'Önce seni beni kırarlar'
Yeni Şafak yazarının yazısına ithafen attığı tweetleri bir süre sonra sildi.
25.06.2013 - 15:44 |
Yeni Şafak yazarı Murat Menteş, bugün köşesinde Cem Yılmaz'a dair bir anısını paylaştı. Menteş, "Cem Yılmaz'ın sihirli formulü" başlıklı yazısında 'Gezi' olaylarına karşı duruşuna da değindi.
Ünlü komedyen Cem Yılmaz da Twitter sayfasından 'Sevgili Murat Menteş, senin benim gibi işsizlerin hali yangında ilk kırılacak cam kapak gibidir. Önce seni beni kırarlar' diye tweet attı ancak daha sonra hesabından bu tweeti silip teşekkür mesajı yayınladı.
Yazında yaptıgın vurgular için teşekkür ediyorum sana Murat Menteş.Sağol
— Cem Yılmaz (@CMYLMZ) June 25, 2013
İşte Murat Menteş'in o yazısı:
Cem Yılmaz'ın sihirli formülü
Hayat ıstırap, yalnızlık, çile doludur. Ve ne yazık ki çok kısa sürer.
[WOODY ALLEN]
2009'da Cem Yılmaz'a sordum: 'Dindar-laik, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, başörtülü-başı açık, sağcı-solcu… gibi ayrımlar hakkında ne düşünüyorsunuz?'
'Benim gösterimi izlemeye gelip ön sırada yan yana oturanları saydınız şimdi' dedi.
BİRLEŞTİRİCİLİĞİN MEŞRUİYETİ
Cem Yılmaz'ın cevabı, beni imrendirdi.
Genç bir sanatçı, ülkesindeki her kesimden insanın gönlünü kazanmayı başarmıştı.
Çünkü hiç kimseyi 'öteki' addetmiyordu.
Bir Allah'ın kulunu dışlamıyordu.
Tüm topluma hitap etmenin, hep birlikte neşelenip gülmenin yolunu keşfetmişti.
***
Bir işin meşruiyetine, doğruluğuna, iyiliğine ve güzelliğine ilişkin en önemli kanıt, herhalde onun 'birleştirici' niteliğidir.
Dışlayarak, ayrıştırarak, bölerek… vatana millete bir hayrımız dokunabileceğine inanmıyorum.
POLİTİKA VE NEZAKET
Gezi eylemleri sırasında 4 insanın ölmesi…
10'dan fazla kişinin gözlerini kaybetmesi…
50 kadarı ağır, binlercesinin yaralanması…
1000'den fazla sokak hayvanının can vermesi…
Türkiye'nin şiddet, komplo, kutuplaşma üçgenine sıkışıp kalması…
Sanırım, Cem Yılmaz'ın sanatta uyguladığı sihirli formülü, politika alanında üretemeyişimizden kaynaklanıyor.
***
Süleyman Seyfi Öğün, politika kelimesinin İngilizce'deki polite [nazik, kibar] ile aynı kökten geldiğine dikkat çekmişti.
Birleştirici faktörleri devre dışı bırakmayacak düzeyde nezakete ihtiyacımız var.
Türkiye'yle iyi geçinmeyi öğrenmeliyiz artık.
'BİZ' DERKEN TÜM TÜRKİYE'Yİ KASTETMEK
Anladığım kadarıyla hiç kimse 'Biz' derken tüm Türkiye'yi kastetmiyor.
İktidar da dikkatini maalesef sınırlara, farklara, zıtlıklara odaklamış vaziyette.
Nezaket, kalenderlik, espritüellik, şefkat, halden anlama… ortak payda kılınabilse, Cem Yılmaz'ın yaptığı gibi milletin tümüne hitap edilebilirdi.
***
Kim Türkiye'yi bir sapasağlam bir bütün kılmaya çalışıyor?
'Komplo var!', 'Dış güçler!', 'Düşmanlar!', 'Türkiye'yi bölmek istiyorlar!'… demekle yetinenler, Türkiye'yi savunmuş mu oluyorlar?
Toplumsal barış ve bireysel özgürlük ancak ötekiyle [insanla, insanlıkla] münasebetimizin sıhhatine bağlıdır.
'Biz' derken tüm Türkiye'den bahsetmiyorsanız, barış ve özgürlükten yana olduğunuzu iddia edebilir misiniz?
Haberin Devamı