Çocuklarda böbrek taşı görülme sıklığı artıyor
- Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Çivilibal, böbrek taşının daha çok erişkin hastalığı gibi algılandığını ancak bunun doğru olmadığını belirterek, "Bebeklik dönemi dahil tüm çocuklarda rastlanan ve görülme sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Bebek ve çocukların yaşam kalitesini düşüren rahatsızlık, önlem alınmaması halinde ciddi ve geri dönüşümsüz böbrek bozukluklarına yol açabiliyor." dedi.
Çivilibal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbrek rahatsızlıklarının son dönemlerde bebek ve çocuklarda da arttığını, bu açıdan anne ve babaların çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Böbrek taşlarının da sadece erişkinlerde görüldüğüne ilişkin yanlış bir inanış olduğunu aktaran Çivilibal, şöyle konuştu:
"Böbrek taşları daha çok erişkin hastalığı gibi algılanmasına rağmen, bebeklik dönemi dahil tüm çocuklarda rastlanan ve görülme sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Bebek ve çocukların yaşam kalitesini düşüren rahatsızlık, önlem alınmaması halinde ciddi ve geri dönüşümsüz böbrek bozukluklarına yol açabiliyor ve bu konuda ebeveynlerin uyanık olması gerekiyor."
Çivilibal, böbreklerin en önemli görevinin, vücuttaki zararlı atık maddeleri süzerek, idrar yoluyla atmak olduğunu dile getirdi.
Böbreklerin ayrıca vücut için gerekli olan bazı minerallerin de dengede tutulmasını sağladığını aktaran Çivilibal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çeşitli nedenlerle bozulan bu denge, idrar yollarında önce kristal, ardından böbrek taşlarının oluşmasına yol açar. Son yıllarda bebeklik ve çocukluk çağlarında daha sık böbrek taşları görülmeye başladı. Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi hareketsiz yaşam, beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve uygunsuz ilaç kullanımı gibi hastalığa neden olan olumsuz koşulların artışıdır. İkincisi ise çözünürlüğü yüksek ultrasonografi cihazlarının kullanıma girmesiyle önceki yıllarda saptanamayan minik taşların daha kolay belirlenebilmesidir. Doğumsal veya sonradan gelişen çeşitli anatomik bozukluklar veya idrar yolu enfeksiyonları da böbrek taşı oluşumuna zemin hazırlar. Genetik yatkınlık da böbrek taşı oluşumunda çok önemli bir faktördür."
Prof. Dr. Çivilibal, ayrıca hazır bebek maması tüketimi, taş oluşturan iyonların idrarda yüksek oranda bulunması, yanlış beslenme alışkanlıkları ve uygunsuz ilaç kullanımının da taş oluşumunu artıran nedenler arasında olduğunu ifade etti.
Bebek ve çocukların hazır gıdalardan uzak tutulması gerektiğini vurgulayan Çivilibal, şöyle devam etti:
"Böbrek taşı olan çocukların beslenmesi, taşın cinsine ve hastanın idrar tetkiklerine göre belirlenmektedir. Cips, kraker, çerez gibi hazır gıdalar çikolata, çay, kahve gibi çocuk beslenmesinde yer almaması gereken yiyecek ve içecekler taş oluşumuna zemin hazırladığı için bunların, her tür taşlı hasta tarafından az miktarda tüketilmesi gerekiyor. Ayrıca böbrekten atılan ilaçların idrarda çözünürlüğü önce bir çökelti oluşturup ardından taş oluşumuna yol açabiliyor. Bazı ilaçlarsa taş oluşumunu kolaylaştıran maddelerin idrarla atılımını artırarak böbrek taşlarına neden oluyor. D vitamininin yaşamın ilk yılında rutin olarak kullanılmasının ardından yanlış uygulamalarla alımı vitamin zehirlenmelerine ve kan ile idrarda kalsiyum artışı kaynaklı böbrek taşı gelişimine yol açabiliyor. C vitamini de idrarda okzalat atılımını artırarak, böbrek taşlarına neden olabiliyor."
Çocuklardaki üriner sistem taş hastalığında tedavi aşamaları
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çivilibal, taş oluşumuna zemin hazırlayabilen ilaçlar da olduğunu ifade ederek, "Uygunsuz ve düzensiz kullanılan mide asidini azaltıcı ilaçlar yani anti-asitler, kalsiyum, D vitamini, C vitamini, kortizon, bazı antibiyotikler, idrar sökücüler, taş oluşumuna zemin hazırlayabilen ilaçlardır." diye konuştu.
Böbrek hastalıklarında, tedavinin 3 temel aşaması olduğunu aktaran Çivilibal, şunları kaydetti:
"Çocuklardaki üriner sistem taş hastalığında üç temel tedavi aşaması mevcuttur. Bunlardan birincisi akut problemlerde acil tedavi, ağrının giderilmesi, iyi hidrasyon sağlanması ve varsa üriner enfeksiyonun tedavi edilmesidir. İkincisi girişimsel cerrahiyle taşın uzaklaştırılması, taş kırma (ESWL), endoskopik yöntemler ve açık cerrahi uygulamalardır. Üçüncüsü ise izlem ve koruyucu tedaviyle yeni taş oluşumunun engellenmesi, bol su, kısıtlı tuz, potasyum içeriği zengin sebze ve meyve tüketmek, aşırı hayvansal proteinin tüketimine dikkat etmek ve gerekli hallerde ilaç tedavileri ve limonata, portakal suyu gibi içeceklerle idrarın alkalileştirilmesidir."