Gazete Vatan Logo
RamazanHamileler ve Emziren Anneler Oruç Tutabilir mi? Fidye Vermeli mi? (Diyanet)

Hamileler ve Emziren Anneler Oruç Tutabilir mi? Fidye Vermeli mi? (Diyanet)

Hamileler ve Emziren Anneler Oruç Tutabilir mi? Fidye Vermeli mi? (Diyanet)

11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif'e girdiğimiz bugünlerde, her senenin meseleleri ve soruları yine karşımıza çıkıyor. Bu meselelerden biri de fidye meselesidir. Fidye oruç tutamayan kimselerin ihtiyaç sahiplerine verdiği, miktarı 'bir kişinin bir günlük yiyeceğinin tutarı' kadar belirlenmiş bir bedeldir. Peki, hamileler tutamadıkları oruç karşılığında fidye vermeli mi? Fidye vermenin süresi ne kadardır? İşte Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıkladığı fidye verme durumuyla ilgili fetvası.

Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir. Dinî bir terim olarak fidye, oruç ibadetinin eda veya kaza imkânının kalmaması sebebiyle veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için ödenen maddî bedeli ifade eder.

Kur’ân-ı Kerîm’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.” (el-Bakara,2/184) buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder (Serahsî, el-Mebsût, 3/100; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/37-39).

Öte yandan Şâfiîlere göre, Ramazan ayının kaza borcu herhangi bir mazeret olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar (Nevevî, el-Mecmû’, 6/364; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 2/175).

EMZİREN VE HAMİLE KADINLARIN FİDYE DURUMU

Şâfiî mezhebinde fidye ödeme yükümlüğünün ortaya çıktığı bir diğer mesele de gebe ve emzikli kadınlarla ilgilidir. Emzirme ve hamilelik sebebiyle çocuğunun sağlığı hakkında endişe duyan annelerin, oruç tutamadıkları günleri hem kaza etmeleri hem de fidye vermeleri gerekir. Fakat çocuk hakkında değil de kendileri hakkında endişe ederlerse o zaman sadece kaza gerekir (Nevevî, el-Mecmû’, 6/267).

Haberin Devamı

Hac ve umre ile ilgili görevler yerine getirilirken meydana gelen bazı eksiklikler için uygulanması gereken maddî yaptırım da fidye kapsamına girer (el-Bakara, 2/196).

Bir fidye, bir kişiyi bir gün doyuracak yiyecek miktarı veya bunun ücretidir. Bu da “sadaka-i fıtır” ile aynı miktarı ifade eder. Bu, fidyenin asgari ölçüsüdür. İmkânı olanların daha fazla vermesi daha iyidir (el-Bakara, 2/184; Merğinânî, el-Hidâye, 1/124).

 

FİDYE VERME GÜCÜ OLMAYAN KİŞİLER NE YAPMALIDIRLAR?

Senenin hiçbir mevsiminde oruç tutamayacak kadar yaşlı olan (pîr-i fâni) kimselerin, maddî durumları uygunsa Ramazan’ın her bir günü için bir fakire fidye (yani bir fitre) vermeleri gerekir. İyileşme umudu olmayan hasta da bu hükme tâbidir (el-Bakara, 2/184).
Fidye verecek gücü olmayanlar ise fidyeden sorumlu olmazlar (İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/38). Ancak kasten tutmadıkları oruçların uhrevî sorumluluğunu taşırlar. Bu durumda olanların yapabileceği Cenâb-ı Hak’tan bağışlanma dilemektir.

Haberin Devamı

 

ORUÇ FİDYESİ NASIL ÖDENİR?

Oruç fidyesinin tutarı, fıtır sadakası kadardır. Bu fidyeler Ramazan’ın başlangıcında verilebileceği gibi Ramazan’ın içinde veya sonunda da verilebilir. Fidyelerin tamamı bir fakire topluca verilebileceği gibi ayrı ayrı fakirlere de verilebilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye güçleri yetmiyorsa Allah’tan bağışlanmalarını isterler.
Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, ileride tutabilecek duruma gelirlerse, fidyelerini vermiş bile olsalar tutamadıkları oruçları Hanefîler'e göre kaza ederler (Kâsânî, Bedâî’, 2/105; Merğinânî, el-Hidâye, 1/124). Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nâfile bağış/sadaka sayılır.