla atılmaması halinde tedaviye ihtiyaç olabilir. Bu taşların böbreğe herhangi bir zarar vermediğinden emin olmak için düzenli aralıklarla kontrollerin yapılması gerekmektedir. Çoğu böbrek veya üreter taşı idrar ile vücuttan atılır. Böbrek veya üreter taşları, belirtilere yol açmaları halinde tedavi edilmelidir. Taş tedavisinde en çok kullanılan 3 yöntem, şok dalgaları ile taşın kılması (ESWL), üreteroskopi (URS) ve perkütan nefrolitotomi (PNL)’dir. Hangi tedavi yönteminin en iyisi olduğu birçok faktöre bağlıdır. En önemli faktörler, taşın sebep olduğu belirtiler, taşın yeri, büyüklüğü ve böbrekte oluşabilecek veya oluşan hasarın düzeyidir.” BOL BOL SU İÇİN, BESLENMENİZE DİKKAT EDİN “Böbrek veya üreterinde taş bulunan ve taş tedavisi gören hastaların bir kısmı ileride daha fazla taş oluşturma riskine sahiptir” diyen Prof. Dr. Şahin Kabay, aşağıdaki öneriler dikkate alındığında taş oluşum riskinin en aza ineceğini söyledi ve şu maddeleri sıraladı: 1. Her gün 2.5 ile 3 litre arası sıvı tüketin. Sıvı alımınızı gün içine dengeli dağıtın.
2. Su veya süt gibi nötr pH’lı içecekleri tercih edin.
3. İdrar miktarınızın günlük 2-2.5 litre civarında olduğunu kontrol edin.
4. İdrarınızın renginin açık renkte olması önemlidir.
5. Sıcak iklimde yaşıyorsanız veya yoğun fiziksel egzersiz yapıyorsanız daha fazla sıvı alın.
6. Kişisel durumunuz ve taşınızın tipine göre diyetinizi doktorunuzun önerilerine göre ayarlayın.
7. Dengeli ve çeşitlendirilmiş bir diyet uygulayın.
8. Bol miktarda sebze, lifli gıda ve meyve (özellikle turunçgiller) yiyin.
9. Yumurta, mercimek, beyaz pirinç, soyulmuş elma, üzüm, karnabahar, kabak gibi düşük oksalat içeren gıdaları tüketmeye özen gösterin.
10. Diyetinizin yeterli kalsiyum içerdiğinden emin olun (günde yaklaşık 1000 milligram). Ancak kalsiyum destek ürünleri konusunda dikkatli olun ve doktorunuzun önerilerini alın.
11. Diyetinizdeki tuz miktarını azaltın (günde 3-5 gramı aşmamalıdır).
12. Özellikle hayvansal proteini çok fazla tüketmeyin. Bunun yerine avokado, karnabahar ve bezelyede bulunan sebze proteini tüketin.
13. Sağlıklı vücut ağırlığınızı koruyun (Vücut Kitle Endeksiniz 18-25 kg/m2 arasında olmalıdır).
14. Haftada 2 veya 3 kez egzersiz yapmaya çalışın.
15. Stresten kaçının.