Türkiye’nin Amazonları
Türkiye’nin kendi alanlarında önde gelen kadınları, Dünya Kadınlar Günü için Hafta Sonu’na özel açıklamalar yaptı...
Türkiye’nin kendi alanlarında en başarılı kadınları onlar... Yeşilçam’ın en güzel oyuncularından Filiz Akın, müzik dünyasının efsanesi Nilüfer, modanın özel yetenekleri Ayşe ve Ece Ege kardeşler, medyanın etkili ismi Şirin Payzın ve filenin sultanı Naz Aydemir Akyol... Çizdikleri imajları ve duruşlarıyla erkek egemen dünyaya adlarını altın harflerle kazıdılar. Mitolojideki kadın savaşçılardan oluşan ulus olan amazonlar’a benzeyen bu kadınlarla bir araya geldik ve onlarla uzun uzun konuştuk... 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için Türkiye’de ve iş dünyasında kadın olmayı, duygularını anlattılar. Başarılarıyla örnek olan, Türkiye’nin güçlü kadınlarının işte Hafta Sonu’na özel açıklamaları.
ŞİRİN PAYZIN: Kadınlara ihtiyacımız var
Haberci Şirin Payzın, gelecek için umut dolu... Ot Dergisi'nde okudum geçen gün, “Önce kadınlar ve çocuklar diye bağırmış olmalı biri. Bu kadar ölümün başka bir açıklaması olamaz” diye... Bunca eziyet, cinayet, şiddet haberleri ile sarsılıyoruz her gün. Kadınları konuşmak, şiddeti konuşmayı gerektiriyor çoğu kez. Başarı hikayelerini göremiyoruz bile. Oysa 14 yaş altı kız tenis milli takımımız Avrupa üçüncüsü oluyor mesela... Haftalar sonra şans eseri okuyoruz bir yerlerde. Şiddet haberlerini tarıyor gözlerimiz çünkü. O kadar daraldık. Oysa başarı öykülerine ihtiyacımız var; ölümler, işkenceler, şiddet karşısında daha güçlü olabilmek için. Daha fazla kadın yazara, sporcuya, çevre gönüllüsüne, insan hakları savunucularına, matematik şampiyonlarına, şarkı söyleyene, dans edene, özgürce fikrini savunan kadınlara ihtiyacımız var.
AYŞE&ECE EGE: Çalışmak başarıya götürür
Başarılı tasarımcı kardeşler Ayşe ve Ece Ege, sektörlerinde kadın olmanın zorluğuna değiniyor. Ege kardeşler, kadını başarıya çalışmanın götüreceğinin altını çiziyor. Kadın olmanın toplumdaki önemi, her şeyden önce çocukların ilk eğitimini vermek ve gelecek nesillerin yetişmesini sağlamakla başlar. Moda sektöründe kadın modacı olmak çok zor. Son derece fedakarlık gerektiren moda dünyası, kadının özel hayatına, ailesine çok da fazla vakit ayırmasına olanak vermeyen bir meslek. Kadınların kariyer ve aile arasında karar vermesi gereken zor bir karar modacı olmak. Bu da kadınların özel hayatları ve ailelerini seçmeleriyle sonuçlanıyor. Ancak kadın tasarımcılar, kadınları daha iyi anladıkları, kompleksleri, arzuları, duygularını daha iyi hissettikleri için son yıllarda daha başarılı işlere imza atıyorlar ve dünyadaki kadın tasarımcıların yükselişte olduklarını görüyoruz.
FİLİZ AKIN: Umutlu olalım
Filiz Akın, sinema sektöründe ve Türkiye’de kadın olmanın anlamını sorgularken kadının sadece analık vasfıyla değil, zekası ve üreticiliğinin de katıldığı, kadınla erkeğin el ele verdiği bir toplumla ilerleme sağlanabileceğini vurguluyor. Yaşam, kadın ve erkek üzerine kurulur. Bilimsel olarak kadının XX, erkeğin XY olarak ifade edildiğini düşünürsek; doğada nesillerin devamı için en önemli rolü üstlenmiş olandır diyebiliriz. Çünkü nesli devam ettirecek olan canlıyı taşıyan, dünyaya getiren odur. Erkeğin savaş, rekabet, güç arayışına karşılık koruyucu, şefkatli, estetik anlayışı ve duygusal zekasının üstünlüğüyle hayata güzellik katan taraftır. Asırlar boyu erkek egemen toplumda bastırılmış olmasına rağmen modern dünyada aklıyla, zekasıyla, bilgisi ve yetenekleriyle öne çıkmakta ve yerini almaktadır. Gelişmiş ülkelerde gördüğümüz gibi sadece analık vasfıyla değil, kadının zekası ve üreticiliğinin de katıldığı, kadın ve erkeğin el ele verdiği toplum ilerleme almaktadır.
NİLÜFER: Bir çıkış yolu hep vardır
Müzik dünyasının en sevilen seslerinden Nilüfer, kadın gibi müthiş bir madenin cevherinden yararlanmak gerektiğini söylüyor ve zorlu bir yol olmasına karşın bir çıkış yolunun hep var olduğunun altını çiziyor...
‘’Türkiye’de ve ‘iş dünyasında kadın olmak’ diye bir konunun masaya yatırılması dahi meselenin özünü açıklıyor aslında... Kadının iş dünyasına, sosyal hayata katabileceklerini hatırlatmaya çalışmak bile üzücü aslına bakacak olursanız. Bunları çoktan geçmiş olmamız gerekiyor. Bu çağda bile aşılamamış bir algı sorunu ile mücadele ediyoruz kadının yeri konusunda. Bırakın iş dünyasındaki kadını, evdeki, sokaktaki kadının bile yeri konusunda bir eşitlik zemini kurulamadı. Yine de her şeye rağmen karamsar değilim. Yeri ve zamanı geldiğinde, küllerinden doğabilecek, üstelik kendisi ile beraber etrafını da toparlayacak müthiş bir süper güç kadın. Bunu bize ve dünyaya sergilemiş nice kadın rol model var. Bu insanların hepsini dinlediğinizde hepsinin kişisel mücadele öykülerinin olacağından eminim. Demek ki yine de mümkün... Demek ki hep bir çıkış yolu var. Zorlu bir yol evet ama şu an zor durumda olan hiçbir kadının kendini köşeye sıkıştırılmış hissetmesini istemiyorum. Tüm kadınlardan ricam, kendi yollarının ve iç güçlerinin farkına varmaları. Hiçbir insan yapısı engel, yaradanın bize bahşettiği güçten üstün olamaz.’’