Çocuklarda büyüme ve gelişme ile ilgili doğru bilinen yanlışlar!
Çocukları dünyaya geldiği andan itibaren tüm ebeveynler yetiştirme süreciyle ilgili doğruları yapmak konusunda endişe duyar. Üstelik bu dönemde babaanneler, anneanneler, komşular hatta tanıdıklar çocuk yetiştirme konusunda kendi deneyimlerini paylaşıp tavsiyelerde bulunur. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Meltem Uğraş, çocuk gelişiminde elbette deneyimlerin önemli olduğunu ancak her çocuğun farklı olduğunu unutmamak gerektiğini hatırlattı. Tüm edinilen bilgilerle birlikte gelen yanlış bazı bilgilerin de olabildiğini belirterek, çocuk gelişimiyle ilgili doğru zannedilen bilgileri anlattı
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Meltem Uğraş ebeveynlere çevresinden söylenen yetiştirme süreciyle ilgili yanlış bazı bilgilerin de olabildiğini belirterek, çocuk gelişimiyle ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı.
“ÇOCUĞUMUZUN BOYUNUN KISA OLMASI EBEVEYNLERİN HATASIDIR…”
Çocuğun boyunu oluşturan etkenlerin multifaktöriyel olarak tanımlanan çoklu faktörlerden oluştuğunu ve bu nedenle tek etkenin genetik olamayacağını belirten Prof. Dr. Meltem Uğraş, “Burada genetik yatkınlık kadar çevresel faktörler dediğimiz beslenme, uyku, çocuğun spor yapması da önemlidir. Ayrıca çocuğun doğum haftası, doğum ağırlığı ve ilk iki yaştaki büyüme de çocuğun gelişimini çok ciddi anlamda etkilemektedir” diye konuştu.
“BÜYÜME, GELİŞME BOZUKLUĞU ÇOCUKLARIN ZEKASINI DA ETKİLER.”
Bu bilginin bir anlamda doğru olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uğraş konuya şöyle bir açıklık getirdi: “Büyüme dediğimiz zaman çocuğun vücut ağırlığı ve boyundan bahsederken, gelişme dediğimizde çocuğun motor fonksiyonlarının, zekâ gelişiminin yaşına göre davranışları değerlendirilir. Dolayısıyla büyüme ve gelişmesi genelde bir arada kullanılır. Ancak büyüme kısmen daha fiziksel bir şeydir ve bu noktada küçük çocuklarda baş çevresi de boy ve kilo kadar önemli bir belirteçtir. Büyümeyi değerlendirirken çocuğun vücut ağırlığına ve baş çevresine de bakıyoruz. Örneğin baş çevresinde normalden sapmalar yani fazla büyüklük veya fazla küçüklük olması çocukta zekâ geriliğine neden olabilecek bir bulgu olabilir. Aynı şekilde çocuğun motor fonksiyonlarını etkileyen bir hastalık da zekâ gelişimi ile birlikte bir gelişme geriliği neden olabilir. Yani çocukta hem zekâ geriliği hem de motor fonksiyonlarında gerilik ile giden hastalıklar olabilir. Çocuğun büyüme gelişme geriliğinin yanı sıra çocuğun farklı görüntüsü bazı sendromik hastalıkların ipucu olabilir. Ki bunların bir kısmı da zekâ geriliği ile birlikte gitmektedir. Dolayısıyla büyüme ve gelişme bozukluğu çocuğun zekâsını direkt olarak etkilemese de zeka gelişimi olan çocuklarda büyüme gelişme sorunları bir arada gözlenebilmektedir.”
KIZLAR 18, ERKEKLER 21 YAŞINA KADAR BÜYÜR
Bu bilgi için de bu kadar keskin sınırlar belirlemenin doğru olmayacağını anlatan Prof. Dr. Meltem Uğraş, büyümedeki ivmelenmelerle ilgili şunları anlattı:
“İnsanoğlu hayatı boyunca iki tane büyük büyüme atağı yaşar. Bunların biri doğduğu zaman yaptığı ataktır. Çocuk bir yaşında çok ciddi bir büyüme atağı yapar ve doğum ağırlığının üç katını ve doğum boyunun da yarısını ekleyerek bir yılı tamamlar. Buna yakın bir büyüme atağı ergenlerde görülür. Ergenlik döneminde, kızlar ve erkekler yaklaşık 20-25 cm uzar. Kız çocukları adet görmeye başladıktan sonraki iki yıl içerisinde uzamaya devam eder. Tabi nihai boya gelmek için yine çevresel ve genetik faktörlerin de rolünü unutmamak gerekir. Büyüme yaklaşık 18 yaş dolayında tamamlanır.”
“UZUN EBEVEYNLERİN HER ZAMAN UZUN ÇOCUKLARI OLUR, KISA EBEVEYNLERİN HER ZAMAN KISA ÇOCUKLARI OLUR.”
Çocukların nihai boyunu etkileyen faktörler arasında, genetik, çevresel şartlar, çocuğun beslenmesi ve hatta anne karnındaki beslenmesi, anne karnında maruz kaldığı enfeksiyonların yer aldığını hatırlatan Uğraş, bu nedenle çocuğun nihai boyuna ulaşmasında ebeveynlerin tek başına etkili olmadığını söyledi. “Dolayısıyla genetik faktörler önemli olmakla birlikte her zaman için uzun boylu ebeveynlerin uzun boylu çocukları olmayacağı gibi kısa boylu ebeveynlerin de kısa boylu çocukları olmayacaktır” diye konuştu.
