Hayatımızı altüst ediyor! Uzman isim açıkladı: Hatırlamıyor, bilmiyor ama yaşıyoruz
Yaşanan trajik olaylar ardında bireylerde derin izler bırakabiliyor. Psikiyatrik rahatsızlıkların işaret ettiği nedenler de çoğu zaman bu olaylar oluyor. Peki, savaş, göç ya da doğal afetler gibi toplumu dolayısıyla bireyi derinden etkileyen olaylar sadece o anı yaşayanlarda mı yoksa sonraki nesillerde de iz bırakabilir mi? Psikiyatrist & Psikoterapist Doç. Dr. Adnan Çoban detayları açıkladı.
ÖZGE SEREN DOĞU / gazetevatan.com
Yaşanan korkunç bir olay, doğal afetler ve psikolojik olarak kötü etki yaratabilecek bazı durumlar, hayatımızın o andan sonraki sürecinde büyük hasarlara sebebiyet verebiliyor ve ardında derin izler de bırakıyor. Öncesinde hiç beynimizde yer etmemiş, farkındalığımızın olmadığı bir olay, yaşananlardan sonra tamamen travmatik hale gelebiliyor.
Kahramanmaraş depremi meydana gelmeden önce vatandaşlarda bu denli farkındalık oluşmamıştı. Evet büyük bir deprem olacaktı ancak ne zaman ve nerede olacağı tam olarak bilinmiyordu. Depremden sonra ise her şey bir anda değişti. Göçler başladı, yeni ve sağlam ev arayışları maksimum seviyeye ulaştı. Hatta deprem riski olmayan bazı illerde kiralık ve satılık konut neredeyse kalmamış durumda... Sadece deprem bölgesini değil, tüm Türkiye'yi derinden etkileyen bu doğal afet, vatandaşlarda büyük travmaya sebep oldu.
NESİLDEN NESİLE AKTARIM MÜMKÜN
Yaşanan korkunç olaylar ya da doğal afetler hayatımızda derin izler bırakabiliyor. Yapılan araştırmalara göre korkular anneden çocuğa genetik ya da anne karnı etkileşimiyle aktarılabiliyor. Peki nesilden nesile travma aktarımı gerçekten mümkün mü? Bu aktarım torunlara kadar uzanır mı? Psikiyatrist & Psikoterapist Doç. Dr. Adnan Çoban, konu ile ilgili önemli açıklamalarda bulunarak bu durumun mümkün olup olmadığı ile ilgili bilgiler verdi.
Doç. Dr. Adnan Çoban, "Travma bir bireyin fiziksel, ruhsal ve zihinsel bütünlüğünün tehdit altında olduğu olaylar için kullandığımız bir terimdir." dedi ve özellikle doğal afetlerin yarattığı travmaların nesilden nesile aktarımının mümkün olabileceğini belirtti. Çoban konu ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
Bunu şu an için moleküler düzeyde net olarak gösterebilmiş değiliz ama insan davranışları ve algıları üzerine gözlemlerimiz ve deneyimlerimiz özellikle toplumsal travmaların (afet gibi) genetik hafızada yer edebileceğini düşündürüyor.
HAMİLELİKTE BAŞLIYOR
Böylelikle kolektif bilinçdışına kaydedilmiş olan travmalar nesilden nesile aktarılabiliyor. Hiç deprem yaşamamış bir insanın depremden aşırı korkması, depreme maruz kalmadığı halde travmatize olması bunu destekler niteliktedir.
Travmaların anneden çocuğa aktarımının ise artık çok iyi bilinen ve üzerinde de çalışılan bir konu olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Çoban, anne hamileliği döneminde bir travma yaşadıysa çocuğun bundan etkilenebildiğini, hatta travmatize olabileceğini açıkladı.
Psikiyatrist & Psikoterapist Doç. Dr. Adnan Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü:
Çocukta annenin yaşadığı travmaya cevaben bir stres reaksiyonu oluşabiliyor. Çocuklar bu durumu hatırlamıyor, bilmiyor ama yaşıyor ve bundan etkileniyor. Deprem gibi travmalara maruz kalan hamile kadınların çocuklarında stres bozukluklarının görülme sıklığı normal popülasyondan daha fazla görülüyor.
Bu çocuklarda travma sonrası stres bozukluğunun bir göstergesi olan irkilme ve göz kapağı refleksinin diğer çocuklara göre daha uyarılmış olduğu saptanmıştır.
"Deprem gibi doğal afetlerin sebep olduğu kolektif travmalar, kolektif etkiyle nesilden nesile aktarılabildiği gibi sadece oluştuğu bölgeyi değil dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan insanları da etkileyebiliyor. Örneğin Kahramanmaraş depremi sadece bölge insanını değil Türkiye’nin diğer bölgelerini hatta diğer ülkeleri de etkileyebiliyor."