'Fitoterapi ile sağlıksız yaş almayı önleyebilirsiniz'
Bitkilerle tedavinin eski zamanlardan beri kullanıldığını söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı ve Fitoterapist Prof. Dr. Hakan Terekeci, “İlaçların artmasıyla bitkiler ve alışılmış yöntemler unutulmaya yüz tuttu. Fitoterapi bitkilerle tedavi anlamına gelir, yakın geçmişte modern tıp tarafından daha sık kullanılmaya başlayan tedavi yöntemidir. Sağlıklı yaş almanın ilk koşulu sağlıklı yaşamdan geçer, bitkisel desteklerle sağlıksız yaş almayı önleyebilirsiniz” dedi.
Özellikle önleyici tedavi konusunda etkin bir çalışma olan fitoterapinin uzmanlık gerektirdiğini söyleyen Medicana Kadıköy Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanı ve Fitoterapist Prof. Dr. Hakan Terekeci, dengeli beslenme, düzenli spor ve kaliteli uykunun sağlıklı yaş almak için çok önemli olduğunu belirterek, bazı bitkisel desteklerin de yarar sağlayabileceğini önemle altını çizdi.
Sağlıklı yaş almanın ilk koşulunun sağlıklı yaşamdan geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Terekeci, bu süreçte kişinin yaşına, cinsiyetine, alışkanlıklarına, genetiğine ve çevresel faktörlere bağlı olarak bazı bitkisel desteklerin de yarar sağlayabileceğini de belirtti.
“DÜZENLİ SPOR YAPIN”
Haftada 150 dakikadan az olmayacak şekilde spor yapmanın sağlıklı yaş alma açısından çok önemli olduğunu akataran Prof. Dr. Terekeci, “Bu süreyi 3 güne bölerek 50 dakikalık periyotlarla uygulamak uygun olacaktır. Bazı bilimsel çalışmalarda 3 günden az yapılan sporla hiç yapılmaması arasında benzer sonuçlar bulunmuştur. Yapılacak spor süresi günlük 30 dakikadan az 60 dakikadan fazla olmamalıdır” diye konuştu.
“DENGELİ BESLENİN”
Tansiyon, şeker ve kolesterolü kontrol altında tutmanın en önemli yolunun dengeli ve sağlıklı beslenme olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hakan Terekeci, ‘’Taze sebze-meyve, doğal bitkisel-hayvansal protein, tam tahıllar (özellikle siyez ve karabuğday) ve zeytinyağı başta olmak üzere doymamış yağların tüketilmesi önemlidir. Doymuş yağlardan kaçınmak gerekiyor. Eğer tüketilecekse ve gerçeği bulunabiliyorsa doğal tereyağ günlük enerji kaynağının yüzde 10’unu geçmeyecek şekilde tüketilebilir. Zeytinyağının işlem görmemiş soğuk sıkım olanı başta olmak üzere kanser, hipertansiyon gibi durumlara karşı koruyucudur, kalp krizini önler. İçeriğindeki maddelerden bazıları E vitamininden daha fazla antioksidan etkiye sahiptir. Bolca tüketilmelidir’’ ifadelerini kullandı.
“ZERDEÇALLA BAĞIŞIKLIĞINIZI GÜÇLENDİRİN”
Özellikle son yıllarda değeri giderek artan zerdeçalın, hafızayı kuvvetlendirerek öğrenme becerisini artırmasının yanı sıra unutkanlık, öğrenme güçlüğü gibi sorunların da hafifletilmesinde etkili olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Terekeci, “Güçlü antioksidan özelliği ile bağışıklık sistemini güçlendirdiği için hastalıklara karşı korunma da yardımcı oluyor. Kilo vermeye ve ödem atmaya da yardımcı olan zerdeçal diyabetin olumsuz etkilerine karşı da savaşmada güçlü bir silahtır” dedi.
“GİNSENGLE ENERJİNİZİ ARTIRIN”
Prof. Dr. Terekeci, “Salisikasit, kafeik asit, A, B1, B2, B12, C ve E vitaminleri içeren ginsengin tansiyonu, şekeri ve kişinin ruh halini düzenleyici etkisi olduğu biliniyor. Bunların yanında son dönemde yapılan çalışmalarda yaşam süresini artırdığı gösterilmiştir. Ginsengin en önemlisi Kırmızı Kore Ginsengi (Panax Ginseng)’nin lokal uygulamalarında UV ışınlarına bağlı yaşlanmada koruyucu etki yaptığı tespit edilmiştir” diye konuştu.
“BESLENME YÖNTEMLERİNE DİKKAT EDİN”
Dengeli beslenme şekli ile vücut için gerekli birçok vitamin ve minerali dengelemenin mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Terekeci, “Kişinin herhangi bir sağlık problemi yoksa sebze ve et tüketim dengesini koruyarak, kırmızı ve mor meyveleri tüketmek sağlıklı yaşam için önemlidir. Çilek, yabanmersini, kızılcık, ahududu, böğürtlen gibi kırmızı-mor içerikli meyveler ciddi oranda antioksidan içermektedir. Mevsiminde tüketilecek domateste yüksek oranda, A, C vitamini ve folik asit bulunmaktadır. Ayrıca pişirildiğinde miktarı daha çok artan Likopen ise çok güçlü bir antioksidan olarak kabul edilir” ifadelerini kullandı.
Beslenmede, son günlerde sıklıkla gündeme gelen glutenden de sakınmanın doğru olacağını söyleyen Prof. Dr. Hakan Terekeci sözlerine şöyle devam etti.
“Gluten intoleransınız tespit edilmese bile, bu gıdaları tükettikten sonra kendinizi rahatsız hissediyorsanız hayatınızdan gluteni çıkarın. Günümüzde Genetiği ile oynanmış tohumlar yüzünden Glutenin de yapısı değişmiş durumdadır. Bu nedenle, Karabuğday, siyez, karakılçık buğdayı gibi genetiğiyle oynanmamış ülkemize özgü tahılları ve unlarını kullanmak sizi sağlıklı beslenmeye bir adım daha yaklaştıracaktır.”