Cildinizdeki kızarıklıkları hafife almayın!
Cilt, vücudun dış dünyaya karşı bir sınırıdır, savunma kalkanıdır. Güneş ışınlarından çeşitli mikroorganizmalara kadar birçok dış etkene karşı en güçlü korumadır. Ancak bu dış etkenler zamanla deriyi yorar ve güçsüz bırakır. Güçsüz kalan deri ise hastalıklara karşı savunmasız kalır. Deri hastalıklarında başı çeken problemlerden biri de gül hastalığıdır. Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr.Hatice Deniz Yardımcı gül hastalığının belirtilerini, tedavi yöntemlerini ve hastalığa dair önerileri sizler için anlattı.
Pityriasis rosea ya da bilinen adıyla gül hastalığı her yaşta görülme ihtimaline karşın sıklıkla 10-35 yaşları arasında rastlanılan döküntülü bir deri hastalığıdır. Ciltte kızarıklık ile başlayarak kırmızı kabarık lekeler oluşması ile devam eder. Gül hastalığı en çok yüzde görülmektedir, bunun yanı sıra vücudun herhangi bir yerinde de çıkma ihtimali vardır.
Gül hastalığı, yanaklardan başlayarak göz çevresi, alın ve burun da dahil olmak üzere birçok noktada oluşan ve sonra da kaybolan kızarıklıklarla kendini gösterir. Önlem alınmadığı takdirde kalıcı izlere ve kızarıklıklara sebep olur. Gül hastalığının sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte stresin, güneş ışığının, yanlış kullanılan kalitesiz kozmetik ürünlerinin sebep olduğu düşünülmektedir.
Gül hastalığı neden ortaya çıkar?
Pityriasis roseanın(gül hastalığının) nedeni tam olarak bilinmese de altında yatan sebep, herpes virüsünün belirli türleri gibi (HHV6 veya HHV7) bir virüs enfeksiyonu olabilir.
Belirtileri nelerdir;
Özellikle yüz, yanaklar, alın, çene, burun, boyun, sırt, göğüs bölgesi, kollar ve karın bölgesinde aşağıdaki belirtilere rastlanır;
• Ciltte kızarıklık
• Gözlerde kızarıklık
• Akıntı
• Kaşıntı
• Kulaklarda kızarıklık
Gül hastalığı farklı alevlenme dönemlerine göre farklı klinik bulgular ile seyredebilir. İlk başlangıcı gelip geçici kızarıklıklar şeklinde ve daha sonra, yerleşmiş kızarıklıklar haline döner.
Gül hastalığının tanısı nasıl konulur?
Döküntü birçok hastada farklı biçimlerde görüldüğünden bazı zamanlar tanı koymakta zorluk çekilebilir. Döküntünün sayısı ve boyutları kişiden kişiye değişir, bazı zamanlar döküntü vücudun farklı alanlarında görülebilir. Bazı ilaçlara karşı olan döküntülerde pityriasis rosea ya benzeyebilir. Bu durumda dermatoloji uzmanı tanı koymak için bazı kan testleri ister, gerekirse biyopsi yapar.
Nasıl tedavi edilir?
Pityriasis rosea hastalığını çeşitli tedavi yöntemleriyle kontrol altına almak mümkündür. Hastalığın şiddetine göre doktorun uygulayacağı tedavi şekli değişmektedir. Antibiyotik içeren merhemler veya ağız yoluyla alınan ilaçlarla, gül hastalığına neden olan mikroorganizmalar ortadan kaldırılabilir. Tercihen Tetrasiklin grubu antibiyotikler kullanılmaktadır.
Eğer hastalık, antibiyotik tedavisine cevap vermezse, izotretinoin denilen A vitamini türevleri kullanılabilir. Eğer dokuda bazı değişimler oluştuysa da cerrahi operasyon yardımıyla tıraşlama işlemleri yapılır.
Pityriasis rosea hastaları için 5 öneri…
Gül hastalığından korunmanın en iyi yolu kızarıklığa sebep olan unsurlardan uzak durmaktır!
• Çay, kahve gibi sıcak içeceklerden, alkolden ve baharatlı yiyeceklerden uzak durun.
• Çilinizi güneşe karşı savunmasız bırakmayın. Güneş kremi sürmeden dışarı çıkmamaya özen gösterin.
• Çilinizi tahriş edecek kadar yüzü ovuşturmaktan ve masaj yapmaktan kaçının.
• Kalitesiz ve alkol içerikli kozmetik ürünleri çilinizde kullanmayın.
• Spor ve egzersizlerinizi serin ortamlarda yapın. Derinizin sıcağa maruz kalmasına izin vermeyin.