'O iki gazetecinin dosyası'
Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, Fatih Altaylı ve İsmet Berkan'la ilgili iddialı ve çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı.
20.02.2014 - 11:24 |
Soner Yalçın, bugün köşesinde son günlerin en çok tartışılan iki gazetecisi Fatih Altaylı ve İsmet Berkan arasındaki 'benzerlikleri' yazdı.
İşte Yalçın'ın çok konuşulacak o yazısı:
Biri; “Alo Fatih” telefon kayıtlarının ortaya çıkardığı Fatih Altaylı.
Diğeri; Kabataş’taki malum görüntüleri seyrettiğini söyleyen İsmet Berkan.
İkisi de, Cumhuriyet gazetesi spor servisinde yetişti.
İkisi de, genel yayın yönetmenliğine yükseldi.
İkisi de, her fırsatta solcuları aşağılayan “solcu” oldu.
İkisi de, bindikleri otomobillerle övündü.
İkisi de, kulüp yöneticisi oldu; biri Galatasaray’da,diğeri Beşiktaş’ta.
Uzatmayayım, bir benzerlikle sonlandırayım:
MİT’çi Mehmet Eymür dedi ki; benim görevli olduğum yıllarda Fatih Altaylı MİT İstanbul bölge teşkilatının ajanıydı! Kod adı, “Siyah”tı. MİT İstanbul Bölge Başkanı Galip Tuğcu ile görüştüğünü saklamayan Fatih Altaylı, bu diyaloglarını gazeteci-istihbaratçı ilişkisi olarak açıkladı.
İsmet Berkan ise MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun‘un kendisine ajanlık teklif ettiğini söyledi. MİT’çi Atasagun, “Sen bize yardımcı olursan biz de sana yardımcı oluruz. Biz sana özel haberler veririz, sen de bize zaman zaman böyle bilgi verirsin” demişti. İsmet Berkan kabul etmemişti.
Benzerlikler, 12 Eylül 1980 askeri darbesi ürünü bir “gazeteci tipolojisini” ortaya çıkarıyor. Kim bunlar?
Soruyu İsmet Berkan üzerinden somut örnekler vererek yanıtlamaya çalışacağım.
Zamanlamaya dikkat
İsmet Berkan…
Seyretmediği Kabataş görüntüleriyle ilgili neden “çok acı, ama çok acı bir olay ve maalesef gerçek” dedi?
Yetmedi ekledi; “Mobese görüntüleri dahil pek çok şey var. Savunulur tarafı olmayan bir olay!”
Herkes merakla sordu, “siz görüntüleri izlediniz mi?” Yanıtı, “evet” oldu.
Tarih 12 Haziran 2013 idi…
İsmet Berkan bunları yazdığında, Türkiye, tarihinin en büyük toplumsal muhalefet hareketine sahne oluyordu. Milyonlarca insan 16 gündür sokaktaydı. Polis şiddetini her geçen gün artırıyordu. Cesur evlatlarımız Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve Ethem Sarısülük öldürülmüştü. 10 kişi gözünü kaybetmişti, 4 bin 177 kişi ise yaralıydı.
Erdoğan 11 Haziran’daki AKP grup toplantısında; “Çok önemli bir yakınımın başörtülü gelinini, Başbakanlık ofisimin yanında, yerlerde süründürdüler, kendisini, çocuğunu taciz ettiler” demesi üzerinden 24 saat geçmeden İsmet Berkan o yazıyı yazdı!
Bu kadar sürede o görüntüleri seyretmesine olanak yok.
O halde sormak durumundayım; Türkiye’yi iç savaşın eşiğine getirecek provokatörlüğe niye ortak oldu?
Bakınız, 12 Eylül 1980 askeri darbesine giden yolu, Gladio gibi kimi odaklar benzer provokatif yalanlarla döşedi. Örneğin Çorum’da, “Aleviler camiye bomba attı” yalanı üzerine 57 kişi yaşamını kaybetti.
İsmet Berkan’ın yalancılığı basit bireysel bir hata olarak geçiştirebilir mi?
İlk vukuatı değil…"
Yalçın bundan sonra Berkan'ın haberlerini sıralayarak doğruluklarını sorguladı.
Haberin Devamı