Teknolojiyi duygular ile birleştirdik
Netflix’in en çarpıcı yapımı kuşkusuz, Black Mirror... 29 Aralık’ta dizinin 4. sezonu başlayacak. Öncesinde senaristleri Charlie Brooker ve Annabel Jones ile konuştuk
29 Aralık günü Netflix’in ikonik dizisi Black Mirror dördüncü sezonu ile izleyicilerin karşısına çıkacak. Altı bölüm de geçmiş sezonlardaki kadar çarpıcı. Benim favori bölümlerim “Black Museum” ve “Hang the DJ” oldu. Senaryo yazarları Charlie Brooker ve Annabel Jones, yine geleceğe bakmış ve teknolojinin hayatımızın merkezi olduğu bir dünyada bunun daha da ilerisinin nasıl olacağını bize net bir şekilde göstermiş. Yeni sezon öncesi dizinin yazarları ile özel bir telefon röportajı gerçekleştirdim. Neler ile karşılaşacağımızı ve dizi izleme alışkanlıklarımıza dair anekdotlar verdiler
Yeni sezonu erkenden izleyen şanslı azınlıktanım. Özellikle Jodie Foster’ın yönetmenliğini yaptığı “Arkangel” bölümü çarpıcıydı; annemle olan ilişkimi yeniden gözden geçirmemi sağladı. Bana öyle geliyor ki sizi insan ruhunun derinlikleri, korku ve kaygıları besliyor...
Charlie Brooker: Evet bölümün kesinlikle ebeveynlik, yaygınlaşan ve gelişen teknolojinin kullanımı üzerine olduğunu söyleyebiliriz. Bence Arkangel bölümünde ele aldığımız teknoloji hepimiz için aynı düzeyde kışkırtıcı olurdu. Kışkırtılmaya oldukça müsaitiz. Bu arada aslında bölümün pesimistik olmasına değil, “karşı konulmaz” olmasına odaklandık diyebilirim.
Annabel Jones:Arkangel bölümünde teknolojinin insana verdiği gücün yanı sıra bu gücü nasıl dikkatlice kullanmak gerektiğini vurguluyoruz. Ebeveyn olduğunuzda genellikle geçmiş deneyimlerden hareketle endişe dolu ve çocuklarınıza karşı aşırı korumacı olabiliyorsunuz. Elbette diğer taraftan da çocuğun büyüyüp gelişebilmesi için özgürlüğe ihtiyaç duyduğu gerçeği de yatıyor. Umarız ki bu ilginç bir konu ya da bölüm olacak.
Bu sezondan ne beklemeliyiz? Daha çok duygu mu, daha çok teknoloji mi yoksa teknoloji ile karışmış duygular mı?
Charlie:Umarız ki ikisi de… Bu sezon çok geniş konulara değiniyoruz. Örneğin “Arkangel” bölümü anne-kız ilişkisi üzerine bir dram, “Crocodile” karanlık bir gerilim, “Hang the DJ” neredeyse romantik komedi, “Metalhead” 3 farklı kamp yangınını içeren bir çeşit korku hikayesi, “Black Museum” içinde birçok hikayeyi barındıran bir bölüm. Yani hepsi daha öncekilerden ve de birbirinden çok farklı.
Annabel: Birilerinden bölümleri izlemesini bekliyorsunuz ve ne alacaklarını bilmiyorsunuz. İşte bir işe başlayıp seni nereye götüreceğini bilmemek... Bu çok tatlı bir duygu.
Çıldırmamaya çalışıyoruz
Dört sezon boyunca izleyiciniz katlanarak arttı. Bu artış ve izleyicinin beklentisi senaryo yazarken sizi etkiliyor mu? Bu konuda endişelendiğiniz oluyor mu?
Charlie: Global bir platformda olduğumuzun farkındayız. Ama bir dizi yaparken çok fazla buna odaklanamazsın çünkü çıldırabilirsin. Biz de çıldırmamaya çalışıyoruz. Yani fokuslanman gereken farklı şeyler var; kaç kişinin izleyeceği, insanların neler düşündüğü gibi şeyler ön planda olmamalı.
