'Şener Şen’in Al Pacino’dan hiç eksiği yok'
ABD’DE 15 yıl yayınlanan E.R. dizisinden Türkiye’ye uyarlanan ‘Acil Servis’in başrol oyuncusu Serhat Teoman, Makaron’a konuştu: “Role hazırlanırken hastanede kan yolu açma, iğne, dikiş pratikleri yaptım. Mesela tavuk butuna dikiş attım. Türk dizilerini 40 dakikaya düşür, Game of Thrones kadar iyi oluruz. Bizi boşver geçmişe dön, Şener Şen’in Al Pacino’dan hiçbir eksikliği yoktur. Halit Ergenç keza...”
‘Role kırmızı odada hazırlandım’
E.R. dizisinin Türkiye versiyonu Acil Servis’te doktor Sinan’ı oynayan Serhat Teoman, “Marmara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kırmızı odada kan yolu açma, iğne ve dikiş pratikleri yaptım” diyor.
Fotoğraf: Elif MANDAN
Bugünün Saraylısı uzun soluklu bir işti. Farklı bir kitlesi vardı. Acil Servis’ dizisiyle yolunuz nasıl kesişti? Nasıl bir karakter Doktor Sinan?
Bugünün Saraylısı bittikten sonra senaryoyu okudum, orijinal E.R.’ı izledim. Rolü çok sevdim, çok gerçek buldum. Çok eğlenceli, kuralları olmayan bir adam. Farklı bir şey oynamak istiyordum. Bugünün Saraylısı’ndaki Savaş Ataman daha farklı, daha cool, takım elbise giyen, duygusunu belli edemeyen bir adamdı. Ama Sinan onun tam tersi, ne hissediyorsa anında onu yaşıyor. Bir de orijinalini izlediğin zaman zaten, direk vuruluyorsun ve kabul ediyorsun.
Dizinin tıbbi sahneleri için danışman tıp ekibi var mı?
Çok fazla var. Bizde sabit acil servis doktorumuz da var. Dizide hemşireyi oynayan gerçek tıp öğrencisi hemşire arkadaşlar da var. Onun için herhangi bir hata payı yapmıyoruz.
Herhangi bir hazırlık süreci geçirip tıbbi kitaplar okudunuz mu rol için mesela?
Üç hafta Pendik’teki Marmara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kırmızı alanda çalıştık. İstanbul’un en ağır, en çok hasta alan yerinde çalıştık. Çok üzücü şeyler de gördük. Kırmızı alan tam olarak o sınır dediğimiz yer, ölüm kalım mücadelesi var orada. Mesela sette derim ki “ben baştan oynayacağım olmadı.” Ama o işte öyle bir şansın yok. Çok çok zor iş. Orada başladı ilk eğitimimiz, orada kan yolu açma, iğne, dikiş pratikleri de yaptım.
Bunları uyguladılar ve siz izlediniz mi pratik mi yaptınız?
Yoo mesela, tavuk butuna dikiş attık. Tıp öğrencileri de öyle yapıyormuş. Maket üzerinde entübasyon yaptık. Şu an çok net söyleyebiliyorum birinci ve ikinci bölümdeki o ilk müdahaleler, entübasyonlarla bence bugüne kadar teknik anlamda en başarılı hastane dizisidir. Çünkü çok fazla doktordan, dernekten mail geliyor, “İlk defa bu kadar hatasız biten bir iş var” diye. Klişeler vardır “3,2,1 göğsünü dinleyerek başla”, hayır eğer dalaksa problem önce dalağa bakacaksın. Mesela geçen gün bir sahne çekildi tek plan, Hasta geldi ve dalağın yerini doğru bulabildim.
Doktor olabilirmişsiniz yani?
Psikolojisi çok ağır. Sanırım o yüzden olamazdım. Bir hasta geldi biz oradayken, kalbi durdu, odaya götürüldü, kalp masajı ve elektroşok yapıldı. Devletin sana elektroşok için kanuni olarak verdiği bir süre var bu sürenin altına düşemezsin, onu döndürene kadar uğraşman gereken bir süren var. O süreyi orada canlı canlı izledim. Hasta dönmedi ve çok kötü oldum. Doktor dedi ki “Empati kurma.” Benim işim empati kurmak. İnsanlar diyor ki “Yeni mi öğrendin” ama orada görmek başka bir şey. İlk başta dedim ki “Dizilerde görüyoruz ya koşuyorlar. Neden siz daha serinkanlısınız?”. Cevap olarak, “Bizim işimiz hemen tespit etmek, şu an ikinci saatteyim Serhat Bey, daha 22 saat çalışacağım, sadece ona bakmayacağım” dedi. Devlet hastanelerinde dizilerden farklı olarak böyle bir durum var tabii.
