Gazlı içecekler kemik erimesine neden oluyor
Gazlı içeceklerin aşırı tüketiminin bir dizi sağlık problemine yol açtığını kaydeden Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mehtap Çerkez, aşırı gazlı içecek tüketen postmenopoz (menopoz sonrası) döneminde olan kadınlarda kalça kırığı ve kemik erimesi saptandığını belirtti.
Sofralarımızda çok sık gördüğümüz ve adeta 7’den 70’e her yaş grubunun tükettiği gazlı içeceklerin çok sık tüketilmesinin ilerleyen zamanlarda bireyde kalp rahatsızlıkları, erken doğum riski ve böbrek rahatsızlıkları gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Mehtap Çerkez, en büyük risklerden birinin ise obezite olduğunu kaydetti. Çağımızın sağlık sorunu ve birçok ciddi hastalığın tetikleyicisi olan obezitenin dünya genelinde son 10 yılda yüzde10 ila 30 arasında bir artışa sahip olduğuna dikkat çeken Çerkez, Türkiye’de de durumun hiç iç açıcı olmadığını belirterek, TÜİK 2014 verilerine göre obezite oranlarında yüzde 33,7’lik bir artış olduğunu belirtti.
Gazlı içeceklerin içeresinde bulunan kafein ve fosforik asidin kalsiyumun vücuttan atılımına neden olduğunu ifade eden Çerkez, bu durumun özellikle menopoz sonrası dönem içerisinde olan kadınları ciddi anlamda ilgilendirdiğinin altını çizdi. Kalsiyumun vücuttan atılmasının kemik hastalıklarıyla ilişkisi olduğu söyleyen Çerkez, “Kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre menopozdan sonraki dönemde günde iki porsiyondan fazla gazlı içecek tüketmek direkt kalça kırığına ve kemik erimesine neden oluyor” dedi.
Depresyonu tetikliyor
Gazlı içeceklerin bir diğer olumsuz etkisi olarak depresyonla da ilişkilendirildiğini belirten Çerkez, “Ergenlik döneminde yüksek miktarda bu içeceklerin tüketilmesinin direkt depresyon riskini artırdığına dair çalışmalar var. Bu yıl yapılan bir çalışmada ise günde üç porsiyondan fazla bu içecekleri tüketmek ergenlerde obezite riskini artırıyor. Bu da bireyi depresyona sürükleyen etkilerin en önemlilerindendir. Bu içeceklerin tüketiminin azaltılmasıyla depresyon oranında da azalma olduğuna dair bir paralellik olduğunu gösteren çalışmalar da var” diye konuştu.
Ağız ve diş sağlığına etkisi
Ağız sağlını korumak için de gazlı içeceklerden uzak durulmasının faydalı olacağını vurgulayan Çerkez, “Gazlı içeceklerin içerisinde bulunduğu asit sebebiyle diş rahatsızları, ağız kokusu ve plak oluşumu gibi sorunlarla da karşı karşıya kalıyoruz. TÜİK 2014 verilerine baktığımızda 7-14 yaş grubu çocuklarda ağız ve diş problemleri çok sık rastlanan hastalıklar arasında yer alıyor. Bunun nedenlerinden biri de bu içeceklerin tüketiminin artırılmasıdır” şeklinde konuştu.
“Tip 2 diyabete neden oluyor”
Obeziteyi tetikleyen gazlı içeceklerin bölgesel yağlanma, Tip 2 diyabet, insülin direnci gibi birçok metabolik anormallikleri beraberinde getirdiğini söyleyen Çerkez, “Diyabet obezitenin tetiklemesiyle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Obezite direkt tetikleyici etki gösterdiği için bölgesel yağlanmaya, insülin direncine, kilo artışına ve şeker dengesinin bozulmasına neden olarak, diyabet rahatsızlığına yol açıyor. Diyabet hastalarının bu içecekleri sürekli tüketmeleri ise hastalığın daha da kötü seyretmesine neden oluyor” ifadelerinde bulundu.
“Gazlı içecek yerine süt ürünleri tüketin”
“Her yaş grubunda sağlıklı ve dengeli beslenmek son derece önemli” diyen Çerkez, “Sağlıklı nesil sağlıklı nesli getiriyor. Birey eğer çocukluk döneminde kiloluysa bunu yetişkinlik dönemine de taşıyor. İster istemez birçok kronik rahatsızlığa zemin hazırlanmış oluyor. Bu nedenle çocukluk döneminden itibaren sağlıklı ürünleri tercih etmek çok önemli. Nitekim gazlı içeceklerin yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları tüketilebilir. Mineral ve vitaminin korunması için ve posayı da alabilelim diye taze meyve ve sebze tüketimi de çok önemsenmeli” dedi.
Mevsim geçişlerinde beslenmeye dikkat
Son olarak sağlıklı ve dengeli beslenmede mevsimsel geçişlerin önemine de değinen Çerkez, özellikle su tüketimin her dönemde önemli olduğuna dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu:
“Her dönemde su tüketimi çok önemli. Özellikle yaz döneminde terliyoruz ve fark etmeden sıvı kaybediyoruz. İçinde bulunduğumuz bu dönemde de ister istemez iştah azalması yaşanıyor ve havaların soğumasıyla beraber susadığımızı hissetmiyoruz. Kimi bireyler gün içinde çok fazla sıvı tükettikleri için su tüketmeyi gerekli görmüyorlar ama ne yazık ki bu sıvılar önemli oranda su yerine geçmiyor. Günde en az 2,5-3 litre olacak şekilde sıvı alımına dikkat etmemiz gerekiyor. Bunun yanında da muhakkak dengeli beslenme olan ‘üç ana öğün’ şeklinde beslenmeliyiz. Kansere karşı koruyuculu olması, kabızlığı önlemesi açısından da meyve-sebze tüketimi son derece önemli. Tabii bu meyve ve sebzelerin mevsimine göre tüketilmesi gerekiyor.”