“Her bel ağrısı, bel fıtığı anlamına gelmiyor”
Beyin ve Sinir Uzmanı Prof. Dr. İlker Solmaz, halk arasında bel fıtığının yanlış algılanması ve bel fıtığı oluşma riskinin azaltılması için hastanın, hekimlerin tavsiyelerine uyması konusunda bilgilendirdi.
Beyin ve Sinir Uzmanı Prof. Dr. İlker Solmaz bel fıtıkları hakkından bilgi verdi. Dünyada en çok duyulan ve ülkemizde de en çok işittiğimiz bel ağrılarının şikayet edilen hastalıklardan birisi olduğunu belirten Prof. Dr. İlker Solmaz, “Bel ağrısı toplumda direkt bel fıtığıymış gibi algılanıyor. Vücudumuzda kemiklerden oluşan bir omurgamız var. Burada omurların arasında yastık görevi yapan diskler yani fıtıklar var. Bunların oluşum sebepleri aşırı kilo, ani hareket ve ağır kaldırmak gibi faktörler. Hastada, travmalar ve ilerleyen yaş da omurların içerisindeki suyun özelliğini yitirmesini sağlıyor. Her bel ağrısı bel fıtığı değildir. Bizim pratiğimizde bu ağrılara bel fıtığı denilebilmesi için ağrıların kalça, bacak ve ayak ucuna kadar inen ağrıları da kapsaması gerekiyor. İnsanlar uzun süreli bel ağrısı yaşıyorsa mutlaka bir hekime başvurmalı” dedi.
“Bel fıtığı olduğumuzu nasıl anlarız”
Uzun süreli bel ağrısı şikâyeti ve beraberinde oluşan bacak kalça ağrıları yaşanıyorsa, hareket ya da pozisyon değiştirirken ağrılar artıyor ise hemen bir hekime başvurulması gerektiğini belirten Prof. Dr. İlker Solmaz, “Bu ağrılar beraberinde karıncalanma uyuşma getiriyorsa hatta hastaya kas gücü kaybı yaşatıyorsa, ağrılar normal değildir. Örneğin ayağımızı öne ve geriye çekemiyorsak ya da ayak ucuna basamıyorsak bu ağrıların normal olmadığını bel fıtığı ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünmek gerekiyor. Ani yapılan bazı hareketlerde hasta kilitlendiğini düşünüyorsa bu kas spazmı da olabiliyor. Omurga ve omurilik bel ağrısına sebep olabiliyor. Özellikle yaşlı hastalarda kemik erimesine bağlı gelişen kırıklar omurga bölgesinde bel ağrısı yapabiliyor. Bazı kas hastalıkları bel ağrısına sebep olabiliyor” şeklinde konuştu.
Hangi durumlarda cerrahi yöntemler uygulanıyor?
Türkiye'de en çok tartışılan konulardan birisinin bel fıtığı ameliyatı olduğunu söyleyen ile Prof. Dr. Solmaz, “Bazı insanların ‘Halk arasında hemen gittim ameliyat dediler ya da felç kalma riskimin olduğunu söylediler’ gibi söylemler kullandığını belirtti. ‘Olma sakın! Ben oldum, hiç mutlu değilim, bir daha tekrarladı’ gibi sorular beraberinde birçok tartışmayı da getiriyor. Cerrahide olmazsa olmaz bazı temel kriterlerimiz var. Ani gelişen kuvvet kaybı, idrar tutamama gibi sorunlar varsa burada tartışmadan cerrahi yöntemlerle hastaya müdahale ediyoruz. Hastada yeni başlayan ve ayak bileğinde düşük ayak dediğimiz tablo, ya da idrar kaçırma gibi şikayetler duyuyorsak ve bizler bu durumu radyolojik olarak görüyorsak acil olarak hastanın ameliyat edilmesini düşünüyoruz. Bunun dışında yine kalça ve bacakta oluşan ağrılar fakat kuvvet kaybı yaratmayan ağrılar var ise bu hastalara 4 ile 6 hafta arasında medikal tedavi dediğimiz ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve yatak istirahati ile takip ediyoruz. Bu grup içerisinde MR’da bir fıtık var ise 4 ile 6 hafta arasında bu tedavileri yapıyor ve sonuç alamıyorsak, aynı zamanda hastanın hayat konforunun olmadığını görüyor isek bunları da cerrahi endikasyon olarak adlandırabiliyoruz. Bu hastalara ya medikal tedavi ya da son dönemlerde çok fazla duyduğumuz yardımcı ek tedaviler yani; belden iğne, ozon tedavisi, lazer gibi uygulamaları uygun hastalara yapıyoruz. Bazı insanlar kulaktan kulağa duyulan şeylere inanıp bizlere geliyorlar. ‘Bir arkadaşım ozon tedavisi yaptırmış bana da yapın O, çok memnun. Ya da benim belimde fıtık var! Lazerle alın gibi söylemlerle’ şikayetlerini anlatıyorlar. Bu çok yanlış. Hekim hastaya hangi tedaviyi uygun görürse onu uygular. Ameliyatlar beyin cerrahları tarafından mikroskop altında yapılıyor” şeklinde anlattı.