'BUĞRA İLE FİLM HAZIRLIĞINDAYIZ'
Buğra Gülsoy ve Emre Erkan ile GET’i kurup Pragma gibi çok izlenen bir oyun çıkarmıştınız. Yeni bir tiyatro oyunu hazırlığınız var mı?
Bu sefer sinema projemiz var. ilk defa GET olarak. Temmuz’da çekeceğiz. Senaryosunu biz yazdık, ‘Mahalle Takımı’ diye bir iş. Filmin son 45 dakikası tek bir mekanda geçiyor. O 45 dakikalık bölüm de zaten bizim tiyatro oyunumuz. Seyirci önce gelip vizyonda izleyecek. Vizyondan kalktıktan sonra da o kısmını tiyatro sahnesinde izleyecek.
Diziler arasında haksız rekabet var’
Bu sene reytingler kıran kırana ve çok dizi kısa sürede yayından kalkıyor. Sizin yorumunuz nedir?
Sektörü değiştirebilecek noktada bir adam değilim. Ben bana gelen teklifleri değerlendiririm, içime sineni değiştiririm. İnsanları nasıl o noktaya çekeriz kısmı benim yapabileceğim bir şey değil. Keşke bütün yapımcılar otursa ve 120 dakika imzası atsa, bakın 90 demiyorum, biz bundan 3 sene önce 90 dakika fazla diye toplandık. Şimdi 145 dakika bantlar var. Ve burada haksız rekabet oluyor. Senin bandın 110 dakika, karşıdakinin 145 dakika. Şu yani, sen bittikten sonra 35 dakika daha devam ediyor. Seni izleyen seyirci bile eğer o anda uykusu gelmediyse izlemediği diziyi açıyor ve reytinglerde onlar öne çıkıyor. Yapımcılarla konuşmak lazım, ben kendi adıma çok keyif çalıştığım bir işteyim ve çekerim ama durumun genelinde konuşulması gereken bir durum var.
Bir formülü var mıdır?
Türkiye için konuşuyorum benim projem için değil. Türkiye’de bu kadar yetenekli oyuncu varken bu adamlardan tam verim almak yerine bu yapılıyor. Türk dizilerini 40 dakikaya düşür, biz şimdi Game of Thrones falan diyoruz ya onlar kadar iyi oluruz. Bizi boşver geçmişe dön, Şener Şen’in Al Pacino’dan hiçbir eksikliği yoktur. Keza Halit ergenç, günümüze geldiğin zaman da Halit Ergenç çok iyi oyuncudur, dünya çapındadır ve bu adam 100 dakika çekti, o adamın 40 dakika çektiğini düşünün bir de... Mesela Nejat İşler, çok az adam var dünyada o kadar yetenekli. Şevket Altuğ diye bir adam geçti Türkiye’den. Yabancı dizileri izlerken hep “Ahh…” diyorum, “Keşke bizde de 40 dakika işler çekilse...”
‘Bebek’e gittim yakalandık’ demenin anlamı yok
Peki Kenan İmirzalıoğlu yaklaşımını nasıl buluyorsunuz, en son bir daha dizide oynamayacağını açıklamıştı?
Şimdi Kenan’ın “Süre kısalmadan dizi yapmayacağım deme lüksü var. Ama sektöre yeni girmiş. Daha sektörde yer edinememiş insanlar var. Ama Kenan İmirzalıoğlu’nun “60 dakika çek ben oynarım” deme gücü var. Gücü olanlar da bu gücü kullanmalı. En azından onun dizisinde çalışanlar rahat etsin ya da o 60 dakikayla iyi reyting yaparsa diğer yapımcılar da tuttuğunu görüp denesin.
Özel hayatınızla ilgili özel bir dikkatiniz var mı? Magazin muhabirlerinin olduğu yerlerden uzak durur musunuz mesela?
Çok basit. Şu an seninle burada değil Bebek’te ya da Cihangir’de oturuyor olsak çıkışta çekerler. Ben 32 yaşındayım, onlar var diye Cihangir’e gitmiyor muyum, tabii ki gidiyorum. Dikkat edeceğin noktalarda gitmezsin. Bebek’e gidip “Tanrım yakalandık” demenin anlamı yok, ya arkadaşım adam orada kurulu bekliyor zaten, adamın açısına giriyorsun. Sevgilim olduğunda zaten gizleyecek bir durumum olmaz. Gizlenecek bir şey neden yaşayayım ki?
Buğra Gülsoy başta sektörden çok yakın arkadaşınız var bunun sırrı ne?
Buğra kardeşim gibidir. Çok şanslıyım, çok adam gibi adamlarla çalıştım. Zamanla onlar doğal elemeden geçiyor ama mesela Bülent İnal abim gibi kaldı. Son işten bir baba buldum, Selçuk Yöntem. Mesela iş daha çok yeni ama çok iyi bir yoldaş buldum, Gökhan Soylu. Dizi bittikten sonra kimin kaldığını anlıyorsun.