Affetmek bir tercihtir
“Affetmek büyüklüktür” sözü gücenmiş insanları barıştırmak için en çok kullandığımız ifadelerden biridir.
Özellikle bayram günleri kırgınlıkların sonlandırılması için en güzel fırsatlardır. Aslında affetmek büyüklük yapmaktan, bir nezaket göstermekten, ağırbaşlı davranmaktan yani toplumun beklentilerine uygun davranmaktan çok daha fazlasıdır.
Dilimizde kullandığımız affetme sözcüğü Arapça kökenlidir ve” aff”, sözlükte yok etmek, ortadan kaldırmak, silip süpürmek gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak ise kişinin kendisine haksızlık yapan veya gücendiren birini cezalandırmadan vazgeçmesi anlamında kullanılmaktadır. Felsefeciler affetmeyi erdemle ilişkilendirilmişler, pek çok din mensuplarına birbirini affetmeyi önermiştir.
Affetme çok kolay işleyen bir süreç değildir ve bir kişinin diğerini affetmesi için önce buna kendisini hazır hissetmesi gerekir. Toplumun beklentisine uygun davranmak adına yapılan göstermelik affetmeler, gerçek bir affetmenin oldukça uzağındadır. Gerçek bir affetmenin olabilmesi için kişinin hiçbir baskı altında kalmadan kendisini geçmişin acı veren yükünden kurtarmak istemesi ve bunu hür iradesi ile seçmesi gerekir. Bunu yapmayı başaran kişi ise en büyük iyiliği kendisine yapmış olur.
Affetmenin kişinin iç huzuru ile nasıl bir ilişkisi vardır?
Yaşam doyumumuzun yüksek olması, mutluluğumuzun devam etmesi çevremizdeki insanlarla kurduğumuz ilişkilerinin kalitesine bağlıdır. Yakın çevremizle yaşadığımız sorunlar bizi gücendirebilir hatta öfkelendirebilir. Eğer gücenen ve gücendiren kişi arasında bir aile bağı varsa durum daha da acı verici olabilir. Çünkü bizlerin sağlığımızı ve mutluluğumuzu korumak için yakın çevremizdeki kişilerle iyi ilişkiler kurmaya ihtiyacımız vardır.
Ölümcül Duygular adlı kitabında Dr. Don Colbert insanların kırgınlık ve nefretle yaşadığı durumlarda kanlarındaki adrenalin ve norepineprin salgısının hızla arttığını bunun da kan basıncının yükselterek kalp damar problemlerine neden olduğunu anlatır. Colbert’e göre; vücuttaki en güçlü biyolojik sarkaç kalptir. Tıpkı bir Huygens saati gibi çalışır. Kalpte tüm diğer organları kendi ritmine çeken bir kabiliyet vardır. Her ne zaman kalp sevgi ve huzurla dolarsa tüm vücut uyumlu bir iletişime girer. Aksi durumda zehirli duygular kalbin düzensiz, hızlı, fazla çalışmasını tetikler ve kalbin diğer organlarla iletişimi bozulur. Bu durumda sağlığımızı korumak için yapabileceğimiz kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik te kendimizi affetmektir. Yaptığımız hatayı silmek ve yeni bir sayfa açmaktır.
Affetmenin toplumun huzuru ile nasıl bir ilişkisi vardır?
Topluma karşı bir hata yapmış ve suça sürüklenmiş 124 genç ile yaptığım çalışma, affetme eğilimleri ve sosyal çevre arasında ne kadar önemli bir bağ olduğunu ortaya koymuştur. Ceza infaz kurumunda bulunan gençlerden yakın arkadaşları suça karışmış olamayanların, yakın arkadaşları suça karışmış olan gençlere göre daha yüksek affetme eğilimine sahip oldukları, ilk defa ceza infaz kurumlarında bulunanların, birden fazla kez bulunanlara göre daha çok affetme eğiliminde oldukları belirlenmiştir. Aslında sosyal çevrenin yönlendirmesi ile kızgınlık ve kırgınlık sadece kişinin sağlığını değil, toplumunda sağlığını tehdit eden bir faktöre dönüşebilmektedir.
Bu durumda biz ne yapabiliriz?
Bizim hem içimizdeki hem de toplumdaki huzur ve mutluluğu sağlamak için kızgınlıklarımızı ve kırgınlıklarımızı zihnimizden süpürüp atarak, iyi bir temizlik yapabiliriz. Bu bayram kapımızı sağlık ve mutluluğa açabiliriz.
“Suça Sürüklenen Ergenlerde Affetme Üzerine Bir İnceleme” adlı makaleden hazırlanmıştır.