"Her bel fıtığında platin koyulmuyor"
Bel fıtığında platin koyma gibi bir uygulamanın olmadığını belirten Prof. Dr. Solmaz, “Bu konu dilden dile yanlış yorumlanıyor. Burada önemli olan iki soru var platin hangi hastaya neden koyuluyor? Platin travma geçirmiş, omurgasını kırmış ve oradaki stabilizesini bozmuş hastalara konulan bir uygulama. Oradaki yapının bozulduğunu ve omurganın o yükü taşımayacağını biliyoruz. Hem o kırıklar omuriliğe ve sinirlere olan baskıyı kaldırmak, hem de stabilizasyonu sağlamak için platinlerle destekliyoruz. Bel kayması ve kırık olduğunda platinden başka yapılabilecek başka bir tedavi şekli yok. Bu ameliyat sonrasında koyulan platinlerin başarılı olma ihtimali oldukça yüksek” diyerek uyarılarda bulundu.
"Yüzme ve yürüyüş bel kaslarını güçlendiriyor"
Hasta bir bel ağrısı yaşıyorsa ve anlatılan bulgular ortaya çıktı ise hasta öncelikle doktora başvurmaktan çekinmemeli. Hekimlerin yaptığı testler sonucunda bel fıtığının var olduğu tespit edilmiş ise hastaya durumunun net bir şekilde anlatıldığını belirten Prof. Dr. Solmaz, “İlk aşamalarda hastalarda cerrahi düşünmediğimizi, hastaya iletiyoruz. Hastaya uygun olabilecek tedavileri açık bir şekilde anlatıyoruz. Bu hastaların ağır yük kaldırmamaları gerekiyor. Çünkü vücudumuzu taşıyan asıl kemik omurgalardır. Hastalardaki bel kaslarının güçlenmesini sağlamak için onlara spor öneriyoruz. Spordan kastımız ise ağır sporlar değil, herkesin yapabileceği günlük basit yürüyüşler ve varsa imkanları yüzmeleri gerektiğini söylüyoruz. Yatma, kalkma, oturma ve eğilme gibi eylemleri daha dikkatli yapmaları gerekiyor. Bir anda eğilip kalkmalar bel fıtığını tetikliyor” diyerek belirtti.
“20. günde hastalar normal bir şekilde hayatlarına devam ediyor”
Ameliyatsız olan bel fıtıklarının iyileşme süresinin hastadan hastaya değişiklik gösterdiğini belirten Prof. Dr. İlker Solmaz, “Cerrahi operasyonlarda hasta ameliyat edildiği günün akşamında evine gidebiliyor. Hastaya 10 gün boyunca evinde dinlenmesi gerektiğini, tuvalet ihtiyacı ya da yemek ihtiyacı için kısa ev içinde turlar atmasını söylüyoruz. 20. günde ise hasta normal bir şekilde hayatına devam edip işine gidebiliyor. Hastaların çoğu ameliyatı basitleştirip ağrıları geçtikten sonra hiç ameliyat olmamış gibi hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Ağrıların azaldığını gören hastalar, ağrı çektikleri günleri hatırlamıyorlar. Ağır kaldırmaya devam ediyorlar. Bu durumda fıtık tekrar oluşuyor. Her tekrar eden fıtık ameliyat demek değildir. Fıtık yine aynı yerde çıkmıyor. Oluşan fıtıkların, üst, aşağı ve karşı seviyeleri var. Buralarda fıtık çıkma ihtimali de mevcut. Eğer fıtık aynı yerde çıkıyorsa nüksetmiş olur” diye konuştu.