Rüzgar ve su içimdeki her duygunun karşılığı
Sörf denilince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Çağla Kubat, Alaçatı’da kurduğu WIndsurf Akademi ile yarışlara hazırlanıyor. Alaçatı’da gözlerden uzak bir yaşamı tercih eden ve kendisini spora ve ailesine adayan Kubat ile Hafta Sonu dergisi keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi
Türkiye Su Katılmamış Doğrularla Tanışıyor’ sloganıyla yola çıkan Zumosol, size ve Alaçatı’da bulunan Windsurf Akademi’nize sponsor oldu. Yollarınız nasıl kesişti?
Toksöz Grup İspanya’nın tamamen doğal, hiçbir katkı maddesi içermeyen, taze sıkma meyve suyu markası Zumosol’ü satın aldı. Tüm ürünlerinde her zaman doğalı tercih eden bu markayla, sağlıklı bir yaşam mesajımı ilettiğim yolculuğumda ortak değerleri savunduğumuz için yollarımız kesişti.
Ülkemizde sporun ve sporcunun desteklenmesi hiçbir zaman arzu edilen ölçüde değildi. Ama son yıllarda olumluya doğru bir değişim var sanki... Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Maalesef ülkemizde sporcuların destek bulması hala hiç kolay değil. Evet, eskiye göre bir nebze daha iyi olduğunu söyleyebiliriz belki ama hala istenilen şekilde değil. Ama Türkiye’de sporcularla markaları buluşturan ve sponsorluğun yönetimini yapan ajansların artması bu ortaklıkları artırabilir.
Peki yakın ve uzak vadeli planlarınız neler? Spor, özellikle de windsurf severleri nasıl sürprizler bekliyor?
17-22 Ağustos’ta Dünya Windsurf Turu’nun ikinci ayağı için Alaçatı’da yarışlara katıldım. 29-30 Ağustos’ta akademimizdeki birlikteliğimizi, öğrencilerimizin hünerlerini sergileyeceği Genç Fırtınalar organizasyonumuzla renklendireceğiz. 4-5 Eylül’de ise akademimizde gerçekleşecek Türkiye Ligi Final Yarışları’nda sezon sonu partimizi yapmak istiyoruz. 2015 için planlarımız bu şekilde ama marka ile bu ortaklığın uzun vadeli olmasını ve önümüzdeki sene yeni sürprizlerle devam etmesini de çok isterim...
Televizyona yeniden dönmek istiyorum
Peki windsurf hayatınıza tam olarak ne zaman, nasıl girdi? Televizyon ve oyunculukla o kadar iç içeyken kariyerinizi spor odaklı yürütmeye nasıl karar verdiniz?
Windsurf 15 yaşından beri hayatımda. Televizyon ve oyunculuk ise zaten windsurf’te yarışmaya başladığım senelerde hayatıma girdi. Bu alanlarda hem çok severek çalıştım hem de bu sporu tanıtmamda bana çok fayda sağladılar. Televizyonda istediğim gibi bir proje olursa tekrar geri dönmeyi istiyorum. Akademi, yarışlar ve televizyondaki görevlerimi uzun seneler birlikte keyifle yürüttüm hep. Dolayısıyla yeniden bu şekilde bir sezon geçirmek isterim.
Rüzgar ve su... İçinizdeki hangi duygunun karşılığı oluyor?
Rüzgar ve su diyebilirim ki içimdeki hemen her duygunun karşılığı çünkü sabit değiller! Dalgalı bir okyanus ve sert rüzgarda doğaya meydan okuyan savaşçı Çağla ortaya çıkarken; düz su ve hafif bir rüzgar da huzurlu, doğaya eşlik eden, dingin Çağla’yı ortaya çıkarıyor mesela. Dolayısıyla windsurf bu değişken yapısıyla içimdeki pek çok duyguyu ortaya çıkarabildiği için ben bu spordan vazgeçemiyorum.
Her zaman cebimde bir ‘B’ planım vardır
‘Olmazsa olmaz!’ diyecek kadar tutkulu musunuz, yoksa hayatta her durumda cepte bir ‘B Planı’ taşıyanlardan mısınız?
