Anne adayları dikkat! En güvenlisi...
Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, normal doğumla ilgili bilgiler vererek, "Normal doğum yaklaşık 8-14 saat arası sürebilen sancılı bir süreç sonunda gerçekleşmektedir. Doğum öncesi yeterince motive edilen ve ağrı eşiği yüksek gebeler, doğum ağrısı ile gayet rahat baş edebilmektedir" dedi.
Kendiliğinden başlamış bir doğumda, doğum sancıları düzenli ise herhangi bir sancı verici ilaç gerekmediğini ancak sancıların, doğumun gerçekleşmesi için yetersiz olduğu durumlarda doğumu başlatmak için belirli dozlarda ve kontrollü olarak ilaç kullanıldığını belirten Op.Dr.Öztürkmen, “Bu ilaçlar, gebede kendiliğinden oluşan sancılardan daha yoğun bir ağrı hissine neden olmamaktadır” dedi.
DOĞUM SÜRESİ UZARSA BEBEĞİN KALP ATIŞI İZLENİR
Herhangi bir risk düşünülmeyen doğumlarda bebeğin kalp atışlarının belli aralıklarla kaydedildiğini ifade eden Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, "Bazı durumlarda ise kalp atışlarının daha sık ve uzun süreler izlenmesi gerekir. Özellikle suyun az olduğu, daha önce kalp atışlarında düşmeler izlenen veya uzamış doğumlarda bu ihtiyaç artmaktadır" diye konuştu.
SU KESESİ KENDİLİĞİNDEN AÇILMAZSA
Op.Dr.Öztürkmen, bazı doğumlarda su kesesinin kendiliğinden açılırken, bazı doğumlarda ise rahim ağzı açıklığı ilerlemesine rağmen bu durumun gerçekleşmeyebildiğini kaydederek, şunları söyledi:
"Gerekli görüldüğünde basit bir müdahale ile su kesesi açılmakta, böylece doğum hızlandırılmakta ve bebeğin kakasını yapıp yapmadığı da anlaşılmaktadır. Normal doğum yaklaşık 8-14 saat arası sürebilen sancılı bir süreç sonunda gerçekleşmektedir. Doğum öncesi yeterince motive edilen ve ağrı eşiği yüksek gebeler, doğum ağrısı ile gayet rahat baş edebilmektedir. Bazı gebelerde ise yoğun ağrı kesme ihtiyacı hissedilmektedir. Bunun için kullanılan epidural anestezi, doğum ağrısının hissedilmesini oldukça başarılı bir şekilde önleyen ve doğum sürecinde aksaklığa yol açmayan güvenli bir yöntemdir."
BEBEĞİN İRİ OLDUĞU DURUMLARDA
Özellikle iri bebeklerde doğumun zorlaşabildiğini de ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, şunları ifade etti:
"Bebeğin doğum kanalından çıkması zorlaşarak ilerlemesi durabilir. Bu durumda rahmin en tepe noktasından uygulanan hafif bir baskı ile bebeğin ilerlemesine yardımcı olunmaktadır. Ender durumlarda vajinal kanaldan uygulanan forseps -vakum gibi aletlerle doğum sağlanmaktadır. Bebeğin başının büyüklüğü nedeniyle doğumun zorlaşması durumunda, düzgün bir doğum kesisi (epizyotomi) yapılarak doğum sağlanmaktadır. Doğum sonrası kesi kolaylıkla onarılmaktadır. Bu imkanların sunulduğu sağlık kurumlarında doğum yapmak her anne adayının hakkıdır. Evde ve tıbbi bakımdan yoksun bir doğum bir çok riski beraberinde getirecektir."
ANNE ADAYLARI BİLGİLENDİRİLMELİ
Düzenli takip edilen bir gebelikte aynı zamanda anne adayının doğum süreci konusunda da bilgilendirilmesi ve kaygılarının giderilmesi gerektiğini belirten Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, "Doğum zamanı yaklaştıkça olası belirtiler tekrar tekrar konuşulmalı ve anne adayının bu belirtilerle karşılaştığında telaş etmeden gerekeni yapması sağlanmalıdır. Gebelik kontrollerinde herhangi bir risk saptanmamış bir gebe, su gelmesi, kanlı akıntı, sancı kasılmalar veya kanama gibi doğum belirtileri başladığında hastaneye yatırılır. Yapılan vajinal muayene ile rahim ağzı açıklığı, bebeğin doğum kanalında inişi, su kesesinin durumu gibi bulgular tespit edilir. Bebeğin kalp atışları ve rahim kasılmalarının ölçüldüğü bir aletle değerlendirme yapılır. Genelde doğumu kolaylaştırmak ve bebek çıkarken kirlenmesini önlemek için lavman yapılır. Sancıların sıklaşması ve uygun görülen aralıklarla vajinal muayene tekrarlanır. Rahim ağzı tam açık olduğunda ve baş vajina çıkımına kadar indiğinde doğum masasına alınan gebe sancılarıyla beraber ıkındırılarak doğum gerçekleştirilir. Baş çıktığında özellikle bebeğin burun ve ağzındaki sekresyonlar temizlenmekte ve bunları aspire etmesi engellenmektedir" diye konuştu.
Bebek doğar doğmaz anne ile temasın sağlanması ve mümkünse anne kucağında ilk bakımı yapılması gerektiğini de sözlerine ekleyen Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, "Doğum sonrası ilk muayenesinde tıbbi müdahale gerektirebilecek durumlar tespit edilip en kısa zamanda emzirme sağlanmalı ve bebeğin kan şekerinin düşmesi engellenmelidir" dedi.
Doğumun son evresinin plasenta denilen bebekle anne arasındaki bağı sağlayan yapının atılmasını içerdiğini ifade eden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, "Plasentanın çıkması genelde kendiliğinden sorunsuz gerçekleşir. Plasenta çıkması gecikirse gerekli müdahalelerle çıkarılmaktadır. Plasenta çıktıktan sonra vajina ve rahim ağzı olası yırtıklar açısından dikkatlice muayene edilir. Epizyotomi açılmışsa veya yırtık varsa onarılır. Kanama kontrolü yapılarak anne yatağına alınır ve bebeğiyle ilgilenebileceği en uygun şartlar sağlanır" şeklinde konuştu.