"İşitme kaybı okul başarısını olumsuz etkiliyor"
Uzmanlar, okul başarısını olumsuz yönde etkileyen işitme kaybının erken teşhisi için işitme taraması yapılmasının önemine dikkati çekiyor. Prof. Dr. Fadlullah Aksoy"Tek taraflı işitme kayıplarında dahi sınıf tekrar oranı yüzde 37 olarak bildirilmektedir. İşitme kaybı, dikkat, öğrenme ve sosyal işlevlerdeki sıkıntıları artırmaktadır" dedi.
Uzmanlar, okul başarısını olumsuz yönde etkileyen işitme kaybının erken teşhisi için işitme taramasının önemli olduğunu vurguladı. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Prof. Dr. Fadlullah Aksoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, işitme duyusunun çocukluk çağının her evresinde büyük öneme sahip olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Aksoy, işitme kayıplarının enfeksiyon, travma ve progresif işitme kaybına yol açan genetik hastalıklara bağlı doğum sonrasındaki dönemde de ortaya çıkabildiğini belirterek, işitmenin eğitim ve iletişim için de en önemli bileşen olduğuna değindi.
Kalıcı işitme kaybının yeni doğan döneminde binde bir, okul yaşı döneminde ise binde 9'a kadar yükselebildiğini aktaran Aksoy, bir ya da her iki kulakta, kalıcı ya da geçici işitme kaybının okul çağı çocuklarının yüzde 14'ünden fazlasını etkilediğine dikkati çekti. Aksoy, konuşma ve anlama yeteneğinin gelişmesi için işitme duyusunun mutlaka olması gerektiğine değinerek, yenidoğan döneminden itibaren ses algısı ve işitme duyusuyla beraber gelişen algı ve konuşma yeteneğinin işitmeyen çocuklarda dolayısıyla gelişemediğini ifade etti. Yenidoğan dönemindeki işitme kayıplarının genellikle doğumsal olaylara bağlı olduğunu aktaran Aksoy, anne karnında geçirilen enfeksiyonların, gebelik döneminde bilinçsiz ilaç kullanımının ve genetik durumların bunlar arasında sayılabileceğini kaydetti.
"Tekrarlayan kulak enfeksiyonları işitme kayıplarının sorumlusu"
Fadlullah Aksoy, okul çağındaki çocuklarda görülen işitme kayıplarının da doğumsal nedenlere bağlı olabileceğini ancak bu dönemde tekrarlayan kulak enfeksiyonlarının işitme kayıplarının ana sorumlusu sayılabileceğini belirterek, "Özellikle kronik tonsilit ve adenoid dediğimiz geniz eti, kulak enfeksiyonları sıklığını artırabilir. Bu enfeksiyonlar uygun ve yeterli sürede tedavi edilmediği durumlarda orta kulakta sıvı birikmesine yol açarak işitme kaybına neden olur." dedi. İşitme kaybı gelişen okul çağındaki çocukların öğretmeni ve arkadaşlarıyla yeterli iletişimi kuramayacağına dikkati çeken Aksoy, şu değerlendirmelerde bulundu.
"Öğretmenini duyamadığı için okul başarısı düşer. Ailesi ve arkadaşlarıyla iletişim kuramadığı için yalnızlaşır ve bir süre sonra depresyona bile girebilir. Tek taraflı işitme kayıplarında dahi sınıf tekrar oranı yüzde 37 olarak bildirilmektedir. İşitme kaybı, dikkat, öğrenme ve sosyal işlevlerdeki sıkıntıları artırmaktadır. Çocuklardaki işitme kaybı yaygınlığı, gerekli tıbbi ve eğitim desteği sağlanamazsa, okul başarısını olumsuz yönde etkileyerek önemli ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Erişkin bir insanda işitme kaybı, derecesine bağlı olarak tolere edilebilir. Erişkin bir insanda yüzde 30'luk bir işitme kaybı ciddi bir sosyal sorun oluşturmazken çocuklarda aynı orandaki işitme kaybı büyük önem arz eder ve mutlaka tedavi ile rehabilitasyon gerektirir."
Prof. Dr. Aksoy, dünyanın birçok ülkesinde, okullarda ulusal işitme taraması programlarının yapıldığına işaret ederek, "Ülkemizde de işitme taraması bilim komisyonu tarafından belirlenen protokoller çerçevesinde, okul ortamında yapılmaktadır. Tarama sonucunda, işitme kaybı şüphesi olan çocukların kısa süre içerisinde KBB uzmanlarına başvurması ve detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir. İlgili uzmanın da işitme kaybı oranı ve nedenini araştırıp tedavi planlaması yapması gerekir." dedi.
"Erken teşhisle çocuk normal işitme seviyesine kavuşabilir"
KBB Uzmanı Doç. Dr. Zafer Çiftçi ise işitme kaybının geç dönemde de kendini belli edebildiğini, yavaş yavaş ilerleyebildiğini ya da enfeksiyon, ilaç ve travma gibi nedenlerle sonradan gelişebildiğini söyledi.