Sanırım her zaman cebinde bir ‘B planı’ taşıyanlardanım. Tutkularımdan kolay kolay vazgeçmem ama hayatın akışında neler yaşayacağımız da hiçbir zaman belli olmadığı için, yedek planlarım da hep olmuştur.
Ya annelik…
Hayatın bambaşka bir boyutu. Ne kadar anlatmaya çalışsam da, kelimelerle tanımlamanın mümkün olmadığı, inanılmaz derin duygular yaşıyorum. İçimde Selin’e duyduğum sevginin yoğunluğu tarif edilemez. Hayatımız tabii ki çok değişti ama iyi ki değişti!
Çok şey değişti diyorsunuz mesela. Neler onlar?
Annelikten önceki dönemde de çok mutluyduk ama şimdi her şey daha anlamlı, daha güzel sanki. Ben hedeflerimden vazgeçmedim, sadece bazı seçimlerimizi Selin için en iyisini de düşünerek yapıyoruz ya da bazen ona uygun planlarımızı değiştiriyoruz. Severek yaptığım birçok aktiviteyi şimdi onunla yapmanın bir yolunu bulmaya çalışıyorum.
Evlilik peki? “Aşk boyut değiştiriyor, zamanla sevgiye dönüşüyor” diyenlerden misiniz? Eşiniz ile heyecanınız ve tutkunuz ne durumda?
Kesinlikle öyle bir şey söylemiyorum. Bizim aşkımız, sevgimiz, heyecanımız ve tutkumuz hiç değişmedi. Zaten bizim ilişkimizde bu duyguların hepsi en başından beri hep birlikte var oldu ve umarım hayatımız boyunca aynı şekilde devam eder...
Karı-kocanın sporcu olmasının ilişkiye en büyük artısı ne? Ya da bu durumun sizler için zaman zaman dezavantaja dönüştüğü oluyor mu?
Karı-kocanın sevdikleri işi yaparken bunu paylaşabiliyor olması bence şahane bir şey. İnanılmaz keyifli. Bir kere birbirimizi çok iyi anlıyoruz ve bu da her şeyi kolaylaştıran bir şey. Dezavantaja dönüştüğü tek durum, ikimizin de iddialı yarışlarının aynı zamanlara denk gelmesi halinde ortaya çıkıyor. Çünkü doğal olarak ikimiz de çok stresli oluyoruz ve bazen birbirimizi motive etmek kolay olmuyor ama birimizin başarılı olması bile diğerinin üzüntüsünü unutturuyor. En güzeliyse yarışların ikimiz için de iyi sonuçlanması tabii!
‘Yaptığım her işte hırslıyım’
Nedense kimse kendisine ‘hırslı’ denmesinden hoşlanmaz. Ama siz her fırsatta rahatlıkla çok hırslı olduğunuzu söylüyorsunuz. Hayatınızın geneline baktığınızda, spordan sonra en hırslı olduğunuz konu nedir?
Yaptığım her işte hırsım olmuştur benim. Lisede, üniversitede, sporda hep en iyisi olmak için elimden geleni yaptım. Yer aldığım projelerde hep özel dersler alarak ve gözlem yaparak kendimi geliştirmeye çalıştım. Benimki kötü bir hırs değil. Hiçbir zaman kimseye zarar verecek boyutlara gelmemiştir. Ha ama bunun bana yönelik yıpratıcı tarafları oluyor. Gerçi son yıllarda onu yönetmeyi de öğrendiğimi düşünüyorum; artık çok daha iyi kontrol edebiliyorum.
‘Beni tanımayanlar soğuk bulur’
Ekşi Sözlük’te hakkınızda yazılan iki yorumdan biri güzelliğiniz ve spordaki başarınız ama bir diğeri de çok soğuk ve asık suratlı olduğunuz yönünde. Öyle misiniz gerçekten?
Beni tanımadan çok soğuk bulduğunu söyleyenler oluyor. Bir de benim biraz çekingen bir tarafım vardır; çok çabuk kaynaşamam. İşte benim o halim insanlarda öyle olumsuz bir izlenim yaratıyor sanırım...