8-13 yaş grubu için sosyal medya alarmı!
Sosyal medyadaki paylaşımların çocukların psikolojisini tehdit ettiğini vurgulayan Klinik Psikolog İpek Özaktaç, yapılan araştırmalara göre en çok ‘Z nesli’ olarak adlandırılan 8-13 yaş grubundaki çocukların ‘sosyal medya bağımlılığı’ tehdidi altında olduğunu söyledi.
İnternet ve sosyal medya kullanımı her geçen gün artarken, çocukların ve ergenlerin, sosyal medya kullanımının zararlı etkilerine daha fazla maruz kaldığı belirtiliyor. Özellikle son yıllarda Instagram ve Youtube kullanımının yükselişe geçmesiyle birlikte çocukların kendilerine yönelik algılarının da değişmeye başladığına dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç, kişilerin sosyal medya platformlarında var olma amacının sadece paylaşım yapmanın ötesine geçerek, kabul görmek ve başkaları tarafından beğenilmek olduğunu söyledi.
ÇOCUKLAR FENOMEN OLMA HAYALİNDE
Fotoğraf ve video paylaşımı ile birlikte ‘fenomen olma isteğinde’ olan çocuklar için güzel, ‘cool’, gösterişli ve şöhretli gözükmenin çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç, “Özellikle kız çocukları, sosyal medyada kendilerini bulundukları yaştan büyük gösterecek şekilde giyinip makyaj yaparak, dikkat çekici fotoğraf ya da videolar paylaşarak bolca ‘like almak’ (beğenilme) ve kabul görmek arzusundalar. Bu sayede kendilerini daha popüler ve havalı hissediyorlar” dedi.
8-13 YAŞINDAKİLER AKILLI TELEFONSUZ NEFES BİLE ALAMIYOR
Günümüzde sosyal medya bağımlılığından en çok etkilenen yaş grubunun 8-13 yaş aralığında bulunan ‘Z kuşağı’ olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç, şunları söyledi: “8-13 yaş aralığında bulunan Z kuşağı, bir diğer deyişle ‘dijital nesil’ olarak adlandırılan çocuklarda sosyal medya kullanımı had safhaya ulaştı. Teknoloji ve sosyal medya kullanımı neredeyse Z kuşağının yaşamının temeli haline geldi. Akıllı telefonlarından uzak kaldıklarında huzursuz hissetmek, uyumadan önce ve uyandıktan sonra sosyal medya hesaplarını kontrol etmek, günlük yaşantısını sosyal medya üzerinden yönetmek Z kuşağına özgün davranışlar arasına girdi. Dolayısıyla, son zamanlarda yapılan araştırmalara göre, Z kuşağı sosyal medya bağımlılığı riski altındaki en büyük gruptur.”
20’Lİ YAŞLARDAKİ KADIN BLOGGER'LARA DİKKAT
Instagram ve Youtube’da karşılaşılan 20’li yaşlardaki kadın blogger ya da fenomenlerin, çocukların ya da genç kızların zihninde ‘güzel giyinip güzel fotoğraflar çekersem hem çok sevilir hem de kolay yoldan para kazanabilirim’ algısının oluşmasına sebep olduğunu söyleyen Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç, bu nedenle genç nesil arasında marka ayakkabı ya da çantaların, makyaj yapmanın, sürekli farklı kıyafetlere sahip olmanın doğru olduğunun düşünüldüğü bir anlayışın oluşmaya başladığını kaydetti.
"BEĞENİ ALMAK KADAR OKULDA POPÜLER OLMAK DA ÖNEMLİ"
“Gerçek yaşamın ‘sosyal medyada beğeni almak’ ile bir ilgisinin olmadığının özellikle ortaokul ve lise çağındaki gençlere anlatılması gerekiyor” diyen Psikolog Özaktaç, çocukları aşırı sosyal medyayı kullanan ailelere önemli uyarılarda bulundu. Psikolog Özaktaç, “Instagram’ın başlattığı ve tüm dünyada uygulanacak olan ‘beğeni sayısını gizleme’ özelliği ile birlikte kullanıcıların beğenilme stresinden uzaklaşması hedefleniyor. Fakat çocuk ve ergenler göz önünde bulundurulduğunda, okulda ya da günlük yaşamda özellikle akranlarından aldıkları tepkilerin de onlar için büyük önem taşıdığını görüyoruz. Dolayısıyla, kaç beğeni aldıklarının yanında okulda ne kadar popüler oldukları da onların benlik saygısını, özgüvenini ve kendilerine dair olan inançların temelini oluşturabiliyor. Bu noktada aileler çocuklarına ‘göründüklerinden daha fazlası olduklarını’ hissettirmek ve öğretmek durumundalar.”
"HER ÇOCUĞUN BAŞARILI OLDUĞU BİR ALAN VARDIR"
Yeterli, başarılı oldukları alanların keşfedilerek aslında ne kadar değerli ve önemli olduklarını hissetmelerinin çocukların benlik saygısının artmasına yardımcı olacağına işaret eden Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç, ebeveynler için diğer çözüm önerileri ilgili şunları söyledi: Örneğin, matematikte iyi olmayan bir çocuk edebiyat dersinde iyi bir performans sergiliyorsa, bunun ne kadar kıymetli olduğu vurgulanabilir. Ayrıca bunlar dışında spor, müzik, resim gibi alanlarda başarılıysa, aileler bunların üzerine yoğunlaşabilir. Unutulmamalı ki, her çocuğun kendine özgün ve özel bir kimliği vardır. Her çocuğun yetenekli olduğu bir alan vardır. Bu, bedensel özelliklerinden ya da diğerlerinin onları nasıl değerlendirdiğinden daha önemlidir.”