Gazete Vatan Logo
MagazinSalon’da fark yaratan sesler

Salon’da fark yaratan sesler

2010 senesinden bu yana müzikseverlerin buluşma noktalarından biri haline gelen Salon, 8 Eylül’de başlayacak yeni sezonunda sanatın her alanına yer ayırırken takipçilerine de şimdiden ajandalarına alacakları dopdolu bir program sunuyor. Yeni sezonda öne çıkan konserler...

Salon’da fark yaratan sesler

La Luz (10 Ekim)

Amerikalı surf rock grubu La Luz, eğlencesiyle geliyor. Kendilerine İspanyolca “ışık” anlamına gelen “La Luz” adını verdiler. 2015’te Kaliforniya’da bir sörf tahtası dükkanında ikinci albüm çalışmalarını yaptılar. Bu albümün prodüktörlüğünü ve ses mühendisliğini Ty Segall üstlendi. Bu albümü destekleyen uluslararası bir turnenin ardından bu yıl üçüncü uzunçalar ‘Floating Features’ı yayımladılar. Surf rock, doo-wop, saykedelik tonları bir araya getiren tarzları ve “crowd surfing”e uzanan canlı performanslarıyla büyük beğeni topluyorlar. Grup, 60’lar estetiğiyle modern zaman The Shirelles’i.

Warhaus

Balthazar’ın yeni işlere çok kısa bir ara verip yan projeleriyle ilgilenmeye çalıştığı dönemde Maarten Devoldere, Warhaus adını taşıyan solo projesini hayata geçirdi. İlk tekli “The Good Lie”ı kız arkadaşı ve Soldier’s Heart’ın da vokalisti olan Sylvie Kreusch ile tamamladı. Şarkılarındaki karanlık hal sayesinde Leonard Cohen, Serge Gainsbourg ve Tom Waits’e benzetildi. Bir yıl ardından kendi adını verdiği ikinci albümünü yayımladı.

Haberin Devamı

Mashrou’ LeIla
Beyrut’un nadide indie rock grubu Mashrou’ Leila, farkıyla geliyor. Grubun isminin yaptığı kelime oyununun aksine, tek gecelik bir aşk olmaktan çıkıp profesyonel bir gruba evrildi. Bir müzik yarışmasında kazandıkları birincilik ödülüyle ilk albümlerini kaydettiler. Şehirde aradığını bulamayan Beyrutlu marjinal indie rock dinleyicilerinin göz bebeği oldular. Sarkastik, politik, bir o kadar da eğlenceli, tanıdık indie rock melodileri sunuyorlar.
CecIlIa Krull
La Casa de Papel dizisinin jenerik müziğindeki “My Life is Going On”u seslendiren İspanyol caz müzisyeni Cecilia Krull, ilk kez İstanbul sahnesinde. En az dizinin kendisi kadar izleyicileri kendine bağlayan ve bilinirliğe ulaşan Krull, müzisyen bir ailede yetişti. İspanyol Disney’i için şarkı söyledi. Juan Sebastian Trio ve Ivan Sangüesa Trio’nun albümlerine katkıda bulundu. Kendi yazdığı şarkılardan oluşan ilk solo albümünden şarkılarla, onu milyonların dinlediği İstanbul’a ilk defa geliyor.
Joep BevIng (25 Eylül)
Piyanist Joep Beving, neo-klasik müzik bestecisi olarak tanınıyor. İlk albümü “Solipsism”i 2015’te yayımladı. Albümün başlığı, hakikatin yalnızca kişinin zihninde varolabileceği felsefesine selam çakıyordu. 2017’de “Prehension” başlıklı ikinci albümünü yayımladı. Besteleri müzik ile kaçış arayanların, tez yazarken müzik dinlemeden edemeyenlerin, hayatlarına bir soundtrack iliştirmek isteyenlerin vazgeçilmezi oldu.
Altın Gün (23 KASIM)
Hollanda kökenli Türkçe saykedelik rock grubu Altın Gün, son dönemde Alicia Keys’in instagram hikayesinde paylaştığı şarkı ile adından söz ettiriyor. 2015’in Aralık ayında Jacco Gardner’ın Salon konseri için İstanbul’a gelen basçı Jasper Verhulst, burada 70’lerin Anadolu rock’ıyla tanıştı. Selda Bağcan, Barış Manço ve Erkin Koray’ın saykedelik işlerinin büyülediği Verhulst, Hollanda’ya döndüğünde Türkçe şarkıları yeniden yorumladı. Ezbere bildiğiniz 70’ler türküleri, şimdiye dair tınılar ile birleşerek karşınızda.
Rhye (8-9 Eylül)
‘Open’ ve ‘The Fall’ şarkılarını esrarengiz bir biçimde internette paylaştılar ve bütün müzik dünyasının dikkatini bir anda üstlerine çekti. İlk albüm “Woman” ile girmedik liste bırakmadılar. Coachella’dan Pitchfork Music Festival’a, Montreal Caz Festivali’nden Primavera Sound’a en büyük festivallerde sahne aldılar. Bu yılın başında yayımladıkları ikinci albüm ‘Blood’ın ardından dünya çapında bir turneye çıkan Rhye, bu turne kapsamında İstanbul’a da uğruyor.

Haberin Devamı