Gazete Vatan Logo

Karanlığı kovmak için sitem etme, bir mum yak

Güçlü yanlarımıza ve olumlu özelliklerimize dikkat çekerek, insanın mutluluğuna katkıda bulunmayı hedefleyen pozitif psikoloji; bireyin olumlu yönlerine odaklanır.

Potansiyellerimizin farkına vardırarak daha kaliteli bir yaşantıyı hedefleyen bu akım, koruyucu psikolojik sağlık üzerine de yoğunlaşır. İnsanların iyimser ifade eden niteliklerle algılanması; her insanda yaşamı olumlu yönde geliştirmeye yarayacak argümanlar olduğuna inanılması; bu argümanların olumlu yönde desteklendiği ölçüde bireye yaşam enerjisi verdiğinin düşünülmesi pozitif psikolojinin çıkış noktasıdır. Hedeflere ulaşmak için gerekli potansiyele sahip olma durumu olan umut ise, bireyin amaçlara yönelik duyguya sahip olması, bu amaçlar için harekete geçme güdüsü ve bu amaçlara ulaşma yolları ile birlikte düşünme sürecini kapsar. Yapılan araştırmalarda inancın umudu pozitif yönde etkileyen bir faktör olduğuna ve maneviyatı güçlü olanların geleceğe umutla bakmada daha başarılı olduklarına ulaşılmıştır.

Umut ve maneviyat

Yüksek lisans tezimde, bireyin manevi dünyası ile umudu arasındaki ilişkiyi araştırdım. Araştırmanın sonuçlarına göre; hem dindarlık ile umut arasında hem de dindarlığın inanç, duygu ve davranış boyutları ile umut arasında da pozitif yönde anlamlı ilişkilere ulaşılmıştır. Dolayısıyla, insanlara bir hayat amacı belirleyen ve gelecek hakkında umutlu olmayı öğütleyen din ile umudun ilişki içinde olduğu tespit edilmiştir. Dinin bireyin duygusu, tutumu, düşüncesi ve davranışı üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olduğu çok sayıda araştırma tarafından desteklendiği gibi araştırmamız tarafından da desteklenmiştir.

Haberin Devamı

Yüce kitabımız Kur’an, hayatı anlamlandırmayı (En’am,162), gelecek hakkında ümitvar olmayı (Yusuf, 110; Ankebut,23), insanlığı selamete ve huzura ulaştırmayı (Maide,16; Ra’d,28) hedeflemiştir. Hz Peygamber’in “yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin” (Tirmizi, Birr, 55) ifadeleri, bireyin umutlu olmasına katkı sağlar.

Beden ölür,ruh kalır

İlk insandan bu yana var olan bir olgu olarak kutsal durumlar barındıran maneviyat ile umut, ölüm kaygısı başta olmak üzere varoluşsal kaygılarla baş etmede önemli rol oynarlar. Ruh ve bedenden oluşan insanın sadece bedeni ölür ama ruhumuz sonsuza kadar kalır. Ölüm bir yok oluş değil, bir dünya değiştirme ve Yaradan’ına kavuşma olduğu için Yaradan’ımıza kavuşmak ümidiyle yaşamalıyız. Bu noktada kültürümüzde Mevlana’nın ölüm gününü, Şeb-i Arus (düğün gecesi) olarak adlandırması çok anlamlıdır.

Haberin Devamı

Dolayısıyla, yaşadığımız olumsuz olaylar ile baş etmede dinî referansların olumlu etkisi olacaktır. Sonuç olarak, bu dünyayı Mevlana gibi “hamdım, piştim, yandım” hayat felsefesiyle bir öğrenme ve tecrübe yeri olarak algılamalı ve daima umutlu olmalıyız. Unutmamalıyız ki Kur’an’ımız, “…Gerçeği gizleyenlerden başkası Allah’ın rahmetinden umut kesmez” der.

“Pozitif Psikoloji Bağlamında Umudun Dindarlıkla İlişkisi” adlı yüksek lisans tezinden hazırlanmıştır.