Tüm sezonlar içinde benim en favori bölümüm -ve sanırım çoğu insanın da öyle- birinci sezonun ilk bölümü “The National Anthem.” Sizlerin favori bölümü hangisi?
Charlie:Çok çok fazla var, kesin bir şey diyemiyorum. Hepsi de birbirinden farklı. Açıkçası moduma göre değişiyor. Hepsinin görevi ayrı. Mesela bazen “San Junipero”daki gibi daha romantik, bazen de “White Bear”daki gibi daha dramatik bir modda olabiliyorum.
Black Mirror’da hayal ettiğiniz teknolojilerden gerçek hayata geçirmek isteyecekleriniz var mı?
Charlie: “San Junipero” bölümündeki teknoloji iyi olurdu çünkü memnuniyet verici. Böylece gece kulüplerine gitmekle uğraşmazdım çünkü gece kulüplerinden nefret ediyorum. Yani muhtemelen dışarıda olmayı seçerdim ve herkes bana delirmişim gibi bakardı.
Birkaç film ve diziye de ilham oldunuz...
Charlie:Kopya diyebileceğim bir şeyle henüz karşılaşmadım ya da belki henüz farkında değilim ama bu gerçekten koltuk kabartıcı. Şüphesiz ki bizim dizimiz de geçmişteki pek çok işten etkilenmiştir. Yani bir antoloji oluşturabildiysek ne mutlu.
2017’de NETFLIX’te neler izledik?
Gizlice izlemeye devam ettiklerimiz
1) Narcos
2) Black Mirror
3) Stranger Things
4) Sense8
5) House of Cards
Tüm ailenin izledikleri
1) Stranger Things
2) ASOUE
3) 13 Reasons Why
4) Star Trek Discovery
5) Chef’s Table
En hızlı izlediklerimiz
1) El Chapo
2) Greenleaf
3) American Vandal
4) Marvel’s The Defenders
5) 3%
Dizinizi hangi bakış açısıyla izlememiz lazım; kafa açıcı eğlence için mi yoksa gelecekle ilgili uyarılar yapan ciddi bir dizi olarak mı?
Charlie: Bence en önce bu bir eğlence. Elbette her zaman provoke edici senaryolar yaratmaya çalıştım. Kör göze parmak olan ve bana ne yapmam gerektiğini direkt olarak söyleyen dizilere hep biraz şüpheci baktım. Biz mesajlarla boğmuyoruz. İnsanlar kendilerini düşünebilirler. Umarım bir gece oturup eğlencenin tadını çıkartıp, dizinin sonunu depresyona girmeden getirebilirler.
Size göre Black Mirror TV dizi sektöründe bir şeyleri değiştirdi mi? Ufuk açıcı bir iş olduğunu düşünüyor musunuz?
Charlie: Gerçekten bilmiyorum. Bence en eski TV dizisi formatı antoloji dizileri. Bence gerçekte olan TV yayıncılığının doğası değişince izleyici de otomatik olarak değişti. Artık geleneksel televizyon alışkanlıklarını tekrar edemezsiniz. Her hafta bir hikaye anlatmak zordu. Bir sonraki bölüm heyecan verici olmuyordu. Ama şimdi online platformlarda her hafta konuşacak ve izleyecek bir şey var. Ama biz de sanki bir dairenin içindeyiz ve yeni şeylerin beklentisi yüksek.
Şu anda sizler TV ya da online platformlarda neler izliyorsunuz?
Charlie: Ben Narcos, Stranger Things, Blue Planet II, Catastrophe, bir sürü çeşitte dram ve komedi izliyorum. Diğer herkes gibi izlemem gereken şeyleri kaçırdığımda suçlu hissediyorum. O kadar çok dizi var ki... Sadece bu yıl TV’de tüm hayatım boyunca istesem izleyemeyeceğim kadar çok dizi var.