“SÜT BOY UZATIR…”
Bu bilginin de ebeveynler arasında sıklıkla yanlış bilinen bir bilgi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uğraş, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Boyu uzatan faktörler arasında beslenme ve tabii ki proteinli gıdaların önemli katkısı vardır. En çok bilinen ve belki de kullanılan süttür. Ancak sütün özelliği protein olmasıdır ve sadece süt ağırlıklı beslenerek boy uzamaz. Çocuğun yaşına uygun miktarda günlük düzenli protein alımı boy uzamasına yardımcıdır. Beslenmede dengeli beslenme çok önemlidir. Çocuklara yoğun miktarda proteinli gıdalar vermek doğru değildir, çünkü proteinler vücutta depolanmazlar; ihtiyacımız olan kullanılır ve kalanı da harcanmadan atılır. Dengeli beslenme ve egzersiz boy uzamasına katkı sağlayabilmektedir.
“ÇOCUKTA BÜYÜME GELİŞMENİN GÖSTERGESİ KİLODUR.”
Kilolu çocuğun sağlıklı büyüdüğü ve geliştiği yargısının da yaygın bir düşünce olduğunu söyleyen Prof. Dr. Meltem Uğraş, bu bilginin de kısmen doğru olmakla birlikte büyümede kilonun tek başına yeterli bir gösterge olmadığına işaret etti. Prof. Dr. Uğraş, şunları anlattı:
Çocuk hasta takibinde veya çocuk polikliniğinde ilk bakılan ölçümler çocuğun boyu ve kilosudur. İkisi bir arada ölçülür ve yaşa göre persentil (yüzdelik) değerlerine bakılarak çocuğun büyümesi ile ilgili karar verilir. Çocuğun boyu kilodan daha önemlidir. Yine persentil değerlerine bakıldığında boy ve kilonun birbirine yakın olması veya uzun dönem takiplerde çocuğun hep kendi boy ve kilosunun dengeli olması anlamlıdır. Kilo persentili boy persentilinden daha fazla olan çocuklarda obezite gelişmesi söz konusu olabileceği için dikkatli davranıp gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir”
“ÇOCUK SAĞLIKLIYSA DOKTORA GİTMEYE GEREK YOKTUR.”
Bebeklerin doğdukları andan itibaren düzenli olarak doktora gitmeleri gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Uğraş, sağlıklı çocuk izleminde de düzenli hekim kontrollerinin çok önemli olduğunu hatırlattı. “Çocuklar ilk bir yılda ayda bir olmak üzere oldukça sık hekim kontrolüne gider. Altıncı aydan sonra herhangi bir hastalık durumu yoksa iki veya üç ayda bir takip uygun olacaktır. Bir yaşından sonra ise genelde 3-6 ayda bir takip edilir. Hiçbir hastalığı olmayan çocukların da Sağlam Çocuk Polikliniğinde büyüme ve gelişmesinin takibi mutlaka gereklidir. Çünkü her yaşta takip edilmesi gereken belli parametreler vardır. Öncelikle çocuğun boyu ve kilosuna bakılır, nörolojik gelişimi göz önüne alınır ve yaşına uygun gelişiminin sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilir.
BEYİN DOĞUMDA TAMAMEN GELİŞMİŞTİR
Beyin gelişimi ergenliğin sonlarına doğru tamamlanmaktadır. İlk yıllarda gelişim oldukça hızlıdır ancak ergenlik sonrasına kadar devam emektedir. Gelişim bireyin bedensel, zihinsel, dil, duygusal ve sosyal yönden (büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimiyle) ilerleyici yönde değişmesidir. Beyin gelişimi anne karnında iken başlar, doğumdan sonra da beslenme, çevreden gelen uyaranların etkileriyle devam eder. Bir çocuk, sinir sistemi, kas ve iskelet sistemi yeterli olgunluğa eriştiğinde ağaca tırmanabilir. Bu arada her çocuğun gelişim basamaklarını tamamladığı yaşlar için kesin zaman (ay) söylenmemesinin nedeni, bunun kişiden kişiye belli zaman dilimlerinde olabilmesidir. Çocukların yürüme, konuşma, idrar ve gayta tutma gibi belli başlı fonksiyonları yapabilmeleri kabaca belli aylarda olur. Örneğin 2 sağlıklı çocuk 10 ve 14 aylıkken yürüyebilirler ve bu 2 çocuk da normaldir. Bu normal durumlarda görülen değişkenlik çocuğun anne karnındaki faktörler, genetik özellikleri, sosyal çevresi, uyaranlar gibi çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Motor gelişim ilk yıllarda daha hızlı ve baskın olurken, büyüdükçe mental, sosyal ve bilişsel gelişim devam etmektedir. Düzenli kontrollerde boy ve kilo yanı sıra her yaş grubuna özgü gelişim hekimlerce değerlendirilmekte ve normal dışı durumlarda gerekli bölümlere yönlendirilmektedir.