Şarkı yazarken süper kahraman gibiyim
Biletleri çıktığı an bitti, hatta tek gün olan konseri yoğun istek üzerine iki güne çıkardılar. Son dönemin en parlak ismi Oscar and the Wolf’tan bahsediyoruz. Bugün ve yarın Babylon Bomonti sahnesinde müzikleri ile adeta müzikal bir ayine çağırıyorlar. Max Colombie’nin karanlık sesi, elektronik ama çiğ olmayan bir sound’un çevresinde dolanıyor. Max ile ülkemize gelmeden bir telefon röportajı gerçekleştirik. Oldukça sıcak bir konserin sizi beklediğine emin olabilirsiniz...
Sahne alacağınız iki gününde biletleri satışa çıktığı an tükendi. Böyle bir ilgiyle karşılaşmak nasıl bir duygu?
Çok güzel aslında çünkü bu kadar çabuk tükenmesini gerçekten beklemiyordum. Duyduğuma göre ikinci günde de birkaç dakika içinde tükendi. Sanırım gelecek yaz yapacaklarımız için enteresan olacak, ardından iyi festivaller de gelebilir diye düşünüyorum. Yani yeniden sizi ziyaret edebileceğiz. Bu harika bir duygu!
Karanlık ve derin şarkı sözleri yazıyorsun... Seni etkileyen şeyler neler olmuştur?
Beni en fazla etkileyenler Harmony Korine ve Jonathan Glazer gibi yönetmenlerin filmleri. Beni etkileyen filmlerinden sonra ilham kaynağı olarak birçok film müziği yazıyorum.
Müziğinin sinematografik bir ağırlığı da var.
Evet, bu da müziğimde yansıtmak istediğim bir özellik! Şarkılar sinematik bir his veya ortam ile çevrili olması gerekiyor.
DANS EDEN SEYİRCİDEN KEYİF ALIYORUM
Son albümünüzde özellikle alternatif müziğin en önemli prodüktörlerinden biri olan Leo Abrahams ile çalıştınız. Onun müziğinize kattığı duyguyu nasıl tarif edersiniz?
Leo yaptığım şarkıları alıp, daha yüksek bir seviyeye taşıdı çünkü ben teknik olarak gelişmiş değilim. Albümdeki şarkıların yarısını teknik ses tasarımında daha geniş ve gelişmiş bir düzeye çıkardı. Gerçekten güzel bir deneyim oldu.
Facebook’tan esprili bir paylaşım yaptınız. Albümünüzün I-Tunes’da Justin Bieber’ı geçtiğini gösteriyorsunuz. Justin’i listeler de geçtiğinizi bilmek nasıl bir his?
(Telefonda büyük bir kahkaha sesi duyuyorum.) Biraz komikti! Biliyorsunki herkes Justin Bieber’a bayılıyor. Kendimi bir anda I-Tunes’da onun üzerinde görünce biraz tuhaf oldum. Justin Bieber’a karşı bir garezim yok ama düşününce komik bir olay. Aklıma geldikçe gülüyorum. Düşünsene Justin’in de bunu fark etmiş olduğunu. Bence müziğimiz istediğimiz kitleye ulaşmış durumda. Bu heyecan verici bir hal.
Seni sahnede nasıl bir seyirci heyecanlandırıyor?
İstediği şekilde dans eden bir seyirci. Dans eden ya da kendini herhangi bir şekilde rahat ve özgür hisseden seyirciden keyif alıyorum. Sonuçta orada gergin bir şey yapmıyoruz. İnsanların mutlu olmasını amaçlıyoruz.
En sevdiğin şarkısı Under the Skin. Sahnede ise bu dünyadan olmayan bir varlık gibi olmaya çabaladığını söylüyor.
TERÖR OLAYLARI BENİ KORKUTMUYOR
Paris’teki Bataclan’daki konserde yaşananlar hala hafızamızda. Peki, sen herhangi bir şehri ziyaret ederken terör saldırısı gibi etkenleri düşünüp korkuyor musun?
Hayır, aslında hiç korkmuyorum. Sakin durup korkmamanın daha uygun olduğunu düşünüyorum. İnsanların müziğe olan bağlılığını kıramayacaklar.
Bir şarkı üzerinde çalışırken hislerini nasıl tanımlarsın?
Duruma göre değişir. Bazen kendimi bir süper kahraman gibi hissederim, bazen yeni bir okula başlayan bir öğrenci gibi... Birçok farklı karaktere bürünmeyi seviyorum.
Ergenlikte neler dinliyordun?
The Fugees, No Doubt, Linkin Park ve bunun gibi birçok grup...