Deri yaşlanmasının önüne geçmek mümkün
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ersoy Acer, bazı yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte deri yaşlanma belirtilerini geciktirmenin mümkün olduğunu belirterek, “Özellikle karbonhidrat, şeker içerikli diyetlerden uzak durmalı, bol sebze ve meyve tüketilmelidir” dedi.
Yaşlanmanın ilk ve en temel olarak görüldüğü organın deri olduğunu aktaran Acer, insan ömrünün uzaması ve deri görünümüne verilen önemin artması ile birlikte, özellikle deri görünümündeki bozuklukların yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkilemeye başladığını belirtti. Deri yaşlanmasında birçok faktörün etkili olduğunun altını çizen Acer, “Deri yaşlanmasında intrensek yani genetik faktörler ile ekstrensek dediğimiz çevresel faktörler rol oynamaktadır. Ekstrensek faktörler arasında başta güneş ışınları olmak üzere sigara, alkol kullanımı, düzensiz beslenme, sağlıksız beslenme, sağlıksız uyku düzeni ve stresli yaşam gibi faktörler bulunmaktadır” dedi.
“İyi huylu ve kötü huylu deri kanserleri gelişebilir”
Deri yaşlanmasından özellikle, güneş ışınlarına maruz kalan yüzümüz, el sırtı ve dekolte bölgesi gibi alanların etkilendiğini vurgulayan Acer, yaşlanan deri inceldiğini, kolajen miktarının azaldığını ve elastinin yapısının bozulduğunu söyledi. Bunların dışında çok daha büyük etkilerin de ortaya çıkabileceğini belirten Acer, “Deri yaşlanmasının klinik bulgularına bakıldığında yaşlanmış derinin elastikiyetini kaybettiği, ince derin kırışıklıkların meydana geldiği, açık-koyu renkli kahverengi lekelenmeler ve sarkma, gevşeme gibi bulguların oluştuğu görülür. Hatta iyi huylu ve kötü huylu deri kanserleri bile gelişebilmektedir” ifadelerini kullandı.
“Mümkün olduğunca aşırı mimik hareketlerinden kaçınılmalıdır”
Deri yaşlanmasında rolü olan genetik (intrensek) faktörlere yönelik yapılabilecek bir şey olmadığını aktaran Acer, ekstrensek faktörlere yönelik bazı yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte deri yaşlanma belirtilerini geciktirmenin mümkün olduğunu belirtti. Kendi deri sağlığımıza dikkat etmenin çok önemli olduğunun altınız çizen Acer, “Güneş ışınlarına maruziyeti azaltmak, özellikle yaz aylarında 11:00-15:00 saatleri arasında dışarıda bulunmamak, güneş gözlüğü, koruyucu giysiler, şapka gibi ekipmanlarla korunmak, günlük düzenli bir şekilde en az spf 30 içerikli güneş koruyucu krem kullanmak önemlidir. Güneş koruyucu kremler dışarı çıkmadan yarım saat önce sürülmeli, dışarıda uzun süre kalınacaksa 4-5 saatte bir tekrar edilmelidir. Günlük düzenli güneş koruyucu kullanımı dışında, muhakkak uygun bir temizleyici ile deri temizliği yapılmalı, uygun bir nemlendirici ile deri nemlendirilmelidir. Deri bakımı dışında, deride oluşan yaşlanma belirtilerini geciktirebilmek için, muhakkak düzenli ve sağlıklı beslenilmelidir. Özellikle karbonhidrat, şeker içerikli diyetlerden uzak durmalı, bol sebze ve meyve tüketilmelidir. Ayrıca bol su tüketilmesi de yine deri yaşlanma belirtilerini geciktirme de fayda sağlayacaktır. Düzenli uyku alışkanlığı, stresli hayattan uzak durmak ve düzenli egzersiz yapmak gibi sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri de önemlidir. Bunun dışında ani kilo alımı, kilo kaybı gibi durumlardan ve özellikle yüz bölgesindeki kırışıklıkların ortaya çıkmasını azaltmak için mümkün olduğunca aşırı mimik hareketlerinden kaçınılmalıdır ve uyuma pozisyonu olarak karın üstü yerine sırtüstü pozisyonda uzanarak uyumak önerilmektedir” sözlerini kullandı.
“Çeşitli protein ve peptitler deri yaşlanma belirtilerini azaltabilir”
Deri yaşlanmasını geciktirmek adına birçok doğal yol olduğunu belirten Acer, sözlerine söyle devam etti:
“Vitamin C, vitamin E, niasin, Koenzim Q10, alfa lipoik asit, yeşil çay ve üzüm çekirdeği ekstreleri gibi antioksidan içerikli topikal ürünlerin (kremlerin) uygulanması deri yaşlanma belirtilerini geciktirmede fayda sağlayabilir. Bunun dışında retinoidler, triklorasetik asit, alfa hidroksi asitler, çeşitli protein ve peptitler gibi deri yaşlanma belirtilerini azalttığı ve geciktirdiği gösterilmiş etken maddeleri içeren kremler ve oral (ağızdan kullanım) kolajen kullanılabilir. Deri yaşlanması ile birlikte oluşan lekelenmeler ve ince kılcal damarların giderilmesi için uygun lazer sistemleri kullanılabilir. Ayrıca kolajen sentezini uyararak yaşlanma belirtilerini geciktirdiği ve oluşan yaşlanma belirtilerini azalttığı kanıtlanmış olan ablatif-nonablatif lazer sistemleri, ışık sistemleri, mikro iğneli radyo frekans cihazları kullanılabilmektedir. Bunun dışında yüz bölgesinde oluşmuş derin kırışıklıkları gidermek için botilinum toksin uygulamaları, yine oluşan boşlukları gidermek için dermal dolgu uygulamaları yapılabilmektedir.”
“Yüzdeki kırışıklıkları gidermek için botilinum toksin uygulanır”
Osmangazi Üniversitesi Dermatoloji Anabilim Dalında bulunan Kozmetoloji Ünitesinde başta yaşlılığa bağlı leke olmak üzere birçok tıbbi ve kozmetik sorunun tedavi edildiğini belirten Acer, şu ifadeleri kullandı:
Çeşitli lekeler, ince kılcal damarlar, damar benleri, varis, kırmızı yüz gibi vasküler lezyonlar, rozase, tırnak mantarı ve dövme silme gibi çeşitli tıbbi ve kozmetik sorunların tedavisinde Q- switch Nd:YAG 532/1064 nm lazer, Pulsed Nd:YAG 1064 nm lazer ve IPL gibi lazer ve ışık sistemleri kullanılmaktadır. Ayrıca Kozmetoloji Ünitemizde akne skarı (iz), cerrahi işlem sonrası oluşan skarlar ve stria (çatlak) tedavisi, foto yaşlanma, cilt yenileme, geniş porların (gözenek) tedavisi, göz kapağı tedavisi, yüz ve boyun toparlama ve cilt sebum dengeleme gibi oldukça geniş endikasyonları bulunan Fraksiyonel Co2 (karbondioksit) lazer ve Mikro iğneli Fraksiyonel Radyo Frekans (Altın İğne) sistemleri de bulunmaktadır. Bunların dışında, anti-aging, skar, leke ve saç dökülmesi gibi çeşitli endikasyonlarda dermaroller/dermapen, PRP ve mezoterapi işlemleri, yüzde oluşan kırışıklıkları gidermek için botilinum toksin uygulamaları yapılmaktadır.”