Çocuklarda büyüme ve gelişme ile ilgili doğru bilinen yanlışlar
Birçok ebeveynin, çocuklarını yetiştirme sürecinde endişe duyabildiğini ve bu süreçte çevrelerindeki birçok kişinin de deneyimlerini paylaştığını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meltem Uğraş, her çocuğun farklı olduğunu hatırlatarak çocukların gelişme sürecindeki doğru bilinen yanlışlıkları anlattı.
Çocukları dünyaya geldiği andan itibaren tüm ebeveynler, yetiştirme süreciyle ilgili doğruları yapmak konusunda endişe duyabildiğini kaydeden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meltem Uğraş, bu dönemde babaanneler, anneanneler, komşular hatta tanıdıkların çocuk yetiştirme konusunda kendi deneyimlerini paylaşıp tavsiyelerde bulunabildiğini söyledi. Prof. Dr. Uğraş, çocuk gelişiminde deneyimlerin önemli olduğunu ancak her çocuğun farklı olduğunu unutmamak gerektiğini hatırlatarak, çocuk gelişimiyle ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı.
ÇOCUĞUN BOYUNU OLUŞTURAN TEK ETKEN GEN DEĞİLDİR
‘Çocuğun boyunun kısa olması ebeveynlerin hatasıdır’ inanışına açıklık getirerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Uğraş, çocuğun boyunu oluşturan etkenlerin multifaktöriyel olarak tanımlanan çoklu faktörlerden oluştuğunu ve bu nedenle tek etkenin genetik olamayacağını belirtti. Prof. Dr. Uğraş, “Burada genetik yatkınlık kadar çevresel faktörler dediğimiz beslenme, uyku, çocuğun spor yapması da önemlidir. Ayrıca çocuğun doğum haftası, doğum ağırlığı ve ilk iki yaştaki büyüme de çocuğun gelişimini çok ciddi anlamda etkilemektedir” dedi.
BÜYÜME VE GELİŞME BOZUKLUĞU ZEKÂYI DİREKT ETKİLEMEZ
Büyüme, gelişme bozukluğunun çocukların zekâsını da etkilediğine dair bilginin, bir anlamda doğru olduğunu söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meltem Uğraş, şöyle konuştu:
“Büyüme dediğimiz zaman çocuğun vücut ağırlığı ve boyundan bahsederken, gelişme dediğimizde çocuğun motor fonksiyonlarının, zekâ gelişiminin yaşına göre davranışları değerlendirilir. Dolayısıyla büyüme ve gelişmesi genelde bir arada kullanılır. Ancak büyüme kısmen daha fiziksel bir şeydir ve bu noktada küçük çocuklarda baş çevresi de boy ve kilo kadar önemli bir belirteçtir. Büyümeyi değerlendirirken çocuğun vücut ağırlığına ve baş çevresine de bakıyoruz. Örneğin baş çevresinde normalden sapmalar yani fazla büyüklük veya fazla küçüklük olması çocukta zekâ geriliğine neden olabilecek bir bulgu olabilir. Aynı şekilde çocuğun motor fonksiyonlarını etkileyen bir hastalık da zekâ gelişimi ile bir gelişme geriliği neden olabilir. Yani çocukta hem zekâ geriliği hem de motor fonksiyonlarında gerilik ile giden hastalıklar olabilir. Çocuğun büyüme gelişme geriliğinin yanı sıra çocuğun farklı görüntüsü bazı sendromik hastalıkların ipucu olabilir. Ki bunların bir kısmı da zekâ geriliği ile birlikte gitmektedir. Dolayısıyla büyüme ve gelişme bozukluğu çocuğun zekâsını direkt olarak etkilemese de zekâ gelişimi bozukluğu olan çocuklarda büyüme gelişme sorunları bir arada gözlenebilmektedir.”
KESKİN YAŞ SINIRLARI BELİRLEMEK DOĞRU DEĞİL
‘Kızlar 18, erkekler 21 yaşına kadar büyür’ bilgisine açıklık getiren Prof. Dr. Uğraş, bu kadar keskin sınırlar belirlemenin doğru olmadığını belirterek, “İnsanoğlu hayatı boyunca iki tane büyük büyüme atağı yaşar. Bunların biri doğduğu zaman yaptığı ataktır. Çocuk bir yaşında çok ciddi bir büyüme atağı yapar ve doğum ağırlığının üç katını ve doğum boyunun da yarısını ekleyerek bir yılı tamamlar. Buna yakın bir büyüme atağı ergenlerde görülür. Ergenlik döneminde, kızlar ve erkekler yaklaşık 20-25 cm uzar. Kız çocukları adet görmeye başladıktan sonraki iki yıl içerisinde uzamaya devam eder. Tabi nihai boya gelmek için yine çevresel ve genetik faktörlerin de rolünü unutmamak gerekir. Büyüme yaklaşık 18 yaş dolayında tamamlanır” ifadelerini kullandı.
Çocukların nihai boyunu etkileyen faktörler arasında, genetik, çevresel şartlar, çocuğun beslenmesi ve hatta anne karnındaki beslenmesi, anne karnında maruz kaldığı enfeksiyonlar yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. Meltem Uğraş, sözlerine şöyle devam etti:
“Çocuğun nihai boyuna ulaşmasında ebeveynler, tek başına etkili değildir. Dolayısıyla genetik faktörler önemli olmakla birlikte her zaman için uzun boylu ebeveynlerin uzun boylu çocukları olmayacağı gibi kısa boylu ebeveynlerin de kısa boylu çocukları olmayacaktır.”