Doç. Dr. Çiftçi, okul döneminde ya da öncesinde yapılan işitme taraması sayesinde doğumdan itibaren var olan ancak fark edilemeyen ya da sonradan gelişmiş ve tedaviyle önlenebilecek işitme kayıplarının tespit edilebildiğini belirtti.
Hangi türden olursa olsun işitme kayıplarında çocukların zamanında tanı ve tedavi için sağlık kuruşlarına sevk edilmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Çiftçi, böylece duyma kaybının çocukların fiziksel, psikolojik ve entelektüel gelişimleri üzerindeki olası olumsuz etkilerinin zamanında bertaraf edilebileceğini kaydetti. Çiftçi, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine işaret ederek, dünyada 32 milyon, Türkiye'de ise 2 milyon 200 bin çocuğun işitme kaybı yaşadığını aktardı. İşitme kaybında erken teşhisin öneminin altını çizen Çiftçi, "Erken teşhis edilemeyen işitme kayıpları çocuğun konuşma ve dil gelişimini olumsuz yönde etkiler ve düzeltilmesi zor problemlere yol açabilir. Erken teşhis sayesinde çoğu işitme kaybının kalıcı hale dönüşmesi önlenebileceği gibi çocuk normal işitme seviyesine kavuşabilir." dedi.
"Okul başarısını olumsuz etkiliyor"
Çocuklardaki olası işitme kaybının en yaygın belirtisinin konuşma ve dil gelişimindeki gecikme olduğuna işaret eden Çiftçi, diğer belirtileri ise "Görüş alanı dışında konuşan kişileri fark etmeme, ses düzeyi ailenin diğer bireylerinin duyabileceği yükseklikteyken televizyona yakın oturma, televizyon ya da müzik cihazının sesini makul seviyenin üzerine çıkartma, telefon konuşmalarında yanıt verememe ve söyleneni yanlış anlama, telefon ahizesinin sürekli kulaktan kulağa değiştirme, yoğun ve yüksek seslere tepki vermeme" şeklinde sıraladı. Zafer Çiftçi, işitme kaybının çocukların okul başarısını olumsuz yönde etkilediğini belirterek, "Öğretmenlerinin anlattıklarını yeterince duymadıkları için derse odaklanmaları güçleşir ve bu durum dikkat bozukluğuna sebep olabilir. Özellikle kalabalık sınıfların bulunduğu okullarda geçici ya da hafif şiddetli bir işitme kaybının bile akademik performansta azalmaya neden olduğu düşünülürse, kalıcı işitme kaybı yaşayan çocukların zamanında fark edilerek işitme rehabilitasyonu sağlanmasının önemi daha çok ortaya çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
İşitme kaybından dolayı sınıfta konuşulanları doğru algılayamayan çocukların düşük seviyedeki akademik başarıları nedeniyle öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerle aynı kategoride değerlendirilebildiklerini söyleyen Çiftçi, şunları kaydetti: "İşitme taramasının en büyük faydası, bilişsel açıdan herhangi bir olumsuzlukları olmayan bu çocukların zamanında fark edilerek, işitme rehabilitasyonlarının sağlanması ve akademik başarılarının yükseltilmesidir. Öte yandan, işitme kayıplarının sadece akademik başarı üzerinde etkisi yoktur. Bu çocuklar, zaman içerisinde birebir veya toplumsal ilişkilerinde iletişim sorunu yaşadıkları için içe kapanık hale gelecek ve gittikleri her ortamda uyum sorunu yaşayacaklardır. İşitme kayıplarının zamanında tanı ve tedavisi çocuğun sosyal gelişimi açısından da önemlidir."
"İşitme cihazları konuşma becerisini geliştiriyor"
KBB Uzmanı Doç. Dr. Çiftçi, sınıf ve oyun alanı gibi kalabalık ortamlarda, uzun süre yüksek düzeydeki gürültüye maruz kalmanın çocuklarda kalıcı işitme kayıplarına yol açabileceğini belirterek, "Çocuğun gürültüye maruz kaldığı süreyi azaltmak önemli. Aileler ve öğretmenler, çocuğun bulunduğu çevrede sağlıklı işitme ortamı oluşturabilmek adına gürültüyü düşürmek için çaba göstermelidir." dedi.
İşitme cihazının fonksiyonlarından da bahseden Çiftçi, şunları aktardı: "İşitme cihazları çocukların normal konuşma becerilerini geliştirmelerini, sosyal ve eğitim aktivitelerine arkadaşları ile eşit koşullarda katılabilmelerini sağlar. İşitme kaybı bulunan kişiler genellikle konuşma ve gürültüyü ayırt etmekte zorlanırlar. Bu durum özellikle çocuklarda geçerlidir çünkü dil gelişimlerini henüz tamamlamadıkları için işitemedikleri boşlukları tahmin ederek doldurmaları çok daha güçtür. Dolayısıyla, çocuklar gürültüyü baskılarken, konuşma ve benzeri önemli sesleri güçlendirmek üzere tasarlanmış modern işitme cihazlarından çok yarar görürler. Eğer çocuğun her iki kulağında işitme kaybı varsa iki işitme cihazı kullanılması gerekir. Bu, çocuğun gürültülü ortamlarda konuşmayı anlamasını daha da kolaylaştıracaktır."