Gazete Vatan Logo

Bebeğiniz doğumu hissediyor!

Nasıl mı?

Doğum hep anne açısından ele alınır ve doğum sürecinde bebeğin hiç bir şey hissetmediği düşünülür. Doğum öncesi psikoloji (Prenatal Psikoloji) uzmanları bunun
tam tersini söylüyor: Bebeğiniz doğumu hissediyor ve bu süreç onun kişiliğini etkiliyor.
Anne-baba için doğum, hayat boyu unutulmayacak, hep hayali kurulmuş bir olayın gerçekleşmesidir ve çok önemlidir. Doğum öncesi psikoloji (Prenatal Psikoloji) ile ilgilenen uzmanlar doğumun bebek için de çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Rahimdeki dokuzuncu ayında bebek, artık etrafındaki seslerin, görüntülerin, hislerin farkında oluyor. Doğum ise, bebeğin yaşadığı ilk uzun süreli duygusal, fiziksel şok ve bebek bunu asla unutamıyor.

Bebeğin nasıl doğduğu, onun ileride nasıl bir insan olacağını ve dünyayı nasıl göreceğini belirleyen önemli bir faktör. Freud, doğumla gelen acı ve zevklere "birincil duygular" adını vermiş. Freud'a göre kimse bu hislerin etkisinden tam anlamıyla kurtulamıyor.

Bebekler doğumdan hemen sonra da annelerini aramaya başlıyor. Klinik olarak yapılan çalışmalara göre, bebeğin doğum anından sonra hemen annesi ile teması, ileride o kişinin güvenlik duygusu üzerinde etkili oluyor.

Prenatal psikoloji ile ilgilenen Dr. Frederick Leboyer, epidural veya sezaryenle doğumun bebekteki etkilerini şöyle anlatmış: "Bugün dünya ile tanışmanın daha korkunç bir hali
olamaz. Doğar doğmaz genellikle hafif uyuşturulmuş durumda olan annelerinden alınır ve parlak ışıkların olduğu, ellerinde eldivenler ve yüzlerinde maskeler bulunan yabancıların dokunuşlarına maruz bırakılırlar."

Anneden uzaklaştırılan bebekler

Bebek ve anne temasının önemi, Dr. Marshall H. Klaus tarafından yapılan öncü niteliğindeki bağ kurma deneyi ile kanıtlanmış. "Bağ kuran bebekler" olarak adlandırılan gruptaki çocukların, doğumdan hemen sonra annelerinden uzaklaştırılan bebeklere oranla, büyüdüklerinde dışa dönük ve kendine güvenen yetişkinler oldukları izlenmiş.

Prenatal Psikoloji konusunda çalışmalar yapan Op. Dr. Yasemin Yıldız, en iyi şartlarda bile doğumun, bebeğin vücudunda sismik deprem dalgaları gibi etki yaptığını, huzurla amniotik sıvıda yüzerken bir anda doğum kanalının içinde saatlerce süren bir çıkış denemesine itilen
bebeğin, doğum sırasında yaşadığı tüm duyguları ve hareketleri kaydettiğini belirtiyor.

Dr. Yasemin Yıldız, doğumun nasıl olduğu ve annenin hislerinin de bebeği doğrudan etkilediğini söylüyor ve "Anne rahat, sakin ise büyük ihtimalle doğum sırasında zorluk çekmeyecektir. Doğum anında bebek diğer şeylerin yanı sıra annesinin duygularının da fazlasıyla farkındadır" diye konuşuyor.

Bebek altıncı aydan itibaren hisseder

Dr. Yasemin Yıldız, araştırmalara göre bebeğin 6. aydan itibaren bilinçli, tepkili ve aktif bir duygusal yaşama sahip olduğunu vurguluyor. Ceninin, görebilen, duyabilen,
deneyimleyebilen, tat alabilen ve ilkel seviyede de olsa rahim içinde öğrenebilen bir varlık olduğuna dikkat çeken Dr. Yıldız, şu bilgileri veriyor:

"Daha önemlisi, bir yetişkin kadar olmasa da hissedebilir. Bir çocuğun hissettikleri ve algıladıkları, kendisi ile alakalı beklentilerini ve davranışlarını belirlemeye başlar. Bir çocuğun kendini nasıl gördüğü ve sonucunda da mutlu veya mutsuz davranması, agresif ya da aşırı uysal, kendine güvenli ya da güvensiz ve endişeli davranması kısmi olarak ana rahminde kendisi hakkında aldığı mesajlarla ilgilidir. Bu şekillendirici mesajların asıl kaynağı annedir."

Haberin Devamı