Gazete Vatan Logo

Akciğer kanseri için yeni risk: Kahve

Çağın en korkulan hastalıklarından biri kanser. Hangi besinler kanserden koruyor, neler kansere yol açıyor diye pek çok kişi araştırma yapıyor. Son araştırma sonuçlarına göre günde 2 fincandan fazla kahve tüketmek akciğer kanseri riskini arttırıyor.

Akciğer kanseri için yeni risk: Kahve

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bugünkü yazısında pek çok kişiyi yakından ilgilendiren bir konuyu kaleme aldı. Akciğer kanserine neden olan fazla kahve tüketimi ile ilgili o yazı...

TIP dünyası tam da geçen hafta “The Lancet” dergisinde yayınlanan “beslenme-ölüm ilişkisi” haberinin sarsıntıları içindeyken, bir başka “şok haber” ABD’nin Vanderbilt Üniversitesi’nden geldi.

Bu önemli merkezde bilim insanı Jingjing Zku liderliğinde yürütülen araştırma, günde iki fincan veya daha fazla kahve içmenin “sigara tiryakisi” olmayanlarda bile akciğer kanseri riskini ciddi biçimde arttırabileceğini gösterdi. Bu, farklı coğrafyalarda, faklı merkezlerde yapılan araştırmaların ortak verisi idi ve bize şunu söylüyordu: Sigara içmeseniz bile bir günde iki fincan veya daha fazla kahve içerseniz akciğer kanseri riski yüzde 41 oranında artabiliyor! Araştırmanın sonuçları geçtiğimiz hafta Amerikan kanser derneğinin yıllık toplantısında da tebliğ edildi. Peki sebep ne? Kahve–akciğer kanseri arasındaki bu can sıkıcı bağlantının nedeni henüz net olarak bilinmiyor. “Muhtemel suçlu”nun ise kahveye uygulanan “kavurma” işlemi olduğu düşünülüyor.

Haberin Devamı

SAĞLIKSIZ BESLENEN ERKEN ÖLÜYOR

YENİ tamamlanan ve neticeleri ünlü The Lancet dergisinde yayımlanan küresel hastalık yükü çalışmasının sonuçlarında hepimizin “kulağına küpe olacak” mühim bilgiler, ciddi uyarılar var. Bu önemli ve güvenilir araştırmanın neticesine bakılırsa, her 5 yetişkinden biri “beslenme yanlışları”, daha açık deyişle “kötü beslenme” probleminden ölüyor. Öyle ki, araştırmanın ortaya çıkardığı istatistiksel veriler bize “kötü beslenme” meselesinin neredeyse “sigara içme” tehdidinden bile önemli olduğunu gösteriyor. İsterseniz gelin konuyu biraz daha detaylı inceleyelim.
EN ÖNEMLİ TEHDİT: TUZ
- GAZLI-şekerli içeceklerin tüketimindeki artış en mühim beslenme tehditlerden biri.
Aşırı şeker ve yağ tüketimi, özellikle “trans yağ” yüklü paketli gıdalara yönelimin artışı da olumsuz bir faktör.
Fast food gıdaların yoğun tüketildiği yerlerde beslenmeyle ilişkili ölüm oranlarında ciddi artış var.
Geleneksel beslenme yerine Batı tipi beslenme yaygınlaştıkça sadece bedene giren “toksik madde” oranı artmıyor, zorunlu ihtiyaç sayılan bazı mikro besin unsurlarının (vitamin, mineral, antioksidan) ve önemli destek maddelerinin (probiyotikler, omega- 3 yağ asidleri, magnezyum, glikozaminoglika, kollajen) kazanımı da tehlikeye giriyor.
SANILDIĞI GİBİ ‘HAYAT’ DEĞİL
Bizde “beslenme guru”su sayılan sözde uzmanlar bize hâlâ ve ısrarla “İstediğiniz kadar tuz tüketebilirsiniz!” diyor. “Tuz hayattır, ne kadar kullanırsanız o kadar sağlıklı olursunuz” tavsiyelerinde bulunabiliyor. Bizimkiler, radyoaktif kirliliği ile ünlü Himalaya tuzuna övgüler düzerken beslenme alışkanlıklarının sağlığımıza etkisini araştıran bu çok önemli araştırmanın en çok üstünde durduğu tehdit ne, biliyor musunuz? Aşırı tuz tüketimi!
KÖTÜYÜ BIRAKMA, İYİYİ UNUTMA
- ARAŞTIRMANIN mühim bir çıkarımı daha var, o da şu: Kardeşim, yalnızca kötü beslenme ve onun olumsuz sonuçlarına (obezite, kanser) odaklanma. Problemin bir de “iyi besinler”den, yani sebzeden, meyveden, tam tahıl ve kuruyemişlerden uzaklaşma, yani “faydalı besinleri ıskalama” boyutu var. Bu da en az öbürü kadar, hatta ondan çok daha önemli bir ayrıntı!
4 HATA
Akciğer kanseri için yeni risk: Kahve
- THE Lancet dergisinde yayınlanan bu çalışmaya göre kötü beslenmenin ve kötü beslenme nedeniyle beklenenden erken ölmenin en önemli nedenleri şunlar:
Tuz tüketiminde artış: Farkında değiliz ama tuz nerede ise hemen tüm “paketli” gıdaların vazgeçilmezi. Yiyip içtiğimiz pek çok şey ise “tıka basa” tuz yüklü.
Sebze ve meyve tüketiminde azalma: Bu ikilideki azalma pek çok sağlık sorununun en mühim davetçisi. Hazır gıda kültürü ve fast food beslenme alışkanlığı, yani “Batı tipi beslenme” modeli yaygınlaştıkça sebze ve meyve tüketimi daha da dibe vuruyor.
Tam tahıl tüketiminde dibe vurma: Tam tahıl yerine sadece “beyaz un” odaklı besin tüketimi de mühim bir negatif faktör.
Kabuklu kuruyemişlerden uzaklaşma: Pizza, cips, gofret kültürünün kuruyemiş kültürünü neredeyse “yok olma noktasına” taşıması da mühim bir sorun.

Haberin Devamı